Erdoğan’ın yangından zarar gören bölgeleri ziyareti sırasında yangınzedelere otobüsünden çay paketleri fırlattığını okuyunca aklıma Marie Antoinette’in (1755-1793) ünlü sözü geldi:
(Ekmekleri yoksa) “Pasta yesinler.”
Erdoğan’ın onu görmeye gelenlere otobüsünden neden çay attığını, çayın yangının açtığı yaralara nasıl merhem olacağını düşündüğünü bilmiyoruz.
Çayı havada kapan veya yerden toplayanların, yangında kaybettikleri göz önüne alınırsa çay dertlerine derman olacak mı, o da meçhul.
Belki böyle bir senaryo düşünmeliyiz:
Adam: (Hıçkırarak) Hanım! Evimiz, içindeki her şey ile birlikte yandı! Sokakta kaldık!
Kadın: Üzülme Bey. Ben cumhurbaşkanının attığı çay paketlerinden birini kaptım. Ödünç çaydanlık, bardak bulurum. Evin korlarında bir çay demlerim. İçer bütün dertlerimizi unuturuz.
Adam (Gözlerini semaya çevirerek): Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun! Gene yaralarımızı sardı!
Zengin yoksul TC’de istisnasız herkesin evinde bulunan şey nedir, diye araştıracak olursak herhalde doğru cevaplardan biri “çay” olur. Hiç kimsenin daha fazlasına ihtiyacı olmadığı tek şey çaydır da denebilir.
Ama esas konum bu değil.
Cumhurbaşkanının yangınzedelere çay attığı kesin.
Ama Fransız Kralı XVI. Louis’nin (1754-1793) Avusturyalı eşi Marie Antoinette’in, yoksullar ekmek bulamıyorlar dendiğinde tepkisi gerçekten “Pasta yesinler,” oldu mu?
Marie Antoinette’in bu lafı 1789’da, Fransa’nın ekmek darlığı çektiği, halkın ekmek bulamadığı bir dönemde söylediğine inanılıyor.
Aynı yıl ihtilal oldu ve Kraliçe, eşi ve çocukları giyotinde can verdiler.
Fransa o zaman Kral ve muazzam arazilere ve imtiyazlara sahip asiller ile ruhban sınıfı tarafından yönetiliyordu. Büyük yoksulluk ve adaletsizlik vardı ve memnuniyetsizlik yaygındı.
Birçok ünlü sözün o ünlüye ait olmadığı veya tamı tamına onun söylediği söz olmadığını biliyorum.
Örneğin Büyük İskender, Sinoplu Feylesof Diyojen’e “Dile benden ne dilersen,” dediğinde Diyojen ona, genellikle bilindiği gibi, “Gölge etme başka ihsan istemem,” dememiş. Şöyle demiş:
“Senden istediğim tek şey önümden çekilmen ve güneşin önüne geçerek ve bana veremeyeceğin bir şeyi benden almamandır.”
Marie Antoinette de “pasta yesinler,” demedi. İhtilal sırasında da azgın kraliyet düşmanları bile Marie Antoinette’i bu sözleri söylemekle itham etmedi. O sözler krallık devrildikten elli yıl sonra dönemin asillerinin duyarsızlığını anlatmak için tedavüle çıktı.
Belki bundan elli yıl sonra, “yangın çayları” iktidarının yirminci yılında AKP’nin nasıl gerçeklerden koptuğunu anlatmak için kullanılır.
Bir izahata göre “pasta yesinler” sözünü On Yedi veya On Sekizinci Yüzyıl’da bir prenses sarf etti. Ama hangi prenses, bilinmiyor.
Belki de en gerçekçi açıklama bu sözlerin söylenmediği, ama ihtilalin devirdiği kraliyeti karalamak için uydurulduğu ve aslında iyiliksever bir kadın olan ve fakirlerin çektiği zorlukları bilen Marie Antoinette’e atfedildiğidir.
Ben cahilim aklım ermez diyeni görmedim herşeyi biliyorlar ama kötü yaşadıklarının farkında değiller