Kıbrıs’ın kuzeyi bundan 30 yıl önce ‘bakir kıza’ benzerdi...
Birçok köy zeytin, harnup ve narenciye ağaçlarıyla ünlüydü...
Sağlıklı hayvanlar yetiştirilirdi...
Özellikle kuzu etinde rakipsiz bir ülke vardı...
Ne var ki; son yıllarda ‘hazırcı’ bir toplum haline dönüştürüldük...
Yüzlerce, binlerce insan tarladan sökülüp, devlet dairelerine yerleştirildi...
Bunu beceremeyenler, toprağa küstürüldü...
Kimisi göç etti, kimisi elindekilerle geçinmeye çalıştı...
Annan Planı döneminde yaşanan emlak patlaması sırasında, binlerce ‘tarım arazisi’, inşaat arsasına çevrilerek satıldı...
Tarlasını satan adam, bir kısmını lüks araba alımına harcadı, bir kısmını yastık altında saklayarak bugüne kadar geçimini sağlamaya çalıştı...
Ama artık yastık altında para kalmadı...
Üretimden koparılan insanları yeniden tarlaya taşıyacak bir fikir de geliştirilmedi...
Bırakın, tarladan kopanları geri getirme projelerini, hala tarlada kalanları bin pişman edecek uygulamalar yapıldı...
Altın yumurlayan tavuğun kafası kesildi
Kıbrıs’ın narenciyesi, bir zamanlar ‘altın yumurtlayan tavuğa’ benzetilirdi...
KKTC’nin yıllık üretimi 260 bin tona kadar yükselmişti...
Bugün itibarıyla üretim 100 bin tona gerilemiş durumdadır...
Nereden bakarsak bakalım, ülke ekonomisi açısından çok büyük bir kayıp...
Özellikle Güzelyurt ve civarındaki bölgelerde yaşayan yüzlerce insanın geleceğini tehlikeye sokan bir darbe...
Peki narenciye neden bu hale geldi?..
Elbette yanlış politikalar yüzünden...
Daha doğrusu politikasızlık yüzünden...
Üreticiye ürün bedelini zamanında vermediğiniz takdirde, borç taksitlerini ödeyemediği gibi, bahçesinin bakımını yapamaz, gerekli tarımsal ilaçları satın alamaz...
Böylesi bir durumda morali bozulur...
Tarlasından soğur, gününü kahvehane köşelerinde geçirmeye başlar...
Halbuki; narenciye bu ülkenin bir numaralı ihraç ürünüydü...
Güzelyurt ve civarı bölgelerde, Gazimağusa’da yaşayanlar iyi paza kazanırdı...
İyi para kazanınca, daha çok harcar, piyasanın canlanmasına katkı sağlardı...
Ürün bedelleri neden ödenmiyor?
Gelmiş, geçmiş hükümetler narenciye konusunu, diğer birçok konu gibi pek önemsemediler...
Siyasetlerini daha çok kamu üzerinden yürüttüler...
Durum böyle olunca, üretici her zaman için ‘üvey evlat’ muamelesi gördü...
Bu son olayda nelerin yaşandığını üzülerek gördük...
Bir yıldan beri yaklaşık 19 milyon lirayı alamayan üreticiler, sonunda tarım araçlarıyla birlikte meclise yürüdü...
Örgüt Başkanı Ali Alioğlu, canını tehlikeye atarak, güvenlik bariyerini aştı ve eylemi en ileri noktaya taşıdı...
Sonunda Başbakan ile görüşerek, ödeme konusunda güvence aldı...
Diyalog; diğer tüm gazetelerden farklı olarak dün bu haberin başlığında şu ifadeyi kullandı:
“Hak verilmez, alınır...”
KKTC artık bu noktaya geldi...
Siz insanların hakkını vermiyorsanız...
İşte bu şekilde gelirler ve alırlar...
Allah beterinden saklasın!..