Rum tarafı; yeni Cumhurbaşkanı’nın göreve başlamasından sonra Kıbrıs konusunda atağa geçti…
Yeni Rum lideri Nikos Hristodulidis, Crans Montana’da masayı deviren Dışişleri bakanıydı…
Bu tavrı yüzünden kilise ve fanatik kesimlerden büyük destek alarak Cumhurbaşkanı seçildi…
Fakat koltuğa oturduktan sonra müzakerelerin yeniden başlaması için atak bir politika izlemeye başladı…
Sadece AB ve ABD yetkilileriyle değil, Arap ülkeleriyle diplomatik ilişkileri geliştirmeye başladı…
Mısır, Ürdün, Lübnan, Irak, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle ilişkiler her zamankinden daha güçlü hale geldi…
Dubai’deki bir toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanına gidip, Ankara’yı ziyaret etmek istediğini belirterek, yakınlaşma mesajı verdi…
Şimdi de Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos, doğal gaz meselesini Türkiye ile görüşmeye hazır olduklarını açıkladı…
Bunun anlamı, KKTC’nin ‘devre dışı’ bırakılmasıdır…
Kuşkusuz Türkiye, KKTC’nin olmayacağı bir masada Rum tarafıyla pazarlığa oturmaz…
Ama bu girişimleriyle, uluslararası alanda Kıbrıs sorununu canlandırmaya çalışıyor, dikkat çekiyorlar…
Yakınlaşma paketi
Kıbrıs sorununun çözümlenebilmesi için, her iki halkın da buna ihtiyaç duyması gerekiyor…
Kıbrıslı Rumların önemli bir kısmı sırf kuzeydeki mülküne kavuşabilmek için çözüme destek veriyor…
Bir kısmı hala olumsuz tavrını sürdürüyor…
Annan Planı referandumunda çözüme yüzde 65 gibi yüksek bir oranla “evet” diyen Kıbrıslı Türklerde ise eskisi gibi çözüm heyecanı yoktur…
Bu tavrın değişiminde en önemli nedenleri şöyle sıralayabiliriz:
-Nüfus yapısının değişmesi…
-Kuzeydeki Rum mülklerinin satışındaki artış nedeniyle belirli bir kesimin zenginleşmesi…
-Kıbrıslı Rumların, ikili ilişkilerde mesafeli durması…
İşte bu gerçekleri iyi tahlil eden Rum Yönetimi, bir dizi kararlar alarak, mevcut durumu kendi lehlerine çevirme stratejisini uygulamaya koydu…
Doğal gaz konusunu Türkiye ile görüşme mesajı bunlardan bir tanesidir…
Kıbrıslı Türklere vatandaşlık, sağlık ve istihdam gibi imkanlar öngören yeni bir paketin yakın bir gelecekte açıklanması bekleniyor…
Bu iki adımla Kıbrıslı Türklere ‘yakınlaşma’ mesajının verilmesi hedefleniyor…
Mülkiyet meselesi
Peki; bir yandan yakınlaşma adımları atan Rum Yönetimi, diğer yandan mülkiyet tutuklamasıyla bunu bertaraf etmiyor mu?..
Kimi çevrelere göre; avukat Akan Kürşat’la ilgili tutuklama emri ve daha sonra atılacak benzeri adımlar ikili ilişkileri dinamitleyecek…
Kimine göre ise, kuzeydeki aşırı zenginleşmeyi önleyeceği gibi ekonomiyi olumsuz yönde etkileyerek, tek çarenin çözüm olduğu tezini güçlendirecek…
Bakalım hangisi doğru çıkacak…
Önümüzdeki aylar, özellikle 31 Mart Türkiye yerel seçimlerinden sonra Kıbrıs konusunun hareketleneceğini tahmin etmek zor değildir…
İyi haftalar…
Gerçekten K/Türklerde Çözüm yönünde Annan Planına verilen destek azalmış mıdır? Buradaki özne Kıbrıslı Türklerdir.Kuzeydeki nüfus yapısı değildir. Nüfus yapısının değişmesi bir anlaşma olmadan yasal kabul edilebilir mi? İkinci konu Rum mülkleri satışıdır ki bu da anlaşma olmaması dolayısı ile yasal değildir. Kıbrıslı Rumlarla ikili ilişkilerin artması ekonomi ve devlet işleyişi ile alakalı bir olaydır. Ortak yatırımlar, hidrokarbon, liman havaalanı işletmeciliği, sınırların güvenliği, suçluların iadesi, temiz çevre, kıyı yağmasının önlenmesi, ortak para, trafik ve daha bir çok şey.
Diyelim ki, Crans Montana’da Hristodulis çözümü engelledi ve bundan yararlanıp cumhurbaşkanı oldu. Zaman kaybından başka değişen ne? Crans Montana’da kaldımız yerden devam edelim demiyor mu? Diğer bir konu ise Türkiye gerçekten, Rumların muhatabının K/Türkler olduğu konusunda, ciddi mi?
Mülkiyet meselesi derken ne kastediliyor? Rum mallarını ganimetledim, KKTC koçanı verdim, şimdi de kara paranın da ortada dolaştığı kiiilere pazarlıyorum mu mülkiyet meselesi? Bunun olmadığı KKTC vatandaşı bir avukatın, KKTC koçanlı mal satışında aracılık etmesi ile, bir kez daha ortaya çıkmadı mı? Uluslararası hukukta KKTC tapularının geçerli sayılmaması KKTC nin sorunu ama tutuklanan işini yapan bir avukat. Bu olayda suçlu Rumlar mı? Yoksa geçersiz tapular mı? TMK ne amaçla kuruldu? Dönüp dolaşıp aynı yere varılıyor. Bir anlaşma olmadan yapılan her işin uluslararası hukukta yeri yoktur.