Yeni Rum lideri Nikos Anastasiadis, Kıbrıs sorunmunun çözümünü amaçlayan görüşmelerin yeniden başlayabilmesi için ısrarla ‘ortak açıklama’ istiyor...
Bunun için de bir ‘Mutabakat metni’ öneriyor...
Diyelim ki; Türk tarafı bu şartı kabul etti ve Anastasiadis’in istediği mutabakat metnine imza attı...
Kıbrıs sorunu bu şekilde çözülmüş olur mu?..
Kesinlikle olmaz...
Geçmişte nice metinler ve ortak deklerasyonlar yayınlandı...
Ama bunların hiçbiri hayata geçirilmedi...
Hristofyas; AKEL lideri iken, CTP’nin o dönemde liderliğini yapan Ferdi Sabit Soyer ile 4 maddelik bir mutabakat metni imzalamıştı...
1-Kuzey Kıbrıs Tayvan olmayacak...
2-Liderler karşılıklı eleştiri ve sert demeçlerden vazgeçecek...
3-Temaslar artırılacak...
4-Kıbrıs sorunu Annan Planı temelinde, BM şemsiyesi altında, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon ve siyasi eşitlik çerçevesinde çözümlenecek...
Tayvan Modeli ileri gütürülmedi
Önce Tayvan modelini ele alalım...
Bu model, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü halinde gündeme gelebilecek bir düşüncedir...
Türk tarafındaki siyasiler, özellikle de CTP, hiçbir zaman ‘Tayvan modelini’ ileri götürmedi...
Her zaman kalıcı bir çözümü destekledi...
Soyer-Hristofyas anlaşmasının ikinci maddesini atlayıp, üçüncüye geçelim...
Üçüncü maddede ‘temasların artırılacağı’ belirtiliyor...
Türk tarafı her zaman temasların artırılmasını istedi...
Hatta ilkokul öğrencilerini bile zaman zaman Rum okullarına göndererek, dostluk açısından önemli adımlar attı...
Rum tarafı buna karşılık vermedi...
Tam tersi Kıbrıslı Türk çocukların, Rum okullarına girişlerinin engellenmesi istendi...
Başta kilise olmak üzere tüm fanatik çevreler, Rum hükümeti üzerinde baskı kullanarak bu ziyaretleri sona erdirdi...
Son dakika ‘OHİ’
Anlaşmanın son maddesi Kıbrıs sorununa Annan Planı temelinde bir çözümü öngörüyor...
Hristofyas; AKEL lideri iken imzaladığı bu anlaşmayı, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra yok etti...
Annan Planı’nın öldüğünü ilan etti...
Hükümet ortaklığı yaptığı DİKO’nun bu konudaki baskılarına boyun eğerek, uzun yıllar ‘Yoldaşlık’ yaptığı Mehmet Ali Talat ile uzlaşmaya varmadı...
Sadece Türkiye’ye yüklendi...
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tekl yanlı adımlar atmasını istedi...
Erdoğan; Kıbrıs sorununun kalıcı bir şekilde çözümlenmesine onay veren ve bu konuda kararlılık gösteren tek liderdir...
Büyük bir cesaretle, Türk askerinin adadan çekilmesini öngören bir çözüm planına “evet” dedi...
Kıbrıslı Türkler de o’nun çizdiği yoldan yürüyerek, referandumda bu plana destek verdi...
Hristofyas referandum döneminde Meclis Başkanı idi...
Önceleri desteklediği Annan Planı’na son dakika ‘OHİ’ dedi...
Cumhurbaşkanı olduktan sonra da bu tavrını devam ettirdi...
Ve çözümü sağlayamadan koltuğu devretti...
Böylece Nobel Ödülünü de kaybetti...
10 yıl sonra neden olmasın?
Şimdi Anastasiadis’in ‘ortak açıklama’ metninde ısrar etmesini anlamakta zorlanıyoruz...
Böylesi bir metin ortaya çıksa bile, önemli olan Annan Planı temelinde bir çözüm planına “evet” demektir...
Anastasiadis 2004’te “evet” dediği bütünlüklü çözüm planını 2014’te kabul ederse, Kıbrıs sorunu 10 yıllık bir gecikme ile çözümlenmiş olacak...
Ne var ki; ikinci bir ‘OHİ’, Kıbrıs’ın kuzeyini Tayvan yapabilir...
Büyük güçler bu olasılığı Rum liderliğine anlatmak zorundadır...