banner564

Ne yapılmalıydı, neden yapılmadı

  UBP-DP hükümeti, ülkenin içinde bulunduğu koşulları dikkate alan bir icraat yapamadı...
  Popülizm yine ağır bastı...
  Halbuki; bazı cesur adımlarla ülke sorunlarını asgariye indirebilmek mümkündü...
  Ayrıca her iki parti de güç kazanırdı...
  Yapılması gerekenlerin başında, makam otolarını bırakmak, tüm Resmi Hizmet Araçlarını elden çıkarmak gelirdi...
  Bunu yapmadılar...
  Tam tersi yeni Mercedes alımlarıyla halkın tepkisini üzerlerinde topladılar...
  Köylerin önemli bir kısmında hala asbestli su boruları kullanılırken ve bunları değiştirecek para bulunmazken, son model araç alımına gidilmesi ünlü bir atasözünü akıllara getirdi:
  “Ayranı yok içmeye atla gider çeşmeye...”
  Resmi Hizmet Araçları satılsaydı ne olurdu?..
  Devlet büyük bir yükten kurtulurdu...
  Yaklaşık 5 bin aracın yakıt masrafı...
  Bakım ve onarım giderleri...
  Ruhsat ve sigorta paraları...
  Bunları topladığımız zaman milyonlarca lira eder...
  Ama yapmadılar...
  Bizden daha zengin olan Rumlarda bir tane dahi Resmi Hizmet Aracının olmadığını defalarca yazdığımız halde; görmezden, duymazdan geldiler...
  Brunei Sultanı’nın kasasından harcarmış gibi; halktan topladıkları vergileri keyfi bir şekilde harcamaya devam ettiler...
 İkinci adım ne olmalıydı?..
 İşe yaramaz bir Karayolları Dairesi var...
 Araçların ve personelin yetersiz olduğunu kendileri söylüyor...
 Bir yığın araç ve personel istihdamı için para olmadığına göre; yapılması gereken bu daireye ‘elveda’ demektir...
 Tüm araçlarıyla birlikte, iyi para eden tüm binaları ve arazileri satılmalıydı...
 Yolların bakımı için ihaleye çıkıp, özele yaptırsalardı, devlet çok daha kazançlı olurdu...

Güven kaybı
 
  UBP-DP öncesindeki hükümet, Anamur’dan gelecek su konusunda hazırlık yapmadı...
  Bunu herkes biliyor...
  Hatta imzalanan protokola uyulmadığını ve kasıtlı engellemeler yapıldığını da biliyor...
  Fakat; eski ihmallerin arkasına saklanarak, bugünkü yanlışların üstü örtülemez...
  Bugün hala suyun ulaşamadığı bölgeler vardır...
  İki satırlık Bakanlar Kurulu kararı ile bu bölgelere su ulaştırılması mümkündür...
  Ama yapılmıyor...
  İnsanlar hala asbestli borulardan akıtılan kuyu suyunu kullanmak zorunda kalıyor...
  Böylece kanser hastalıklarındaki artışlar devam ediyor...
  Bunun yanında devletin en fazla gelir topladığı daireler gerek personel, gerekse araç-gereç bakımından dökülüyor...
  Araç Kayıt Dairesi, Tapu Dairesi, Polis Teşkilatı gibi...
  Adli suçların hızla arttığı bir ülkede polisin 600 personel eksiğinin bulunmasını görmezden gelerek, hiç ihtiyaç duyulmayan devlet kurumlarına istihdam yapılması ‘normal devletlerde’ ağır bir suç teşkil eder...
  Bizde bu konuları önemseyen olmadığı için toplum kaderiyle başbaşa bırakılıyor...
  Halbuki; polisin gerek uyuşturucu, gerekse hırsızlık ve trafik konularında çok daha etkili konuma getirilmesi ve denetimlerin artırılması şarttır...
  Bunlar ihmal edilebilecek konular değildir...
  Bazı yerlere ‘sus payı’ adı altında milyonlarca lira ödeyebilen bir hükümetin, hayati konularda ‘parasızlık’ söyleminin arkasına saklanması da çok üzücüdür...
  Ancak bu saatten sonra yapılabilecek bir şey de yoktur...
  Seçimlere 8 ay kala, popülist uygulamalardan vazgeçmelerini beklemek sadece hayal olur...
  Onlar bildikleri şekilde devam edecek, sonunda kararı halk verecek...
YORUM EKLE

banner471

banner474