Güzel ülkemizin her köşesinden şikayet mesajları yağıyor…
Kimi tarihi eserlerin bakımsızlığından yakınıyor, kimi yolların karanlığından…
Ama en fazla da trafikte yaşanan sorunlar öne çıkıyor…
Karpaz’a ilk kez giden adam, Lefkoşa’ya dönüşünde ‘uyarı levhası’ göremediğini belirterek “bu şekilde mi turizm yapacağız” diye soruyor…
Turizm kenti Girne’nin Belediye Başkanı Murat Şenkul da limanı aydınlatan lambaların aylardır yanmadığını belirtiyor…
Çürümüş, yıkılan elektrik direklerinin yenilenmediğinden yakınıyor…
Bu durum sadece onu değil, limanda görev yapan polisi de gümrük memurunu da üzüyor…
Ülkeye ‘kaçakların’, hırsız ve soyguncuların, ya da kiralık katillerin değil turistlerin gelmesini istiyoruz…
Hatta mecliste konuşma yaparken ‘casino turizminden rahatsız olduğunu’ söyleyen vekillerin ‘ne tür turizm yapacağımızı’ söylemelerini, ortaya bir plan ve program koymalarını bekliyoruz…
Ama olmuyor…
Plansız, programsız bir ortamda klişe olmuş sözlerle herkes görevini yerine getirmiş olduğu yanılgısına kapılıyor…
Son derece üzücü bir durum…
Memleketin hemen her konuda ‘iyileştirmeye’ ihtiyaç duyduğunu, vatandaşların mutsuz ve huzursuz olduğunu görmek ve önlem almak zorunda olanlar maalesef bunu yapmak yerine ikide bir erken seçimden söz ediyor…
Bir avuçluk ülkenin sürekli seçim yaparak, makam değiştirerek ve bu şekilde hizmetleri aksatarak ne duruma getirildiğini kimse görmek istemiyor…
Bir turizm ve eğitim adası olan Kuzey Kıbrıs’ın neden bu hale düştüğünü, neden sorunlarla boğuştuğunu tespit ederek ve cesur adımlar atarak sorunları çözmenin mümkün olduğunu biliyoruz…
Ama bunu da yapamıyoruz…
İşin daha da üzücü yanı, bölgemizde olası ‘yıkıcı depremlerden’ söz edilirken, hiç kimse bu türden uyarıları ciddiye almıyor…
Kritik bölgelerde binaların incelenmesi yapılmıyor…
Zarar görecek yerlerde iyileştirme yapılmasına yönelik projeler hazırlanmıyor…
Böylesi bir durumda insanların nereye gideceği, nasıl barınacağı ve nasıl ayakta duracağına ilişkin çalışma yapılmıyor…
Gelinen noktada ülkenin acil ihtiyaçlarını ortaya çıkarıp, plan ve projelerle ‘sorumlu makamları’ zorlayacak bir sivil oluşumu tartışmanın gerekli olduğunu düşünenler vardır…
Ne var ki; onlar da perdenin önünde dans etmekten korkuyor…
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışının egemen olduğu bir KKTC’den söz ediyoruz…
İyi pazarlar…
KKTCnin Altındaki Toprak bizim mi ki üzerine yaptığımız binaların Deprem dayanıklılığını da düşünelim ? Geleceği bilinmeyen KKTCde neyin Siyasetini Plan ve Programını yapabiliriz acaba! Nüfusu be Geleceği bilinmeyen KKTCnin kim ne verisini yapabilir ki ! Bir Birimizi Kandırmayalım ! yalanlarla yönetip Batırıp talan ettiğimiz Karanlıklar Ülkesi KKTCye Suçlular Kaçakçılar Uyuşturucu ve Tetikçilerden başka Hangi TURİST gelmek istesin ki ! Bugüne kadar Altımızdaki Toprağı Bile TMK çalıştırıp Sahiplenememiş isek ‘ Bu saatten Sonra KKTCde neyimizi Sahiplenebileceğiz acaba bilenimiz var mı ?