Ocak ayının ilk yarısında başlayacak olan Cenevre zirvesine ne kaldı? Oldukça önemli bir zirve öncesi toplumsal aklımızı ve enerjimizi bu önemli olaya yöneltmemiz gerekir.
Türkiye'nin etrafında yaşanan savaş ve pek çok toplumsal endişeyi beslerken, arka arkaya yaşanan vahşi terör saldırıları da bu endişeyi doruğa çıkartmaktadır.
Anayasa değişikliği tartışmaları ve demokratik yaşamda oluşan sıkıntılar ve ekonomide meydana gelen olumsuz gelişmelerde endişelere deyim yerinde ise tuz biber ekmektedir...
Hükümet krize körük tutuyor
Bütün bu gelişmelerin Kıbrıs'ın iç ve dış siyasi yaşamına yansıması olmaktadır. Bunu göz ardı edenin de anlını karşılamak gerekir.
Hal bu iken, Kıbrıs iç siyasi yaşamında da oyun içinde oyun gelişmektedir. Bir yandan derinleşen ekonomik sıkıntılara dönük çaresizlik ifade eden yaklaşımlar var. Öte taraftan, bütün bu sıkıntıları yalnızca konuşan ve sıkıntılara dönük tepki dile getiren yaklaşımlar var.
Cenevre Zirvesi öncesi bu temele yoğunlaşmamız gerekirken, muhalefet etme adına Erken Seçimi ve Hükümeti düşürme konularını bu ağır gündem içinden farklı saiklerle öne alma çabalarını görüyoruz.
Ama bu çabalara dönük besleyici olanın da bizzat Hükümet olduğunu da yaşıyoruz.
Cenevre zirvesi öncesi, Kuzeyde bir kaos ortamının doğması söz konusu.
Başbakan ve Yardımcısı da bu ateşe pervasızca odun atmak yarışı içindedir..
Önde ne olmalı?
İşte böyle bir ortamda, toplumsal kesimlerin hangi nokta önde olmalı diye düşünmesi zorunludur?
Bir kere, daha Meclis'te oylaması yapılmayan 2017 Bütçesi, döviz krizi ile ciddi bir değer erozyonuna uğradı..
Bu yıl önce, yüzde 4 olarak öngörülen enflasyonun, şimdi yılsonuna doğru yüzde 7 'ye yakınlaşması hatta aşması söz konusu.
Dolar krizine karşın Türkiye'de iç zorluklara karşın bu yapılmasına rağmen, Kıbrıs'ta Hükümet, hala petrol fiyatlarında artışa gitmedi. Neden?
Çünkü, Aralık ayının içinde yapılacak olan bir artış, Aralık ayı enflasyonuna yansıyacak. Bu ise Devlet Bütçesini maaş ödemeleri bakımından, Eşel Mobil temelinde daha da sıkıştıracak.
Bu zammı bu yüzden gelecek Ocak ayına sarkacak şekilde ele almak istiyorlar. Ama bu gelecek yılın enflasyonist baskısını daha da artıracak. Zammı katmerleştirecek..
Açık olan bir şey var. Herkesten daha fazla, bizzat hükümet, bu enflasyonist baskının 2017 içinde dorukta olacağını ve Bütçenin tekleyeceğini biliyor.
Kriz oyunu
İşte bu yüzden bu Hükümet, bizzat kendisi Cenevre Öncesi siyasi krize oynuyor.
Bakın göreceksiniz, 2017 Bütçesi Meclis'ten geçtikten ve DP Kurultayını bitirdikten sonra, siyasi krizlere ve kaosa oynamak gündemin doruğuna oturacak.
Zirve öncesi Erken Seçim çağrısının bunların arkasından bizzat hükümetten veya onu destekleyenlerden gelmesine kimse şaşırmasın.
Baksanıza Başbakan, bu enflasyonist baskının Kıbrıs'ta yaşayan herkesi ve ekonomiyi olumsuz etkileme potansiyeli üzerine konuşacağına; sanki bu yokmuş gibi, "Çözüm olursa Kıbrıs Türk ekonomisi çökecek" diye demeç veriyor.
Bu ortamda, toplumsal muhalefetin sinir uçlarına oynayarak çatışmayı besliyor.
Maliye Bakanı da olan Başbakan Yardımcısı bu olumsuz ekonomik gelişmeler üzerinde duracağına, Parti Başkanlarına Cenevre Zirvesi için davet yapan Cumhurbaşkanına dönük Kongrelerinde karşı konuşmalar yapıyor.
Cenevre Zirvesine katılmama kararını, 24 Aralık'taki DP Kurultay kararına döndürmeye ve zirve öncesi siyasi krizin fitilini yakmaya çalışıyor.
Üstelikte Cumhurbaşkanından zirveye katılma kararı almak için taslak talep ediyor. Ama dönüp arkasından da her halükarda "Hayır" diyeceğini de söylüyor. Bu ne lahana, bu ne perhiz turşusu...
Bu,Türkiye'nin bu sıkıntılı zamanında çıkmaza oynamadır.
Şimdiden gelecek olan ekonomik zorlukların bilinci içinde olduklarından, bunlar tam yaşanmadan, hem Cenevre Zirvesi öncesi kaosa oynamak ve zirveyi sakatlamak için hemde iç siyasi kaos yaratıp, Muhtemel Referandum öncesi, Kıbrıs sorununu da istismar edecekleri bir seçim ortamı elde etme çabası içindedirler.
Yani çözümü tıkamak için her yol mübah. Şimdi de engelleyemedikleri bu süreci, iç kaos ile tıkamak esas amaçlarıdır. Bunların tek derdi erkte kalmaktır. Gerisi yanan yansın anlayışıdır.
Bu oyunlara kimse kısır muhalefet yaklaşımı ile destek olmamalıdır. Toplumsal aklı Cenevre Zirvesine dönük yoğunlaştırmak esas olmalıdır...