Rum yönetiminin Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınmasına rağmen, güneydeki yöneticiler, atacakları her adımda anavatanlarına danışmakta, onlarla işbirliği içinde ve tek devlet gibi hareket etmektedirler.
Hatta güneydeki bazı siyasi parti başkanları, devlet başkanlığına aday olmak için bile Yunanistan’a giderek oradaki yetkililerle görüşmektedir.
Güneydeki hiçbir siyasi parti anavatan kabul ettikleri Yunanistan’ı kötülememektedir, İşbirliği yapılmasını ve birlikte hareket etmelerini müdahale göstererek halkı kışkırtmamakta.
Tanınmış ve güçlü devletlerin de birbirleri ile işbirliği yapması, birbirlerinden isteklerde bulunması, karşılıklı çıkarları uyarınca birbirlerine önerilerde bulunması, iç işlerine müdahale olarak gösterilmemektedir.
Örneğin, son basın haberlerine göre, ABD, bağımsız ve tanınmış bir devlet olan İsrail’den, Rusya ile ticaretinde Rus parası kullanmaktan vazgeçmesini talep etmiştir.
Irak, Suriye felaketi ve 21 yüzyılda Rusya’nın, Ukrayna’yı işgali, yabancı devletlerin garantilerine ‘Uluslararası topluma, uluslararası anlaşmalara, uluslararası kuruluşlara güvenilmeyeceğinin kanıtıdır. Bu nedenle varlığımızı devam ettirebilmemiz için, anavatanın yaşamsal önemde olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Basiretli liderlerimiz Küçük ve Denktaş, ulusal mücadelemizi başlatırken, öncelikle anavatanın bizimle ilgilenmesini sağlamak için olağanüstü gayret harcadı. Bunu sağlamaları sayesinde, bugün bize ait bir bölgede kendi devletimize sahibiz.
Bu gerçeği bilen Rum ve destekçileri, adanın kuzeyinin de Yunanistan’a bağlanabilmesi için Türkiye’yi uzaklaştırmak çabasındadır. Bu hedeflerine ulaşmak amacı ile, diğer uğraşları yanında, Türk halkını anavatanlarından koparmak için her yolu denemekte ve içimizdeki zayıf halklardan da yararlanmaktadır.
Adanın kuzeyinin de güney gibi Yunanistan’a bağlanmasını isteyen yabancıların, anavatandan koparılmamızı istemesi belki yadırganamaz.
Fakat halen anavatan sayesinde güven ve refah içinde yaşamakta olan, KKTC’de bazı kişi, kuruluş ve siyasilerin, anavatan düşmanlığına öncülük etmesi ve anavatanla aramızı açmak çabasında olması mantığa aykırıdır.
Ülkemizin başarılı yönetilmediği inkar edilemeyen bir gerçektir. Anavatan tarafından sağlanan mali yardımların da isabetli kullanıldığı kabul edilemez. Ancak mecliste temsil edilen tüm siyasi partiler iktidara getirildiği halde, hiçbiri başarılı olmadı, aksaklıkları düzeltmedi.
Öte yandan Türkiye, mali yardımları, geçici bir süre için seçimle işbaşına getirilen siyasilerin, oy avcılığında araç olarak kullanılması için yapmamaktadır. Halkın yararına, ülkemizin kendi ayakları üzerinde durmasının sağlanmasında kullanılmasını istemektedir.
KKTC’de bazı kişi, kuruluş ve siyasiler anavatanla işbirliği içinde hareket etmemizi, anavatanın kendi ayaklarımız üzerinde durmamız için yardımcı olmasını, bize yol göstermesini, hatta halkımızın iyiliği için bize su getirmesini, hastane yapmasını, kablo ile elektrik getirmesini bile, iç işlerimize müdahale göstererek engellemeye çalışması, üzücüdür.
Anavatanın bize yol göstermesinden, yardımcı olmasından, müdahale diyerek şikayet etmek yerine, memnun olmalıyız.
Bize ana şefkati ile her konuda olağanüstü fedakarca yardım eden anavatanla işbirliği yapmamıza karşı çıktığı bilinen kesimin, ellerinde olsaydı nefes almamızı bile engelleyecek Rum’la birleşmek için can atması, anlaşılması zor bir çelişkidir.
Çünkü Rum’la federal yönetim çatısı altında birleşmemiz durumunda, hiçbir konuda kendi isteğimiz doğrultusunda karar verme hakkına sahip olmayacağız.
Üstüne üstlük halen anavatanın her konuda halkımızın yararına istek ve öneriler sunmasına karşın, olası ortak yönetimde Rum kendi halkının çıkarlarını dayatacaktır.
Halen Rum ve destekçilerinin safında olmayı tercih edenler, Türkiye’nin büyük bedeller ödenerek kurulan devletimizin, federasyon gibi ara anlaşmalarla ortadan kaldırılmasına izin verebileceğini beklememeli.
Halkımızın ezici çoğunluğu da yoğun ve pervasızca yürütülen TC-KKTC karşıtı kampanyalara rağmen, anavatanına bağlıdır. Federasyon safsatası ile devletinin yıkılmasına ve geçmişin karanlık dönemine götürülmesine karşıdır. Bu nedenle, tüm yanlışlarını sineye çekerek TC-KKTC yanlısı siyasilere oy vermeyi tercih etmektedir.
Hakların ulusal mücadelelerinde elde edebilecekleri en onurlu, başarı devlet kurmalarıdır. İdeolojik saplantılarla, dayanaksız beklentilerle, haksız Türkiye fobisi nedeniyle devletimizin ortadan kaldırılmasını istemek alkışlanacak bir tutum olamaz.
Müdahale masalı ve gerçekler
- 16 Mart 2022, 10:39
- 69
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi