banner564

Mülkiyette tek yol takas ve tazminattır

 Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili müzakere sürecinde, mülkiyet sorununun yine ciddi bir şekilde ele alındığı görülüyor...
 Kıbrıs Türk tarafı bu konuda ‘detaylı’ açıklama yapmıyor...
 Sadece ‘kullanıcının da hakkı olacak’ deniliyor...
 Rum tarafı ise ‘ilk sözün mal sahibinde olacağını’ ısrarla tekrarlıyor...
 Öyleyse; bu konuyu herkesin anlayacağı şekilde açmakta fayda vardır...
 Sayın Cumhurbaşkanı, Rum lideri ile kesin bir uzlaşıya varmazdan önce mülkiyet konusunu kendi hükümeti, parlamentosu ve daha sonra halkıyla tartışmalıdır...
 On yıl, iki yıl, hatta bir ay önce Rum mülkü üzerinde inşa edilmiş bir daire satın alan adamın elinde KKTC’nin tapusu vardır...
 Eğer bu tapuların geçerliliği yoksa o zaman halka ilan edilmelidir:
 Ey insanlar, elinizdeki KKTC tapuları geçersizdir... Islatıp suyunu içebilirsiniz...”
 Yok, bu tapular geçerli ise; o zaman ‘taviz bölgeleri dışındaki’ yerlerde oturanları ‘komisyonlara’ havale etmezsiniz...  Peki ne yaparsınız?..
 Mal Tazmin Komisyonu’na havale edersiniz...
 Giderler ve güneydeki bir mülk ile takas yapmak istediğini söylerler...
 Veya mülklerini satışa koyarlar...
 KKTC ve TC’nin oluşturacağı bütçe ile bu mülklerin paraları ödenir...
 Böylece iki bölgelilik bozulmaz...
 Yerinden oynayacak olanlar için de aynı şekilde tazminat yöntemi uygularsınız, bu sorunu çözmüş olursunuz...
 Hiç kimsenin, Rum mülklerine ‘bedavadan konma’ talebi yoktur...
 Ancak insanların elinde kendi devletlerinin tapusu var ise ve siz de o devleti temsil ediyorsanız, bunu savunmalısınız...

Tek hedefleri geri dönüş
 
 Ne var ki; Kıbrıslı Rumlar; yaşadıkları ağır ekonomik krize rağmen kuzeydeki mülklerini kesinlikle satmak istemiyorlar...
 İstisnalar hariç...
 Hele Girne’yi ‘Türkleştirecek’ bir oluşuma asla izin vermezler...
 Mülkiyet konusunun ‘üçlü komiteye’ havale edilmesinin nedeni de budur...
 Bu komitede yer alacak Kıbrıslı Türk üye, diyelim ki; tapu sahibinden yana değil de, mülkün içinde oturandan yana oy kullandı...
 Ama Rum üye ile AB temsilcisi ‘AB müktesebatı’ savunmasıyla bu mülkü anında ilk mal sahibine iade eder...
 O zaman içindeki Türk ne yapar?..
 Binlerce insan bir anda kapı dışarı edildiğinde veya adanın dört bir yanına dağıtıldığında sonuç ne olur?..
 İki bölgelilik diye bir şey kalmaz...
 Toplamda 200 bin civarındaki Kıbrıslı Türk; 800 bini aşkın Rum çoğunluk içinde erir, gider...
 Ayrıca, toplumun ezici bir kesimi, Rumlarla ‘karma yaşama’ hazır değildir...
 Gün içinde güneye geçip alışveriş yapıp, geri dönmek başka bir şeydir...
 Birlikte yaşamak başka bir şeydir...
 Girne’deki adamı Limasol’a gönderdiğiniz zaman, o insanın 41 yıl sonra ne iş yapacağını, nasıl geçineceğini de düşünmelisiniz...

Çözüme ‘evet’ ama çözülmeye ‘hayır’

 İçimizdeki bazı insanları anlamakta zorlanıyoruz...
 İç sorunlarımızı gerekçe göstermek suretiyle ‘nasıl olursa olsun, yeter ki bir çözüm olsun’ fikrini savunabiliyorlar...
 Böylesi bir gelişmenin yaşanması halinde öncelikle kendilerinin ve aile yakınlarının bir anda çaresiz kalacağını hiç hesap etmiyorlar...
 Evet, Kuzey Kıbrıs’ta sorunlarımız vardır...
 Çevremiz kirlidir...
 Belediyelerde ve resmi dairelerde hizmetler yetersizdir...
 Sağlıkta ve eğitimde ciddi sıkıntılar yaşanıyor...
 Ama bunları çözmek kendi elimizdedir...
 Başarılı olabilmek için de çareyi ‘tehlikelerle donatılmış’ bir çözümde aramak yerine, öncelikle kendi yöneticilerimizi sorgulamalıyız...
 Onları icraata zorlamak için ayağa kalkmalıyız...
 “Ey belediye, bizden her ay bu kadar para topluyorsan, musluklarımızdan temiz su akıtmalısın” demeliyiz...
 Şişkin kadroların azalması için onları zorlamalıyız...
 Lise bitiren herkesin, üniversitelerin herhangi bir bölümünden mezun olmasını teşvik etmek yerine, ihtiyaç duyulan mesleki alanlarda eğitime yönelmeliyiz...
 Avrupa hayali kurarken, tüm gençlerimizin devlet dairelerinde, klimalı ortamlarda işe alınacağını düşünüyorsak, başımıza nelerin geleceğini insanımıza anlatmalıyız...
 Çözüm sonrasında erimek ve yok olmak istemiyorsak, tüm eksiklerimizi gidermek için bir plan ve program dahilinde harekete geçmeliyiz...
 Bunları yapmadan, aylar içinde çözüme gitmenin bizlere çok büyük zararlar vereceğini yıllardır bıkmadan, usanmadan yazıyoruz...
 Üzücü olan şu ki; bir numaralı çözüm savunucuları, yıllardır yönetimde oldukları halde sorunları çözmek yerine, daha da karmaşık hale getirdiler...
 Küçük bir ülke son 6 yılda 6 tane Başbakan değiştirdi...
 Böylesi bir düzen, böylesi bir siyasi yapı içinde halkı olası bir çözüme hazırlamak mümkün olamazdı...
 Ve şimdi halkın karşısına çıkıp ‘çözümden başka çarenin olmadığını’ söylüyorlar...
 “İnsanca bir yaşam için başka seçenek yoktur” diyorlar...
 Türkiye; hastanelerdeki ilaçlara varıncaya kadar her şeyimizi karşıladığı halde ‘insanca bir yaşam’ için burada adaletli bir düzen sağlayamadığımıza göre; 800 bini aşkın Rumun egemenliğinde nasıl sağlayacağımızı birileri çıkıp bizlere anlatmalıdır...
 Silkinip kendimize gelmeliyiz...
YORUM EKLE
YORUMLAR
Esat Tülek
Esat Tülek - 9 yıl Önce

Reşat bey düşüncelerimize tercüman oluyor. Teşekkür ederiz. Bizim de artık örgütlenip, Kıbrıs'ta Türk VARLIĞININ mezarını kazmakta olan sözde "çözümcülerin" karşısına her yerde dimdik çıkmamız gereği YAŞAMSAL HALE gelmiştir.

Niyazi aydeniz
Niyazi aydeniz - 9 yıl Önce

Elinize kolunuza saglik cok dogru ve isabetli yazdiniz herkesin okumasi lazim hele bastakilerimizin

Mehmet ormancıoglu
Mehmet ormancıoglu - 9 yıl Önce

Denktaşdan sonra, egenmenlik de gitti, tek kimlik tek devlet, iki bölgelilik de sulandırırıldı, binlerce yeniden görmen yaratıyorlar, bir de öncelik eski mal sahibi olayı yaratıldı, 42 sene daha mahkemede uğraşmayı bize reva görüyorlar, bu işi tazminattan başka bir formüller çözülmesi mümkün degildir

Op.Dr.İlkan Ertuğ
Op.Dr.İlkan Ertuğ - 9 yıl Önce

Muhteşem yorum.Anlayacak kapasitede kaç politikacı ve vatandaş vardır?

Yılmaz Yüksek
Yılmaz Yüksek - 9 yıl Önce

Ağzına sağlık

Sinan Şemiler
Sinan Şemiler - 9 yıl Önce

Esas mal sahibi tazmin edilmeden elimizdeki koçanların değeri, ödediğimiz para kadar bizi KKTC devletinden alacaklı duruma düşürür. Bunu idrak etmezsek çok hüsrana uğrayacağız. Çözüm, Sarayönü hukuku değil, uluslararası hukuğa göre olacak, beğensek de beğenmesek de....Liderler geçmişte, kendi çıkarları için halka doğruyu söylemedilerse, bu onların hatası....

Bekir elmszoglu
Bekir elmszoglu - 9 yıl Önce

Bu mülkiyet sorunu Annan pilanindaki gibi çözülecek...niye bu panik reşat bey ....malin parasını bir yıl içinde yatirmadsa kullanıcı....o zaman...herkes o mala talip olabilir...türkü de rumuda.....tamam ruma kota köylüm da...emin ol yüzlerce liliyetci ve milliyetçi dönek k.türk bulabilir ..o rum..da turke aldirsin mali....simdi siyaset ve ekonomik akil ile adaleti birleştirmenin tam zamani

Ahmet
Ahmet - 9 yıl Önce

Uluslararası hukuk diye bisey yoktur. Kibrista, Bosnada, Filistinde katliam yaparken uluslararasi hukuk neredeydi. Guc vardir. GUÇ. Bazilarimiz arkamizdaki gucun farkinda bile degil. O güç bir gün kaybedilirse anyayi gonyayi anlaycayik. Gendini akilli zaneden birkac kisi dutturdu gider ULUSLARARASI HUKUK diye.


banner608

banner474