Herkesin hayatındaki ilk kadın annesidir. Anne ile başlayan hayatımızdaki kadın rolleri, bazen bir eş, bazen bir hayat arkadaşı, bazen abla ve bazen ise içten bir dost olarak karşımıza çıkabiliyor. Hayatımızda değişik rollerde yer alan kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlarım.
Geçtiğimiz haftaki köşe yazımda, Güney Rum Yönetimi’nin tek yanlı olarak kara geçiş kapılarını kapatmasına herhangi bir yanıtımız olacak mı diye sormuştum ve hafta boyunca da bekledim. Ancak mütekabiliyet esasına bağlı herhangi bir girişim yapılmadı. Ancak kınama mesajları ile haftayı tamamladık.
Rum tarafının tek yanlı olarak corona virüsünü bahane ederek sadece kara geçiş kapılarını kapatması ama diğer bir yandan deniz ve hava limanlarını kapatmamasının mantıklı bir açıklaması elbette vardır! Ancak bunu görmek isteyenlere! Kapıların kapanmasının mantıksız tarafı ise kara kapılarının kapatırken, deniz ve havalimanlarını Çin'e ve ardından en çok ölümün yaşandığı İtalya’ya kapatmamasıdır.
Çin’de bugüne kadar 80 bin 573 kişi karantina altına alınırken, 3 bin 42 kişi de hayatını kaybetti. İtalya’da ise vaka sayısı 4 bin 636’ya yükselirken, ölü sayısı da 197 oldu. Güney Rum Yönetimi elbette deniz ve hava limanlarında corona virüsüne karşı önlemler almıştır ancak bugüne kadar kapılarını kapatmamıştır.
Dün ara bölgede, Güney Rum Yönetimi’nin tek yanlı olarak aldığı yanlış kararı, barışçıl bir gösteri ile dile getiren göstericilere biber gazı sıkılması Güney Rum Yönetimi’nin zihniyetinin bir göstergesidir. Burada, bizde Güney’e biber gazı sıkalım demiyorum elbette ama bu yapılanlara yine sessiz mi kalacağız?
Kıbrıs’ta iki toplumlu çatışmaları engellemek amacı ile 1964 yılından günümüze Birleşmiş Milletler (BM), Barış Gücü bulunmaktadır. Yanılmıyorsam coğrafyamızdaki görev süreleri her altı ayda bir uzatılmaktadır. BM misyonu gereği iki toplumlu olaylarda görevini yapmıyorsa, pasif kalıyorsa, Kıbrıs’ta bulunmasının anlamı nedir?
Israrla tekrar ediyorum. Karar verme sırası Güney komşumuzdadır. 1974’ten günümüze biz iki ayrı coğrafyada yan yana birlikte yaşayabileceğimizi gösterdik. Nisan 2004 Annan Referandumunda federal bir çatı altında olabileceğimizi de söyledik.
Coğrafyamızda barıştan söz ederken şu noktanın da göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Her iki toplum da aynı görüşte olmalıdır. Biri barış isterken, öteki ister gibi yapıyorsa, daha nice gayretler tüketilse de nafiledir.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.