Rum tarafına verilen korkunç ödünler nedeniyle, müzakerelere koptuğu yerden başlanması durumunda, olası çözümün iç açıcı olmayacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yoktur.
Çünkü olası birleşik çözümden sonra, Türkler ekonomik kıskaç altına alınarak zor yaşam koşullarına mahkûm edilecek. Yeni nesil anavatana göç etmek zorunda kalacak, Kıbrıs’ta Türk varlığı, marjinal düzeye düşürülecek.
Çünkü taşınmaz malda eski mal sahiplerine ilk tercih hakkı tanınması, dört özgürlük, tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslararası hukuk kimliği, topraklarımızın yaklaşık 1/5 inin iadesi gibi ödünler nedeniyle, olası çözümden sonra Filistin Araplarının kaderini paylaşacağız.
KKTC’deki federal çözümcüler, Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde yaşanan sıkıntıları bilmemekte, belki de aşırı ve dayanaksız iyimserlik nedeniyle umursamamakta, dikkate almamakta veya önemsememektedir. Bu nedenle 1960 cumhuriyeti yönetiminde yaşanan sorunları ve sıkıntıları, öğrenmek zahmetine katlanmalıdır.
Öte yandan Rum tarafının, geçmişte birleşik yönetimde yaşanan zorlukları dikkate aldığı görüşündeyim. Ayrıca Rum –Yunan ikilisinin tutum ve açıklamalarından, her şeye rağmen, adanın kuzeyini de ilhak etmek idealinden vazgeçmediği anlaşılmaktadır.
Zaten Rum tarafı ENOSİS hedefinden vazgeçmediği için, Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkının iptal edilmesini ve ordunun ayrılmasını ister.
Yoksa Türk kesiminde konuşlanmış olan Türk ordusunun 1974’den sonra Rumlara zarar vermediği, adada barışı sağladığı ve Rumlar için risk olmadığı inkâr edilemeyen bir gerçektir.
Bunun yanında Türk ordusunun adadan ayrılması durumunda, müdahale hakkına sahip olsa bile, AB ülkesi olması nedeniyle Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmasının engellenme olasılığı da oldukça yüksektir.
Bilinen tüm gerçeklere rağmen, Rum tarafı 1974 deneyimi dolayısı ile, risk almaktan çekindiği için, Guterres önerileri zemininde stratejik yani ara anlaşma imzalanması önerisini bile kabul etmemiştir.
Güneydeki bazı yazarların da ifade ettiği gibi Anastasiadis’in müzakerelerde elde ettiği büyük başarıya ve aldığı ödünlere rağmen, Türk ordusunun ayrılmasını ve karar mekanizmasında Türklerin söz hakkına sahip olmamasını da talep etmektedir. Çünkü:
1. Rumlar olası çözümden sonra ENOSİS kararını engellememesi için, Türklerin yönetimin karar mekanizmasında söz hakkına sahip olmamasını istiyor;
2. Rum tarafı olası çözümü ENOSİS’e sıçrama tahtası olarak kullanmaları durumunda, Türkiye’nin askeri müdahalesinden korktuğu için ordumuzun ayrılmasını talep ediyor;
3. Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde karar alma mekanizmasında, ortak hükümetteki sıkıntıları dikkate aldığı için, birleşik yönetim modelinden sapmak çabasındadır;
4. Yetkili Türk siyasilerin federasyonu tek çözüm olarak savunması, çözüme mahkum ve muhtaç olduğumuzu ifade etmesi, Rum tarafını, tüm taleplerini kabul ettirebileceği hususunda umutlandırmaktadır. Ayrıca Rum bizim bu tutumumuzu, zamanla teslim olmamızı sağlama tezgâhını pervasızca sürdürmesinde, bir güvence kabul etmektedir.
Sonuç olarak Rum tarafı, kısa zamanda ve sıfır riskli ENOSİS hedefine ulaşmak amacı ile, ordumuzun ayrılmasını ve merkezi yönetimde karar mekanizmasında Türklerin etkili olmaması talebini dayatmaktadır.