banner564

Rekabet garabet

Rekabet olan yerde mutluluk olması zordur. Belki imkânsız.


Rekabet var demek yarış var demektir - en yukarıdaki mevkilerin meyvesini yemek için ateşkesi olmayan bir boğuşma.


İnsan en yukarıya ulaştığı, birinci olduğu zaman bile mutlu olamaz; çünkü alttakilerin yerinde gözü olduğunu, bir gün alaşağı edilmesinin kaçınılmaz olduğunu bilir. 


En büyük gürültüyle düşenler de en yukarıdakilerdir.


Bir numara olmak, bir numara olmaya devam edememe endişesi ile gelir. Endişe en etkili mutluluk zehirlerinden biridir.  


Buna rağmen modern insan hayatı rekabet üzerine kuruludur. Anaokulundan başlayarak çocuklar kendilerini bir yarışın içinde bulur.


Her yaşta sınıf birincisi ve sonuncusu vardır. İş hayatında, askerde, sporda velhâsıl her yerde insan ölçülür. Ölçülür ve eksik çıkar. Çünkü bir tek birincilik, bir tek en üst mevki vardır.


Rekabet, rekabetin en iyiye doğru bir yarış olduğu inancının ürünüdür. 


Ama neden olduğu mutsuzluğun yanında, ender hâllerde en iyiyi ortaya çıkarır, özellikle ehliyete değer verilmeyen Türk diyarlarında. 

Kurnaz, ahlâksız, kural tanımayanlar, komplocular hatta aptal olanlar zekâlarına ve bilgilerine güvendikleri için tuzağa başvurmayanlara çelme atar. Kifayetsiz muhterislerin birçok yerde başta olmasının nedeni budur.


Rekabet birçok insanı kaba ve insafsız yapar. 


Rekabetin iyiliğine, hatta kaçınılmaz olduğuna inananlar evrim teorisinin kurucularından Charles Darwin’i (1809-1882) ve onun survival of the fittest – en sağlamların hayatta kalması maksimini örnek göstermeyi sever. Ama Darwin “en sağlamlar hayatta kalır,” demedi. Hayatta kalanların doğayla uyum hâlinde olanlar olduğunu söyledi. 


Doğada rekabet vardır ama birincilik, hâkimiyet kurmak, başkalarının hayat sahalarını ellerinden almak için değil. Ve uyum, yardımlaşma, simbiyoz yani iki canlının tek bir organizma gibi birbirleriyle yardımlaşarak birarada yaşamaları rekabetin çok önündedir. 


Bunlar aklıma bugünlerde devam eden Wimbledon tenis turnuvasındaki maçları izlerken aklıma geldi. Yenilenler başları eğik, üzüntülü terk ediyorlar kortu, yenenler bir sonraki maçın endişesi içinde. Ve bir sonraki maç hiçbir zaman bitmez. Sıralamada birinci olanlar bile bu endişeden paylarını alıyorlar. Hiç kimsenin yeri garanti değil. 


Maçları izlerken ilkel kabilelerle ilgili bir kitapta okuduklarımı düşündüm. Avlayarak ve toplayarak yaşayan bu kabilelerde okçulukta ustalık neredeyse hayatta kalmaya eşittir. Çocuklara dört beş yaşlarından başlayarak okçuluk talimi yaptırılıyor. Zaman zaman aralarında yarış düzenleniyor. Ama hiçbir zaman derecelendirilmiyorlar, birinci, ikinci, üçüncü diye sıralanmıyorlar.


Bu ve bunun gibi bilgelikler neredeyse tamamen ortadan kalkan avcılık ve toplayıcılığın insanlığın en mutlu çağı olduğunun kanıtlarından biridir.


Rekabet bu çağ sona erdikten sonra başlayan ve insanı cehenneme mahkûm eden tarım ve yerleşik hayatın ürünüdür.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Münir'in Müridi
Münir'in Müridi - 1 yıl Önce

Hem günümüzün sosyolojik açmazlarına vurgu yapan hem de avcı toplayıcı atalarımıza bir ağıt niteliğindeki değerli yazınız biz müritlerinizi her zamanki gibi derin düşüncelere gark ediyor. Hürmetler.

m.şakir
m.şakir - 1 yıl Önce

Meksikada kızılderili köylülerine futbol öğretiyorar.Maç başlıyor gol olunc iki takımda seviniyor. Beyazlar yerlilere kızıyor. Siz üzülceks.niz diyorlar. Yerliler de niye üzülelimki ne güzel oynuyoruz, biz atınca da onlar seviniyor. Üzülmeyi nerden çıkardınız diye cevaplıyorlar.

Galip
Galip @m.şakir - 1 yıl Önce

Güzel bir hikâye.

Hakan yılmaz
Hakan yılmaz - 1 yıl Önce

HOCAM BU YAZI HAYATTA OKUDUĞUM EN GÜZEL 3 YAZIDAN BİRİ DİYEBİLİRİM. DÜŞÜNDÜĞÜM VE KENDİ İKİZ ÇOCUKLARIMI DA DAİMA KAÇINDIRMAYA ÇALIŞTIĞIM REKABET KONUSUNUN ZARARLARINI 8 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARDA GÖREBİLİYORUM. İNSAN DÜNYAYI KENDİ ELİYLE KENDİNE ZEHİR EDİYOR.

Yani
Yani - 1 yıl Önce

Neden peki avcı-toplayıcı olmaktan, gezip dolaşmaktan vazgeçip yerleşik düzene geçtiler? Güvenlik ihtiyacı, istikrar, zahmetler, vb vb birçok nedeni olamaz mı?

Kargil
Kargil @Yani - 1 yıl Önce

Canlılar her zaman verimi yükseltmeye çalışır. Yani daha az enerjiyle daha fazla çıktı sağlamak. İnsanoğlu bunu yerleşik düzene geçerek başardı ama her konuda olduğu gibi beraberinde yazıda bahsedilen negatif etkiler de ortaya çıktı.

Nick
Nick - 1 yıl Önce

Teşekkürler Metin Bey.

Eylül Eylül
Eylül Eylül - 1 yıl Önce

Bir işi başarmanın hazzı çok güzel. Başarıya giden yolda sabır, çalışmak ve yetenek çok önemli. Bir çok insan rekabetçi ve bir çok şeyi başarmış. Ben hep o zirveye çıkıp , rekabetin doruğunu yaşayan birisi, bunu sürdürmek için egoizm ile mi devam ediyor; yoksa ünlenmiş artık devreye altruizm mi giriyor hep merak etmişimdir. Yine farklı bir konu ile beyin fırtınası estirdiniz, emeğinize sağlık sayın Münir…

Karakılıç
Karakılıç - 1 yıl Önce

Rekabetin olmadığı bir dünyada insanların öncelikleri herhalde bugünkünden çok farklı olacaktır. Örneğin insanlar daha az çalışmak isteyecek, hayattaki her andan daha fazla zevk alacaktır. Dünyanın ekonomik büyüme hızı da muhtemelen bugünden çok daha düşük olacaktır. Avrupa'da haftalık çalışma saatlerini azaltma ile ilgili çalışmalar olsa da bugün dünya temelde hız ve rekabet üzerine kurulu.


banner608

banner474