Avrupa’da genç, yaşlı insanların en fazla uğrak yerlerinden biri cafe’lerdir...
Neden?..
Hem yemek, hem de içmek açısından ucuz...
Hem internet olanağı...
Hem de soğuk günlerde sıcak bir ortam...
Adam ne yapıyor?..
Bir salata veya tost, bir de kahve veya çay siparişi veriyor...
Yaklaşık 15 TL gibi bir harcama ile hem karnını doyuruyor...
Hem de sıcak ortamda saatlerce vakit geçiriyor...
İnternete ücretsiz bağlanıyor...
Gazeteleri de bedava okuyor...
Soğuk havalarda ‘sıcak saatler’ geçirmek için ikinci bir seçenek de alış-veriş merkezleridir...
Herhangi bir ihtiyacınız olmasa da kendinize uygun bir yer seçer, oraya gidersiniz...
Gezmenizi yaparsınız...
Yorulduğunuzda bir yere oturur kahvenizi içersiniz...
Acıkırsanız yemeğinizi yersiniz...
Cepte para varsa alış-veriş de yaparsınız...
Çoluk, çocuk ailece güzel bir gün geçirirsiniz...
Ayrıca ‘elektrik ve gaz’ parasından kurtulursunuz...
Köyden, kente
Kuzey Kıbrıs elektrik ücretleri açısından korkulacak bir ülkedir...
Hele son günlerde dondurucu soğuk hava karşısında insanlar sobayı kullandıkları zaman, gelecek faturanın korkusuyla uyuyamaz haldedir...
Peki neden böyle?..
İnsan yaşamında olduğu gibi, ülke ekonomisi açısından en önemli, en hayati bir kuruluş nasıl olur da insanların korkusu haline gelir?..
İşte esas sorun da budur...
Uygulanan fiyat politikasıyla KIB-TEK hepimizin korkulu rüyasıdır...
Isınma, soğutma ve üretim açısından bu kadar yüksek maliyetlerle, ne bu kurumun yaşatılması olasıdır, ne de insanların bu fiyatlara tahammül etmesi...
Ne ucuz üretim mümkündür, ne de ithal ürünleriyle rekabet...
İşin bir başka üzücü yanı da, adı geçen kurumun fiyat politikası nedeniyle insanlarımızın dalga dalga güneye geçmesidir...
Dün hafta sonu olması nedeniyle soğuk hava karşısında ısınma sıkıntısı çeken insanlar; Avrupa ortamını bulmak için dalga dalga güneye geçti...
Metehan sınır kapısında “güneyde ne yapacaksınız?” diye soran muhabirimize “alış-veriş merkezlerinde vakit geçireceğiz” yanıtını verdiler...
Bazıları daha açık bir ifadeyle “ısınmaya gidiyoruz” dedi...
Bizim taraf köy kaldı
Verilen yanıtlar hem üzücü, hem de düşündürücüdür...
Kuzeyde ‘Avrupa standartlarında’ alış-veriş merkezleri yoktur...
İçinde mağazaları, cafe’leri, lokantaları ve oyun merkezlerinin olduğu bir yer maalesef yaratamadık...
Bu ülkenin sırtından zengin olanlar ‘sakıncalı gördükleri’ yatırımlardan uzak durdular...
Belediyeler ise, istihdamdan başka bir şey yapmadı...
Sonuçta Kıbrıs’ın bir tarafında ‘Avrupa baharı’ yaşanırken, diğer yanı köy gibi kaldı...
İnsanlar ne yapsın?..
Elektriği pahalı, suları sakıncalı bir köyde sancı çekmek yerine, kısa süreliğine de olsa Avrupalı kenti seçmek zorunda kalıyorlar...
Hayırlı seçimler...
Pardon; hayırlı pazarlar...