banner564

Sağlık kartımız bile yok

Kıbrıs sorunu; Rumların güçlü bir sesle “OHİ’ demesinden dolayı çözümsüz kaldı...

   Bu iddia doğrudur...

   Çünkü bir referandum yapıldı ve bunun sonucunda taraflardan biri ‘OHİ’, yani ‘Hayır’ dediği için yarım asırlık bu sorun çözülemedi...

   Ancak, Rumların bu güçlü ‘OHİ’sinin arkasında kim vardır bilir misiniz?..

   Avrupa Birliği!..

   Eğer Avrupa Birliği 24 Nisan 2004’te kapsamlı çözüm planına ‘OHİ’ diyen tarafı, bir hafta sonra  ‘tek başına’ AB üyesi yapmasaydı, Kıbrıs sorunu bugüne kadar çoktan çözülürdü...

   Rum tarafının ilk hedefi AB üyesi olmaktı...

   Bunu başardıktan sonra, Kıbrıs sorununu Birleşmiş Milletler’in yetkisinden çıkarıp, AB’ye kaydırmak isteyeceklerdi...

   Nitekim şu anda Anastasiadis bunun için çırpınıyor...

   Her fırsatta “AB de müzakerelerde etkin olsun” diyor...

 

Bunu neden istiyor?..

 

   Anastasiadis, AB’yi neden müzakere sürecine katmak istiyor?..

   Çünkü lideri olduğuı devlet, yani işgal altındaki Kıbrıs Cumhuriyeti halen AB üyesi...

   AB üyesi bir devlet olarak, diğer üyelere şu mesajı veriyor:

   “Benim ülkem Türkiye’nin işgali altında, öyleyse bu işgali sonlandırın...”

   Ona göre işgal (!) sonlandıktan sonra, devletin ‘kendi iç sorunları’ bir şekilde çözüme bağlanır...

   Peki bu nasıl olacak?..

   Kıbrıslı Türkler; 1960’ta kurulan ve 1963’te yıkılan devlete yama olacak...

   Yama olunca, 1960’ta elde edilen hakları bile bulamayacak...

   Yani Bakanlar Kurulu’nda ve Avrupa Parlamentosu’nda temsil edilemeyecek...

   Devlet kurumlarında yüzde 30’luk kontenjan hakkı olmayacak...

   Türkiye adadan çekildikten sonra kendi kaderiyle başbaşa kalacak...

   Günde 3 kez sopa ile karın doyursa bile, bundan kurtulma şansı olmayacak...

   Çünkü; derdini anlatacak ve kendisini koruyacak herhangi bir güç olmayacak...

   Avrupa Birliği’ne şikayet mi?..

   Aylar sonrasında belki bir uyarı, belki bir kınama!..

   “Bu sizin kendi iç meseleniz, bir şekilde hallediniz” diyecekler...

 

AB kuralları tek yanlı

 

   Zaman geçtikçe, Avrupa Birliği kurallarının bir işe yaramadığını daha iyi anlıyoruz...

   AB, bir taraftan “Kıbrıs’ın tamamı üyemizdir” diyor, diğer yandan ‘mevcut koşullar’  nedeniyle mali yardımlarını ağırlıklı olarak güneye akıtıyor...

   Dünkü yazımda da vurguladığım gibi; güneyin sadece bir ‘balıkçılık projesine’ üç gün önce 40 milyon Euro akradılar...

   Bunun ardından Rum askeri kışlasının yıkılması ve yerine dev bir kompleksin yapılması için 672 milyon Euro yardımda bulunmayı kabul ettiler...

   Güneyin mali krizden çıkması için 10 milyar Euro’dan fazla kaynak aktardılar...

   Fakat; Kıbrıslı Türklere ‘Avrupa Sağlık Kartı’ bile vermediler...

   Rum tarafı “güneyde yaşamıyorlar” diyerek, Kıbrıslı Türklere sağlık kartı verilmesini durdurduğu için, Kıbrıslı Türkler Avrupa Sağlık kartı da alamaz oldu...

   İşte Avrupa Birliği budur...

   Tüm hayallerimizi, umutlarımızı ve güvenimizi yıkan bir oluşum...

   Kıbrıs’ın bir tarafına para akıtan, diğer tarafını yılda 100 öğrenci bursu ile avutmaya çalışan bir Hristiyan Kulübü...

  İşin gerçeği, bizim Avrupamız Türkiye’dir...

  Sadece devlet bütçesine ve yatırımlara yıllık katkısı bir milyar Euro...

  Öğrenci, asker ve turistlerle birlikte buraya her yıl akıttığı para 2 milyar Euro’dan da fazla...

  Bunun kıymetini bilmeli ve Avrupa’nın iki yüzlü politikasını her fırsatta yüzlerine vurmalıyız... 

YORUM EKLE

banner471

banner473