Kuzey Kıbrıs ambargo altında mı?..
Evet...
KKTC’nin bugünkü çöküşünün nedeni Rumların uyguladığı ambargolar mı?..
Kesinlikle hayır!..
Bir değil, on değil, yüz değil, binlerce kez hayır!..
Kendi kendimizi kandırmayalım...
KKTC’nin bugünkü ciddi sounlarının temelinde ambargolar yoktur...
Zaten bunu yabancılar da biliyor ve her fırsatta yüzümüze vuruyor...
“Kardeşim, üretirsen satarsın” diyorlar...
Öyleyse sorun üretememekte...
Veya üretileni sattığımız zaman parasını tahsil edememekte...
Üreticilerin mağdur edilmesinde...
Sorun, bu ülkede yatırımcıya ‘düşman gözüyle’ bakılmasında...
Sorun; sadece dıştan gelenlerin değil, kendi içimizdeki insanların yatırım girişimlerine dahi engeller çıkarılmasında...
Yakın geçmişte yaşananlara bakarsak bunu anlamakta zolanmayız...
Önce tesisler gitti
Dünya çapında ün yapmış işadamı Asil Nadir’e neler yaptık?..
Sırf Kuzey Kıbrıs’a yatrım yaptı diye Rumların saldırısına uğrayan ve bu yüzden sıkıntıya düşen Asil Nadir’in Güzelyurt’taki narenciye tesislerine devlet olarak el koyduk...
Sebebi?..
Sıkıntılı dönemde Sosyal Sigorta yatırımlarını yapamamış diye...
Halbuki; Lefkoşa dahil çok sayıda belediye yıllardan beri sigorta yatırımı yapmıyor...
O zaman belediyeleri niye kapatmıyorsunuz?..
Asil Nadir’in narenciye ve paketleme tesislerine el koyduktan sonra bunları işletemeyip, çürümeye terk ettiler...
İlerleyen yıllarda Asil Nadir Kıbrıs’a gelerek, ekonomik faaliyetlerini sürdürmek istedi...
Son girişimi Geçitkale Havaalanı oldu...
Seçimlere sayılı günler kala, Geçitkale’nin çevresine elektrik direkleri diktiler...
Türkiye’den gelen teknik ekipler, direklerin uçuş güvenliği açısından sakıncalı olduğunu’ bildirdi...
Bizimkiler dinlemedi...
Neden?..
Sırf orası Asil Nadir’e verilmesin...
Verilirse kullanılmasın diye...
Nitekim öyle oldu...
Geçitkale Havaalanı Asil Nadir’e verildi...
Ama ‘o direkler’ geri çekilmediği için havaalanı kullanılamadı...
Asil Nadir’in temsilcileri haklı olarak “direkleri çekin yatırımları başlatalım” dedi...
Bugüne kadar direklere dokunan olmadı...
Koca bir imparatorluğu, sırf kendi ülkesine yatırım yaptı diye yok etmeyi göze alan, bu uğurda halen ciddi sıkıntılar çekmekte olan bir iş adamına, Asil Nadir gibi birisine bu yapılmamalıydı...
Ama gözlerini kırpmadan yaptılar...
Geçitkale’deki ‘sakıncalı direkler’ hala yerinde duruyor...
Çocuklarının geleceğini yok ediyorsun
Bu tür uygulamaları ‘iyi niyetli yaklaşımlar’ olarak değerlendiremeyiz...
Yatırıma darbe olarak yorumlamak zorundayız...
Yatırıma darbe demek, bugün bizler için değilse bile, yarın çocuklarımızın, daha sonra torunlarımızın ekmeğini çalmak demektir...
Onları işsizliğe ve çaresizliğe terk etmek demektir...
Birileri karşı çıkıyor diye yatırımları engellemek, geleceğin şimdiden yok edilmesi değil midir?..
Şimdi benzeri uygulamayı Mare Monte olayında yapmaya çalışıyorlar...
Vakıflar idaresi bugüne kadar elindeki mülkleri çerez parasına dağıttı...
Hiç kimse bu uygulamalara karşı çıkmadı...
Elindeki değerli tesislerden biri olan Mare Monte Oteli yıllarca atıl vaziyette kaldı...
Sonunda burası ihale yöntemiyle Net Holding’e verildi...
Hem de rüyamızda göremeyeceğimiz miktarlarda Sterlin garantisiyle!..
Mare Monte’nin inşaatı neden gecikti?..
Halkımız bunu bilmeli...
İlk kazı başladığı zaman mezar taşına benzer taşlar çıkınca derhal ilgili yerlere bildirim yapıldı...
Bu dürüst yaklaşımın sonucunda, çıkan taşların ‘eski eser’ olduğuna karar verildi ve arazinin geniş bir bölümü tellendi...
Durum böyle olunca Net Holding doğal olarak kiralanan arazinin yarı yarıya azalması nedeniyle sözleşmenin yeni koşullarda düzeltilmesini istedi...
Vakıflar yönetimi bu konuyu uzunca süre çözmedi...
Sonra topu Sayıştay’a attı...
Sayıştay da başka kurumlara yazılar gönderdi..
Süreç uzadıkça uzadı...
Bunu şöyle özetleyelim:
Size 4 sandalye satıyorum, sonra ikisini geri alıyorum...
Sizden 4 sandalyenin mi, yoksa 2 sandalyenin parasını mı almam gerekiyor?..
Cevabı çok basit olmakla birlikte süreç uzatıldı ve sonunda yargıya yansıdı...
Her fırsatta ‘etik’ değerlerden bahsedilirken, Sayıştay’ın hazırladığı raporun ‘bir bölümü’ bilinçli olarak bazı gazetelere servis edildi...
Yargı aşamasında olan bir konuda günlerce ‘tek yanlı’ yayınlar yapıldı...
Yüzlerce kişiye istihdam olanağı sağlayacak bir girişim nedeniyle insanlar neredeyse ‘vatan malını çalan’ hısızlar gibi gösterilmek istendi...
Yazık ve günah değil mi?..
Sonuçta bir karar verilecek...
Ve herkes o karara uyacak...
Yatırımcı “vazgeçtim kardeşim” derse, kayıpların ne olacağını herkesin değerlendirmesinde fayda vardır...
Tabii ülkesini sevenler...
İnsanımızın geleceğini düşünenler bunu yapmalı...