Küçücük ülkemizde trajikomik olaylarda patlama yaşanıyor…
Yollar çökmüş ama, o yolların üzerinde seyreden 300 bine yakın araç var…
O araçların yüzde 30’undan ruhsat parası alınamıyor…
Binlercesi trafikte ruhsatsız ve sigortasız seyrediyor…
O çökmüş yollarda eli direksiyona doymamış gençlerimiz sürat arabası kullanıyor…
Ehliyetsiz sürücüler, ruhsatsız olanlar gibi tespit edilemiyor…
Yollarda kontrol yapacak polis bulunamıyor…
Kimine göre bunun nedeni polis kadrosunda bin dolayında personel eksikliği…
Kimine göre, polislerin önemli bir kısmı bina dışına çıkmıyor…
Peki bunları kim tespit edecek?..
Bu sorunlara kim çözüm üretecek?..
Elbette hükümetler ve parlamento…
Ama ortada bir hükümet de yok…
İstifa etmiş koalisyon ortakları icraat yapamıyor…
Bu nasıl siyaset anlayışı?
Parlamento ise tam bir komedi tiyatrosuna dönüştü…
Birleşim olduğu zamanlarda milletvekilleri kürsüye çıkarak ‘kendi yandaşlarına’ destek nutku atıyor…
Yandaşlarına menfaat sağlamaya çalışırken, bir başka kesime hakaret ediyor…
Hatta bazıları çizgiyi çok aşarak aklınca aşağılayıcı, küçük düşürücü ifadeler kullanıyor…
Bunlara bakınca; bu ülkede yaşamak için çırpınanlara, bu ülke için hala umut besleyenlere, bu ülkeye yatırım yapanlara, bu ülkenin bankalarında para tutanlara, bu ülkede ‘sayıları çok az olsa da’ dürüst siyaset yapmaya çalışanlara acıyoruz…
Bunlarla mı düzlüğe çıkacak bu ülke?..
Birilerine haksız menfaat sağlayacaklar diye; alın teriyle kazanan, üreten ve ülkesine, halkına hizmet vermeye çalışanlara saldırmayı marifet sanıyorlar…
Yazık değil mi?..
Başka bir ülkede siyasi partilerin kapısından dahi geçemez bu türler…
Ama bizim ülkemizde partiler tarafından halkın önüne çıkarılıyor ve gözü kapalı oy kullanan kesimlerin desteğiyle onları parlamentoya gönderiyorlar…
Bu ülkeyi böylesi bir kalite ile düzlüğe çıkarmanın imkanı var mıdır?..
Olsaydı, bu hallere düşer miydik?..
Sorunun cevabı bizlerde?..
bunlarin yuzundeki deriler nasirlanmis.tumu UTANMAZ