banner564

Müzakerelerin devamı bizi çökertme tezgahıdır

Türk tarafının verdiği korkunç ödünlere rağmen, Crans Montana konferansında bir anlaşma yapılamaması, Rum-Yunan ikilisinin ilhak dışında bir çözümü kabul etmek niyetinde olmadığını açıkça ortaya koymuştur.
Türkiye’ye ve Kıbrıs Türk halkının ezici çoğunluğuna rağmen, hiçbir kimse adanın kuzeyinin de Yunanistan’a bağlanmasını kabul edemeyeceğine göre , görüşmelerin sürdürülmesinden  bir sonuç alınması mümkün olmayacak.
Zaten birleşik bir çözüm mümkün olsaydı, yaklaşık yarım asırdan beri sürdürülen görüşmelerden sonuç alınacaktı.
Bu durumda, artık birleşme dışındaki çözüm seçenekleri üzerinde durulması gerekmektedir
Sonuç alınamayacağının bilinmesine rağmen, müzakerelerin yarım asır daha sürdürülmesinden Rum-Yunan tarafının hiçbir kaybı olamaz.
Aksine bizi masada oyalayarak, denizlerdeki kaynaklardan tek yanlı yararlanma faaliyetlerini daha  kolay sürdürebilecek;
Ambargoları sürdürerek bizi cezalandırmak, zarara uğratmak ve çökertmek eylemlerini pervasızca devam ettirecek;
Ayrıca KKTC’de Rum-Yunan ulusal tez ve davasını benimseyen siyasiler ve işbirlikçileri sayesinde kaleyi içerden çökertme faaliyetlerine devam edecektir.
Bizim ise, müzakerelere kesildiği yerden yeniden başlanmasını kabul etmemiz, Rum- Yunan tarafının zaman kazanarak ulusal hedeflerine ulaşmak planlarına yardımcı olacaktır.
Kuşkusuz, KKTC’de Türklüğünü inkar eden ve Kıbrıs kimliği ile Rum ile birleşmek için yanıp tutuşanların, sırf devletimizin tanınıp kökleşmemesi ve adanın kuzeyinin zamanla Türkleşmemesi için, müzakerelere kesildiği yerden devamında ısrar ettiği biliniyor.
Fakat, Kıbrıs Türk halkının geleceğini umursayanlar masada oyalanma tezgahına boyun eğmemeli. Müzakerelerin kesildiği yerden devam edilebilmesi ve ayni  heyetinin  bizi temsil edebilmesi için, KKTC Meclisinden yetki ve onay alınmasını istemeli.
Çünkü Rumlar bir yandan bizi müzakere masasında oyalarken, öte yandan da geleceğimizi karartan eylem ve davranışları pervasızca sürdürmektedir. Örneğin:
Müzakerelerin sürdürüldüğü dönemde Rum tarafı bize karşı  paralı profesyonel ordu kurmaktan ve başka devletler ile askeri anlaşmalar yapmaktan  çekinmiyor;
Denizlerdeki hidrokarbon kaynaklardan tek yanlı yararlanma faaliyetlerine ara vermiyor;
Bize karşı düşmanca, haksız ve dayanaksız ambargoların acımasızca devam ettirilmesini sağlamaktan vazgeçmiyor;
Rum vatandaşların KKTC’den alışveriş etmelerini engellemeye devam ediyor, İnsancıl,  ve adli konularda bile KKTC yönetimi ile işbirliği yapmaktan kaçınıyor. 
 Uluslar arası kuruluşların görüşmelere başlanılması dayatmaları durumunda, birleşmenin mümkün olamayacağının kanıtlandığını ve  bundan sonra iki devletli çözüm seçeneklerini görüşebileceğimizi beyan etmeliyiz.
Dış baskılar nedeniyle müzakerelere kesildiği yerden katılmak zorunda kaldığımız takdirde; hiç olmazsa Rum tarafının tek yanlı avantaj elde etmesini sağlayacak faaliyetlerde bulunmamasını ve görüşmelerin bir takvime bağlanmasını şart koşmalıyız.
Kuşkusuz, Rum – Yunan ikilisi ve destekleyicileri, bizi müzakere masasında oyalayarak çökertmek ve azınlık durumuna düşürmek amacındadır. Ancak Türk tarafı olarak, bizim de ilmiği kendi elimizle boynumuza koymamamız gerekir.
YORUM EKLE
YORUMLAR
Emine Hacı Musa
Emine Hacı Musa - 7 yıl Önce

Kanaatimce Rum tarafının beklediği birşeyler vardır Türkiye sathında; TC'nin bölünüp Cumhuriyetin ve ilkelerinin ortadan kaldırılmasını beklerler! Bu da bizim anavatanımıza olan güvenimizin azalmasını yok olmasını getirir ki böylelikle içimizde dolanşan ve TC'yi kötüleyenler haklı çıksın! Umarım bütün bunlar gerçekleşmez! TC üzerinde çok kötü senaryolar oynanmaktadır.

banner471

banner474