Rum siyasilerin hemen hepsi, Kıbrıslı Türkleri bir ‘yük’ olarak görüyor...
Kuşkusuz bunun birçok nedeni vardır...
Bir tanesi mülklerle ilgilidir...
Kıbrıslı Türklerin büyük bir çoğunluğu Rum mülklerinde oturuyor...
Güneyde ev bırakanları ayırsak bile, hiçbir şey bırakmadığı halde Rum mülklerinde oturanlar kira ödemiyor...
Yine Kıbrıslı Türkler güneyde iş yapmadıkları için vergiden muaf tutuluyor...
Vergi ödemedikleri halde, 10 yıl süreyle sağlık hizmetlerinden bedava yararlandılar...
Yaklaşık 10 yıl süreyle elektriği de Rum tarafından bedava aldılar...
Kuzey Kıbrıs’taki Elektrik Kurumu, uzun yıllar üretmediği elektrik için tahsilat yaptı...
Tahsil edilen paralarla bu kurumun çalışanlarına maaş ödendi...
Dünyada bunun bir benzeri var mıdır?..
Olamaz...
Ekonomik kriz nedeniyle işsiz kalan ve fakirleşen Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerin sağlık hizmetlerinden bedava yararlanmasına tepki göstererek, bu uygulamayı sonlandırdılar...
Haksız olduklarını söyleyemeyiz...
Makarios Hastanesi’nin park yerinde KKTC plakalı Range Rover, Mercedes ve BMW’leri gördükçe çıldırıyorlardı...
Sağlık bedava, araba en lüksünden...
“Yeter” dediler ve bu uygulamaya son verdiler...
Rum hastanelerinde bedava sağlık hizmetlerinin durması, en fazla dar ve sabit gelirli Kıbrıslı Türkleri etkiledi...
Onlar; kuzeydeki hastanelerden yeterli sağlık hizmeti alamayınca, Rum tarafına yönelmişlerdi...
Doktor ve ilaç parası ödemeden tedavi ediliyorlardı...
Kıbrıslı Türkler arasında en fanatik bilinen ve çözüme ömür boyu karşı çıkanlar dahi, ağır hastalık durumunda Rum hastanelerinden yararlanmak zorunda kalmıştı...
Birçok TMT mensubu, Rum hastanelerinde ömür bıraktı...
Yeni anlayışlara gerek var
Konuyu, mülkiyete getirmek istiyorum...
Üç Rum aile, Soli Harabeleri’ni de içine alan 12 dönümlük araziyi 2 milyon Euro karşılığında Taşınmaz mal Komisyonu’na devretmek istiyor...
Sen misin bunu yapan?..
Güneydeki fanatikler ayağa kalktı...
Başpiskopos, bunu “hainlik” olarak niteledi...
Halbuki; o insanlar ağır ekonomik kriz altında yaşamlarını sürdüremiyorlar...
Hayatlarının son zamanını daha rahat ve daha mutlu geçirmek için mülklerini satıp, parasını almak istiyorlar...
Doğru olan bu değil mi?..
Ne var ki; güneydeki ırkçı çervrelerin çürümüş beyinleri bunu kabul etmiyor...
Onların mantığında, Türk mülklerini ucuza kapatmak ve tüm toprakları Rumlaştırmak vardır...
Derenin altından çok suların geçtiğini unutuyorlar...
İki bölgeli çözüme hazırlık
Kıbrıs’ta bir çözümün mutlaka olacağı söyleniyor...
Buna karşın kuzeydeki Rum mülkleri konusunda gerekli adımlar atılmıyor...
Tazmin Komisyonu’nun bu konuda daha hızlı çalışması ve kuzeydeki alıcı ile güneydeki satıcıyı uzlaştırması gerekiyor...
Ayrıca, olası bir çözüm sonrasında yüzlerce Rum mülkünün satın alınması gerekeceğinden, bunun kaynağı şimdiden hazırlanmalıdır...
Gerekirse, bir Emlak Vakfı kurulmalı ve Ankara ile masaya oturup, uzun vadeli bir proje hazırlanmalıdır...
Bir sabah açıkta kalmamak için, mülkiyet konusunda çok hızlı adımlar atılmalıdır...