AKP’nin geçen OYAK’ta başlattığı, şirketin kaderini olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmaz temizlik devam ediyor.
Yönetim kurulu üyesi Ergün Oktay Okur da geçen hafta grubun dışına itildi. Okur 300 küsur bin üyesi olan OYAK emeklilik fonunu yönetiyordu.
Olağanüstü başarıyla yönetiyordu demek belki daha doğru olur çünkü bu dönemde OYAK emeklilerinin eline geçen maaşlarda kayda değerartışlar oldu.
OYAK’ta yönetim değişikliği 12 Mayısta Genel Müdür Coşkun Ulusoy’un şirketten ayrılmasıyla başladı.
Ulusoy’la beraber holding genel müdür yardımcıları Nihat Karadağ, Dinç Kızıldemir ve Hülya Atahan şirketten ayrıldılar.
Bazı kaynaklar “hükümete yakın” oldukları için Ereğli Demir Çelik Genel Müdürü Ali Pandır gibi bazı üst düzey yöneticilerin yerlerini koruyacağını ileri sürüyorlar.
Pandır’ı yakından tanıyanlar ise onun AKP ile en ufak bir ilişkisi olmadığını söylüyorlar.
Bunlara göre “OYAK’ın tepe yönetiminin tamamı yavaş yavaş temizlenecek, yerlerine AKP’nin adamları getirilecek.”
Ulusoy’un yerine, onun ayrıldığı gün başbakanlık başmüfettişlerinden Süleyman Savaş Erdem geçti.
Kariyerinin tamamını bürokraside geçiren Erdem’in hiç şirket yönetim deneyimi yok. Ama arkası güçlü çünkü Erdoğan tarafından atandı.
Erdem görevi devraldıktan 19 gün sonra OYAK internet web sitesinde bir açıklama yayınlayarak grubun “bundan sonra da istikrarlı bir şekilde devam edebilmesi ve hep ileriye gidebilmesi için” çalışacağını söyledi.
Ama bunun nasıl ve kimlerle yapacağını kendine sakladı.
OYAK’ta ne olabileceğinin ipucu, hükümetin görevi şirket deneyimi olan birine değil bir devlet memuruna vermesinde ve o gelir gelmez şirkette üst düzey temizliğin başlamasındadır.
Şirketin performansı bu temizliğin nedeni olamaz. OYAK Türkiye’nin en büyük ve en hızla büyüyen gruplarından biri idi. 2000-2015 arasında varlıkları 1 milyar dolardan 7 milyar dolara yükseldi ve OYAK üyelerinde sağlanan emeklilik kolaylıkları dört misli arttı.
Ulusoy’un ayrılması ve Erdem’in yerine atanmasının aynı güne rastlaması AKP’nin rejim değişikliğine hazırlıklı olduğunu gösteriyor.
Bu yılın sonunda ayrılacağı sinyali veren Ulusoy’un AKP’nin isteği üzerine istifasını altı ay öne çektiği konuşuluyor. Bu büyük bir olasılıkla Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın oluruyla veya bilgisi dahilinde oldu.
OYAK subay ve astsubayların maaşlarından yapılan kesintilerle kurulan ve beslenen bir emeklilik fonudur. Batıda bu türden sayısız emeklilik fonu var. Bunlar daha çok hisse senedi ve tahvile yatırım yaparak üyelerinin emeklilik gelirlerini artırmaya çalışırlar.
OYAK’ın kurulduğu 1961’de Türkiye’de ne tahvil ne borsa vardı. Bu nedenle kurum topladığı paraları çoğunlukla kendi kurduğu veya ortak olduğu endüstriyel şirketlerde değerlendirmek zorunda kaldı. Ülkenin ekonomik durumuyla ilgili olan bu gelişmede herhangi bir acayiplik yoktur.
Acayiplik Türkiye’nin en büyük gruplarından birini ehil ellerden alıp iş yapmakta deneyimsiz, sadakati şirketten önce AKP’ye olan birine teslim etmektir.
Belki de bundan daha büyük acayiplik OYAK’ın sonunu getirmesi mukadder bu köklü değişikliğin Türkiye’de nerdeyse hiç tepki yaratmamasıdır.
Belki AKP Türkiye’si için bunların hiçbiri acayip değildir.
Belki AKP Türkiye’si için acayip olan benim gibilerin bu gibi gelişmeleri hala acayip bulmaya devam etmesidir.
Erdem’in OYAK genel müdürü olması ile benim genel kurmay başkanı olmam arasında hiçbir fark yoktur. O iş bilmez, ben askerlik.
İş tecrübesi olmayan birisiyle profesyonel bir yönetici nasıl çalışabilir?
Çalışamaz.
Yönettiği şirket nasıl “hep ileriye” gidebilir?
Gidemez.
*
Düşük IQ’lü CHP dahil herkesin her şeyi tevekkülle kabul ettiği bir ülkede, Erdoğan’ın istediği her şeyi yapmak için tanrısal bir lisansa sahip olduğuna inanmasından daha doğal ne olabilir?