Dünyanın hiçbir yerinde özgürlükler, sınırsız değildir. Çünkü toplu yaşamda özgürlüklerin sınırsız olması, kaosa ve toplu yaşamın zorlaşmasına, hatta mümkün olmamasına sebep olur. İlkel kabilelerde bile herkes istediği şekilde hareket edemez.
Hele ülkenin ve halkın genel çıkarlarının söz konusu olduğu durumlarda, en uygar ülkelerde bile özgürlükler, sınırsız değildir. Yakın geçmişte Amerikan diplomatlarının raporlarını açıklayan WikiLeaks kurucusu Julian Assenge’nin, uyduruk gerekçelerle tutuklanması, ABD’nin ve batılıların, ulusal çıkarlarını her şeyin üzerinde tuttuğunu gösterir.
KKTC’de bazı kişiler, mutlak bir hürriyet olan düşünce özgürlüğünü, sınırlandırılabilir karakterdeki ‘ifade özgürlüğü’ ile eş anlamda kullanır. Böylece haklılık, meşruiyet uyandırmağa çalışırlar. Seçilmiş ve atanmış yetkililer de maalesef bunların oyununa geliyor.
Herkes istediğini hayal edebileceği gibi, istediği şekilde düşünebilir. İnsanların düşüncelerini kısıtlamak ve kontrol etmek mümkün değildir. Öte yandan ifade özgürlüğü, zihni faaliyetlerin dışa vurulmasıdır. Bu nedenle düşünce özgürlüğünden farklı olarak, sınırlandırılması normaldir.
Demokratik hukuk devletinde; yanlışların, yolsuzlukların, partizanlıkların, eleştirilmesi, siyasilerin hatalarının ortaya konulması normaldir. Herkes, zor kullanmadan görüşlerini açıklamakta ve yaymakta serbesttir. Ancak başkasına hakaret etmek, küfretmek, art niyetle ve dayanaksızca başkalarını suçlamak, ülkenin genel çıkarlarına zarar verici düşünceleri yaymak, dili bozmak, yeni nesli yozlaştırmaya çalışmak, iftira etmek, art niyetle yalan haber yaymak, dünyanın hiçbir ülkesinde ifade ve basın özgürlüğü kabul edilmez.
Dünyanın hiçbir demokratik hukuk devletinde, devlete sahte, muz cumhuriyeti diyerek hakaret etmek, devleti tanımadığını açıklamak, devleti yıkılmak için yabancı siyasi partilerle işbirliği yapmak, özgürlük kabul edilmez. Hele düşman bir devletin, temsilcisinin ülkede ofis açmasına ve halka karşı tarafın ulusal davasını benimsettirmesine göz yummak özgürlükçülükle açıklanamaz.
Ayrıca bir ülkenin seçilmiş ve/veya atanmış yetkililerine hakaret etmek, aşağılamak, küfretmek, ifade özgürlüğünün sınırları dışında ve suçtur.
Tek dayanağımız anavatan ve yetkililerini yakışıksız sözcüklerle aşağılamak, dayanaksızca suçlamak, TC düşmanlığına öncülük etmek özgürlük olarak yutturulamaz.
Bayrağımızın ve devletimizin aşağılanması, ulusal davamızın itibarsızlaştırılması, milli mücadelemizin olduğundan farklı gösterilmesi, kötülenmesi ve Rum ulusal davasının benimsettirilmesine çalışılması, demokratik hak olamaz. Çünkü İfade eylemi sonucunda, ihlal edilecek diğer özgürlüklerin korunması gerekir.
Hele siyasi ve ideolojik amaçlı grev ve eylemlerle, trafiğin felç edilmesi, günlük yaşamın zorlaştırılması ve vatandaşların mağdur edilmesinin özgürlük olmadığı görüşündeyim. İLO’ya göre, sağlık ve elektrik gibi temel hizmetlerde grev yapılması yasaklanmalı.
KKTC Anayasasının 11.Maddesinde ‘temel hak ve özgürlüklerin, özüne dokunmadan, kamu düzeni, kamu yararı, genel ahlak, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle sınırlandırılabilir’ hükmü vardır
Ceza yasamızın 36 ve 39.maddleri, Devlete Karşı Hıyanet Suçunu düzenler: ‘Her kim Devlet Egemenliğini ortadan kaldırmak fiilini amaçlayan bir niyet doğrultusunda hazırlanmış bir yazıyı yayınlarsa ağır suç işler ve müebbet hapis cezasını geçmeyen bir cezaya mahkum olur.
Ceza yasamızın 47 ve 48.Madeleri Devlete karşı nefret yaratmak ve Devleti küçük düşürmek, adaletin tecellisine karşı nefret yaratma, itaatsizliğe yol açmak ve KKTC uyruklular arasında huzursuzluk ve düşmanlık yaratmaya yönelik ifade ve fiiller ağır suç oluşturur ve 5 yılı geçmeyen bir cezaya mahkum olur.
İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin ifade özgürlüğünü düzenleyen 10/2 maddesinde ise, ‘Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu önlemler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için, yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir’ hükmü vardır.
Mevcut yasalardaki boşluklar, yetersizlikler ve/veya çeşitli nedenlerle anayasa ve yasalar uyarınca gerekli işlemlerin yapılmaması; maalesef, etik dışı, kırıcı, zararlı, olumsuz söylem ve açıklamaların salgın hastalık gibi yayılmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle birçok kişi gibi ben de ifade özgürlüğü konusunda yasal düzenlemeler yapılmasının acil ve önemli bir ihtiyaç olduğu görüşündeyim.
Özgürlükler sınırsız olamaz ve olmamalı
- 12 Haziran 2022, 03:51
- 62
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi