banner564

Nereden, nereye geldik

 Bundan 43 yıl öncesine gidelim...
 Sularımız içilebilirdi...
 Yağmur yağdığında yollar, sokaklar, ev ve işyerleri su altında kalmazdı...
 Yol kenarlarına, ovalara, sahillere çöp atılmazdı...
 Trafik ikaz işaretleri sürekli yenilenirdi...
 Yollarda trafik kontrölleri vardı...
 Durdurulan aracın frenlerine, farlarına, ikaz işaretlerine, lastiklerine kadar bakılırdı...
 Dere yatakları üzerinde inşaat yapmak isteyenlere izin verilmezdi...
 Kamu görevlileri sabah 08.00’de işe gider, 17.00’ye kadar çalışırdı...
 Sakalı kesmeyen kamu görevlisi işten geri çevrilirdi...
 Öğretmenlik en kutsal meslekti...
 Öğretmen; öğrencilerini çocukları gibi görür, ihtiyaçlı olanlara her türlü yardımı sağlar, ailelerle dayanışma içinde olurdu...
 Orta dereceli okullarda her gün İngilizce dersi vardı...

Zafer sarhoşluğu sonrası
 
 Sonrasında inanılmaz bir değişim başladı...
 Barış Harekatı’nda elde edilen inanılmaz zenginliklere karşın, kurulu düzeni ileri götürmek yerine, ciddi tahribatlar yapıldı...
 Tahribatın temelinde ise partizanlıklar vardır...
 Gelmiş, geçmiş hükümetler, bir yandan ganimetin getirileri, diğer yandan Türkiye’den sağlanan mali yardımları ‘amacına uygun’ kullanmadılar...
 Sadece ‘günlük yatırımlarla’ uğraştılar...
 Sendikacıları ‘tatmin etmeyi’ amaçlayan kararlar aldılar...
 Askerlik hizmetlerini 2 ile çarparak emeklilikten hesapladılar...
 On yılda emeklilik hakkı sağladılar...
 Erken emekli olmak isteyenlere, 2 ile çarpılan askerlik hizmetini de ekleyip, normal çalışandan daha fazla maaş bağladılar...
 Düşünün; kırk yaşında emekli olmuş bir adama ayda 2 bin 500, ya da 3 bin TL maaş veriyorsunuz...
 Ama diğer yandan özel sektörde işe yeni başlayan bir üniversite mezunu bin 700, ya da bin 800 TL maaş alıyor...
 Ve bu maaşla iş bulabilmek için de çırpınıyor...

Ne kural var, ne de sistem
 
 Yanlışlar saymakla bitmiyor...
 Kamuda ve Sosyal Sigortalar Kurumu’nda 13’üncü maaş uygulaması getirildi...
 Yılda 12 ay prim yatıran bir insana siz 13 maaşı nasıl vereceksiniz?..
 Bunu hesaplayan olmadı...
 Kurum maaş ödeyemez duruma gelince ‘Bakanlar Kurulu talimatıyla’, Kooperatif Merkez Bankası’ndan ‘devlet taahhüdüyle’ sürekli kaynak aktardılar...
 Kooperatif’teki paranın sahibi kim?..
 Vatandaşlar...
 Siz onların birikimlerini ‘devlet taahhüdü’ ile Sosyal Sigortalara, batmış KTHY’ye ve batmış Elektrik Kurumu’na aktardınız...
 Peki bu taahhüdün karşılığı nedir?..
 KKTC Merkez Bankası’nda bilmediğimiz altın rezervleri mi var?..
 Karpaz açıklarında petrol mü çıkarılıyor?..
 İnanılmaz bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz...

Hemen her şey ipotekli
 
 Öyle bir duruma gelindi ki; ülke insanının kullandığı hemen her şey bankalara ipotek verildi...
 İnsanlar; bilemediniz 3 yaşındaki aracını yarı fiyatına veriyor, son model bir başka araba alıyor...
 Peki bu parayı nereden buluyor?..
 Bankalardan...
 Aracı ipotek veriyor, ayrıca kefil buluyor ve bunu başarıyor...
 İki ay işsiz kalması durumunda bankaya taksit ödeyemez duruma geliyor...
 Hemen her kişiye 2 arabanın düştüğü bir ülkede yaşıyoruz...
 Ama bu ülkede doğru dürüst yol yok...
 Kaldırım da yok...
 Yağmur yağdığı zaman yollar, evler, işyerleri su altında kalıyor...
 Bu nasıl bir tezatlık?..
 Üzerinizdeki elbisenin tamamı altınla kaplanmış olsun...
 Ama yürüdüğünüz her yer çamur olunca, elbiseniz kirlenmiyor mu?..
 Kirlenen elbisenin alt tarafında altın olsa ne yazar, gümüş olsa ne yazar?..
 Geminin karaya vurduğunu hemen herkes görüyor...
 Birilerinin “Durun arkadaşlar” demesi gerekmez mi?..
 Bu küçük ülke kötü siyaset yüzünden düzlüğe çıkamadı...
 Tüm kurum ve kuruluşları sorunlu...
 Yolları, sokakları, evleri, işyerleri sorunlu...
 Bu sorunları ortadan kaldırmak için cesur icraatlara ihtiyaç vardır...
 Yıllardır bunu söylüyoruz...
 Ama duymak istemiyorlar...
YORUM EKLE

banner471

banner473