Yaşadığımız coğrafyanın gündemini yerel medyadan takip etmek oldukça güç. Özellikle Kıbrıs sorunu konusunda kafalar oldukça karışık. Kimilerine göre masaya geri dönüp federasyon çatısı için görüşmelere devam etmeliyiz, kimilerine göre Tayvan modeli, kimilerine göre Hong Kong modeli, kimileri de 82’nci vilayet uygun olur diyerek KKTC’nin “B” planına yön vermeye çalışıyorlar.
Ama ne gariptir ki biz böylesi çok sesli koro gibi doğru sesi ararken, bir dönem İngiltere dışişleri bakanlığı yapmış olan Sayın Jack Straw’ın açıklamaları sanki bize başka bir yol işaret ediyor gibi gözüküyor. Eski Bakan 2001-2006 yılları arasında İngiltere’nin dışişleri bakanlığını yapmıştı.
Eski bakan, "Buradaki temel sorun, Kıbrıslı Rumları anlaşmayı kabul etmeye teşvik edecek bir unsurun olmamasıdır. Avrupa Birliği (ne yazık ki İngiltere'nin de rızasıyla), Türk tarafıyla bir anlaşma olsun ya da olmasın Kıbrıs'ın 1 Mayıs 2004'te AB'ye katılmasını kabul ederek, bugüne kadarki en kötü stratejik kararlarından birine imza atmıştır" dedi.
Ayıca Straw, Avrupa Birliği'nin (AB) 2004 yılında çözüm girişimlerinin sonucunda bağımsız olarak Kıbrıs'ın tamamını üye olarak kabul etmesini "bugüne kadar aldığı bir diğer kötü stratejik kararlardan biri" olarak nitelendirdi.
Daha önceki bir yazımda da bu konuya değinmiştim ama Sayın Straw’a yeniden buradan seslenmek isterim. Annan Referandumu öncesinde, Rumların tek taraflı AB üyesi olmasının yanlış olacağını başta rahmetli Birinci Cumhurbaşkanı Denktaş defalarca söylemişti. Her nedense konu ile ilgili herkes rahmetli Denktaş’ın söylemlerini dikkate almadı. Ayrıca Gali Fikirler dizisi içinde “Avrupa Birliğine üyelik, ayrı referandumlarda iki toplumun onayına sunulacaktır.” denmekteydi. Tüm bu konuları Sayın Straw bakanlık döneminde de gayet çok iyi biliyordu.
Sayın Jack Starw söylediklerinde samimi ise öncelikle KKTC’ye gelip rahmetli Cumhurbaşkanı Denktaş’ın mezarı başında Kıbrıs Türk halkından özür dilemeli. Sonrada bu yaptıkları hatayı bize değil gidip Rum toplumuna anlatmalıdır. Güney Rum Yönetimini Mayıs 2004’te tek taraflı AB’ye almalarının hata olduğunu zaten bizler biliyoruz.
1974’ten günümüze Ada’da iki ayrı toplum olarak yaşıyoruz. 2004 yılında yapılan referandumda biz Kıbrıslı Türkler birlikte yaşamak için “Evet” dedik. Her zaman söylüyorum bizler her iki duruma da “Evet” dedik. Karar verme sırası Kıbrıs Rum toplumundadır. Kıbrıs Rum toplumunun kararsızlığı karşıt duygu, düşünce, durum ya da istekleri arasında seçim yapamamalarından yani aynı anda iki istemediği durumdan bir tanesini seçmek zorunda kalmalarından kaynaklanmaktadır. Hem İki ayrı toplum olarak yan yana Kıbrıs’ı paylaşmak hem de federal bir çatı altında Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitliğine dayalı tek bir Kıbrıs istememektedirler.
Rum toplumunun kararsızlığı karşısında, kararlı tek ses tek yürek bir Kıbrıs Türk toplumunun varlığı, yaşadığımız coğrafyada her iki toplumunda geleceğine yön verecektir. Öncelikle bizler gideceğimiz, gitmek istediğimiz yol haritasını belirlemeliyiz. Yoksa Alice Harikalar Diyarında adlı eserde, Alice yol ayrımına geldiğinde tavşana sorduğu soru ile aldığı cevap aynen bizim durumumuza uymaktadır. Alice tavşana yol ikiye ayrıldığında “hangi yoldan gideyim” diye sorunca, tavşan “nereye gideceğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yok” der.
Güzel bir hafta dileklerimle, herkese iyi pazarlar.