banner564

O kayıtları BM de görsün

  Rum polisinin ezelden beri, Türklere karşı davranış biçimi kötüdür...
  Türk’e karşı suç işleyen bir Rum’a ceza vermesi veya soruşturma yaparak, mahkemeye sevk etmesi mümkün değildir...
  Sınır kapılarının açılmasından bu yana 100’den fazla Kıbrıslı Türk’ün aracına saldırı yapıldı...
  Trodos’ta, Limasol, Baf, Larnaka ve Lefkoşa’da, Kıbrıslı Türklere yönelik sopalı, bıçaklı saldırı gerçekleşti...
  Fakat bugüne dek tek bir Rum dahi tutuklanmadı...
  Göstermelik sorgulama yapılsa bile, sonunda tümü serbest bırakıldı...
  Saldırıların hedefi Türkler ise, bunun herhangi bir suçu yoktur...
  Peki Rum polisi bu gücü nereden buluyor?..
  Elbette siyasi liderlikten ve kiliseden...
  Üniformayı giymezden önce eğitimden geçirilenlerin tümüne Türklerin hedef gösterildiğini, sağduyu sahibi Rumlar da itiraf ediyor...
  İlkokuldan başlayarak, lise son sınıfa kadar, daha sonra polis okulunda tamamen Türk düşmanlığı üzerine eğitilen bu insanlardan başka türlü bir hareket veya anlayış beklenemez...
  Rum okullarında okutulan kitapları inceleyen ‘güvenilir insanlar’, matematik derslerinde dahi Türk düşmanlığının öne çıkarıldığını söylüyorlar...
  Kıbrıslı Türkler, Mehmet Ali Talat’ın Eğitim Bakanlığı döneminde, Rumları kötü gösteren bilgileri tarih kitaplarından çıkarırken, onların tavırlarında herhangi bir değişiklik olmadı...
  Öyleyse; bizlerin pist ortasında tek başına dans etme maskaralığı daha ne kadar devam edecek?..
Avrupa bir seyirci
  Kıbrıslı Türkler; Rumları kötü gösteren ifadeleri tarih kitaplarından çıkardılar...
  Türk askerinin adadan çekilmesini öngören kapsamlı çözüm planına ‘evet’ dediler...
  Güney Kıbrıs’taki alış-verişler için milyonlarca Euro harcadılar...
  Hala harcamaya devam ediyorlar...
  Türk sınır kapılarında, Rum mallarına el konulmuyor...
  Rum sınır kapılarında, Türk’ten bir adet pantalon veya bir kilo hellim alana hakaret yağdırılıyor ve elindeki eşyaya el konuluyor...
  Kıbrıslı Türkler; 41 yıl sonra ilk defa Derinya ve Aplıç kapılarının açılmasını kabul ediyor, Rumlar GSM konusunda ortaklık yapılmasını dahi kabul etmiyor...
  Lefkoşa’da Akıncı’ya ‘kardeşim Mustafa’ diye hitap eden Anastasiadis, New York’ta bir araya gelmiyor, bırakın buluşup, konuşmayı veya yemek yemeyi, koridorda yüz yüze gelmeyi kabul etmiyor...
  “Makam farkımız var efendiler” diyor...
  Birisi Cumhurbaşkanı!..
  Ötekisi Toplum Lideri!..
  Yaşadıkları büyük felaketlere karşın bizlerle eşitlik çerçevesinde hiçbir şeye razı olmuyorlar...
  Bizlere yüksekten bakma hastalıklarını tedavi etmeye yanaşmıyorlar...
  Bizler, yine de uluslararası toplumun baskıları çerçevesinde müzakerelere devam ediyoruz...
  Tek güvencemiz olan Türk askerinin adadan çıkmasını öngören çözüm panlarını tartışıyoruz...
  Neden?..
  Belki değişirler ve bizlerle kalıcı bir anlaşma yaparlar diye...
  Ama olmuyor...
  Avrupa onları şımartıyor...
  Bölünmüş bir ülkeyi üye yapan Avrupa’nın şımarıkları, onlara “Merak etmeyin Türkiye’yi bu adadan çıkaracağız, herkes evine dönecek” diyor ve umutlarını artırıyor...
  Halbuki; Kıbrıs sorunu Rumların istediği şekilde çözülse bile, Türkiye’nin AB üyesi yapılmayacağını hepimiz biliyoruz...
  Bunlar; 80 milyonluk Müslüman bir ülkeyi içlerine almazlar...
  Ana hedef Kıbrıs’ı bitirmek, sonra Türkiye’yi uzun yıllar oyalamaktır...
 
Göstermelik tutuklamalar
  Gelelim ELAM’ın saldırılarına...
  Lefkoşa’nın güneyinde Türklerin kullandıkları araçlara saldırı düzenleyenler arasında öğrenciler de vardı...
  Fakat; Türk aleyhtarı eylemi organize eden ELAM adlı terör örgütüydü...
  Sopalı saldırı sonrasında Türk tarafından gelen tepkiler üzerine Rum polisi ‘kamera kayıtlarını’ inceleyerek önce 4, sonra 5 öğrenciyi tutukladı...
  Bunların yaşları 16 ile 18 arasında değişiyor...
  Sorgulansalar bile, 18 yaşın altında oldukları için kendilerine hapislik cezasının verilmeyeceğini söyleyecekler...
  Tümünün serbest bırakılacağını hep birlikte izleyeceğiz...
  Burada önemli olan ELAM’ın elebaşlarının neden tutuklanmadığıdır?..
  Kamera kayıtları esas suçluları kaydetmemiş mi?..
  İşte yine mesele Rum polisinin stratejik politikasıdır...
  İşlenen suçun hedefi Türkler olduğu için ELAM’ın herhangi bir üyesi tutuklanmadı...
  Tutuklanmayacak da...
  Larnaka’da Rainbow Festivali’ne katılan genç müzisyen Sertunç Akdoğu’yu birkaç yerinden bıçaklayan ve tutuksuz yargılananlar suçsuz bulundu...
  Limasol’da Talat’a saldıranlar tutuklanmadı...
 Şimdi bu son olayda herhangi birini yargılamamak için 18 yaşın altındakilerin tutuklandığını açıklayarak, gözümüzü boyamaya çalışıyorlar...
Akıncı’nın yapması gereken
  Yaşanan tüm bu acı gerçekler karşısında Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Rum lideri Anastasiadis’e acilen bir teklif yapması gerekiyor...
  “Gel bugün birlikte iki Rum okulunu gezelim” diyerek, onu gerçeklerle yüzleşmeye davet etmelidir...
  Herhangi bir ilkokul, orta veya lisede tarih kitaplarını birlikte incelesinler...
  Tercümanlar onlara, kitaplarda yazılanlar hakkında bilgi aktarsın...
  Hatta Matematik kitaplarına baksınlar...
  Bu kitaplarda “Sizin köyde 4 bin kişi yaşıyor... Türkler 200 tanesini öldürürse, geriye kaç Helen kalır?” şeklinde bir soruların olduğu iddia ediliyor...
  Bunları birlikte incelesinler...
  Eğer iddia edilenler doğru değilse...
  Yani kitaplarda Türk düşmanlığı aşılanmıyorsa, o zaman Anastasiadis’i alkışlamak görevimizdir...
  Yok, eğer söylenenler doğru ise; Akıncı ona BM sihirbazı Eide’nin huzurunda şu soruyu sormalıdır:
  “Bu çocukları neden zehirliyorsunuz?.. Bu kötü uygulamaya ne zaman son vereceksiniz?..”
  Evet, bu soruya yanıt aramak başta liderimizin görevidir...
 Anastasiadis’in liderlik gücü varsa, kitaplar değişir ve belki 30-40 yıl sonra iki toplum arasında güven sağlanabilir...
  Ama Anastasiadis o kitaplara dokunamaz...
  Çünkü; emir merkezi kilise ve Atina’dır... 
YORUM EKLE

banner471

banner473