banner564

Mobil tel, Ercan, güvensizlik...

Güvensizlik Önergesinin görüşülmesinin meclis gündemine alınıp, alınmaması oylaması yapıldı. Hükümet Partileri ile destekleyen "Bağımsız" milletvekillerinin oyları ile Güvensizlik Önergesinin meclis gündemine alınması reddedildi. Böylece Güvensizlik Önergesi görüşülemedi.
  Görüşülmesi engellenen Güvensizlik Önergesi sonrası Hükümet, "Güven Oyu aldık" dedi. Görüşülmeyen bir önerge ile nasıl güven tazelemesi yapılır, bunu anlamak mümkün değil.
Ancak "güvenilir hükümet" aynı gün ne kadar güvenilmez olduğunu da kendi eli ile kanıtladı.
Mobil telefona yapılan gizli zam konusunu yeniden meclis gündemine taşıyacağımızı söylemiştim.
  Meclis günlerce toplanamadı. Ancak Güvensizlik Önergesi nedeni ile meclisten kaçanlar geldi. Toplantı yapıldı. Bu görüşüldükten sonra vakit geçse de ve oylama bittikten sonra vekillerin meclise ilgisi kalmasa da, o sözümüzü tuttuk ve konuyu gündeme getirdik.
  Konuşmada daha önceki süreci kısaca hatırlattık. Hükümet onayı ile Mobil telefonlara %9,8 zam yapıldığını. Ancak bu zammın üstelik Mobil tel ücretlerinin yüksekliğinin tartışıldığı o meclis oturumundan hemen sonra, halka açıklanmadan gizli olarak uygulandığını söyledik.
Bu sert tartışmadan sonra Hükümetten Mobil telefonlara yapılan %9,8 zammın bir ay süre ile ertelendiği açıklaması gelmişti. Bunları hatırlattık...
  Bir ay geçti. Hükümetten hala bir açıklama yapılmadı. Ne oldu? Açıklayın dedik.
Güven Oyu aldığına dair övünen Hükümetin ilgili Bakanı, Sayın Kemal Dürüst de çıktı ve açıklama yaptı.
  Dedi ki; "Konu üzerinde çalışma daha sürmektedir.” 
Bakanın bu açıklaması daha gazetelere düşmeden, ilgili Mobil telefon şirketleri web sayfalarından söz konusu zammı, 1 Mart itibarı ile uyguladıklarını açıkladılar.
 Vay ki ne vay!
  Bu gelişmeden sonra, şimdi tek başına Mobil telefon şirketlerine kızamam. Çünkü onlara bu pervasızlığı sağlayan, dürüstlük, açıklık ve demokratik hukuk devleti ilkelerine zerre kadar saygısı olmayan bu sözde güven almış Hükümettir.
Bu nasıl bir sorumsuzluk? Bu nasıl bir saygısızlıktır? Böylesi bir sorumsuzlukla faaliyet sürdüren bu anlayış, iki büyük tekeli kontrol edebilir mi?

Ercan gelir paylaşımı…
 Üstelik Mobil telde bu pervasızlığı yapan bu hükümet, özelleştirilen Ercan Havaalanı’nda da şimdi gelir paylaşımı işini de yapacak. Öyle mi?
  Mobil tel işinde böylesi endek döndek siyaset izleyen bu Hükümet, bu önemli işi dürüstlükle ve açıklıkla yapabilir mi?
  Bakın, 17 Şubat 2017 itibarı ile Ercan'da gelir paylaşımı süreci başladı. Nisan ayı itibarı ile ilk gelirin de devletin kasasına girmesi lazımdır. 
Bunun için daha şimdiden bu gelirin nasıl düzenleneceğinin kurallarının belli olması gerekiyordu. 
Ancak bununla ilgili çalışma başlamadan, hatırlanacağı üzere davulla zurna ile söz konusu şirketin desteğinde KKTC’nin tanıtımı kampanyası da yapıldı.
 O gün, "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" sözü de aklıma gelmişti.
Bu konuyu da aynı gün gündeme getirdim. Bu işin ne olacağını, buna dair nasıl çalışma yapıldığını sordum. 
Cevap, aynen Mobil tel konusu gibi oldu. "Çalışma devam ediyor."
Mobil telde çalışma devam ediyor derken, halktan gizlenen zammı Mobil Şirketler uyguladı. 
Şimdi işte milyonlarca Euro gelirin söz konusu olduğu Ercan için gelir paylaşımı konusunun konuşulması, incelenmesi çok daha önemli oldu.
Nasreddin Hoca'nın çeşmeye su almaya yolladığı çocuğa peşin tokat vurması fıkrası gibi. "Testi kırılmadan vururum. Testi kırıldıktan sonra kıymeti yok" demesi gibi.
Çünkü aldığım duyumlar çok hoş değildir... Ancak duyumlar üzerine konuşmanın da etik olmadığına inanırım. 
Ama Ercan gelirinin ciro üzerinden % 47'sinin Devlet geliri olarak alınacağı gerçeği de çok önemlidir.
Bu yüzden daha şimdiden bu hesaplaşmanın nasıl olacağına dair esasın açıklanması ve halkın bilgilenmesinin sağlanması gerekir.
Evet, devlet geliri işletmecinin cirosunun %47'si olacağı için buna dair esasların hesabı çok önem taşımaktadır. 
Çünkü gelen kayıtlı yolcu, ya da oto park ücretleri üzerinden hesap açıktır. Ancak cironun esasını oluşturan diğer gelirler, yani havaalanındaki dükkan kiralarının gerçek miktarı ile duty free dükkan gelirleri ve kiraları çok önem taşımaktadır.
Bazı ülkelerde duty free kiraları, o dükkanların ciro gelirlerinin % 40'ı ve üzerindedir.
Bu sözleşmelerde yazılıdır. Dolayısı ile hem işletme, hemde bundan gelir alacak olan devlet, o ciroları çok sıkı denetler.
Bazı ülkelerde ise bu hesap, o hava alanına gelen yolcu miktarına bağlı olarak, yolcuların ortalama hava alanı içinde duty free ve diğer harcama ortalaması üzerinden hesaplanır...
Bam telinin ilki burasıdır? Burada hangi usul seçilecek? Ortalama gelir mi? Yoksa ciroların üzerinden mi?
Bam telinin ikinci teli ise seçilecek bu usulün nasıl hesaplanacağıdır? Nasıl denetleneceğidir? 
Bunların kamu oyuna çoktan açıklanması gerekirdi. 
Bakın, 3 milyon yolcu taşıma kapasitesi olan Ercan’dan, eğer duyarsanız ki devlet geliri, duty free ciroları üzerinden oluşan temelden ele alınacak, o zaman gözünüzü bu ciro esası üzerinden dört değil, 88 kere açın.
Ama duyarsanız ki seçilen usul, yolcu başına ortalama harcama geliri üzerinden olacak; o zaman gözünüzü 176 kere açın. 
Bakın bakalım, o ortalama harcama ne ilan edilecek? 5 Euro mu? Yoksa 10 Euro mu? O zaman bir de bakın bakalım, 25 Euro altında ortalama harcama tesbiti başka ülkelerde var mı?
Bu işin şaka yanı yok. 3 milyon yolcu taşıma kapasitesi olan bir alandan söz ediyoruz.
Çünkü bu iş, doğru dürüst olmazsa, devletin, halkın gelir kaybı çok olur.
Evet, buna çok dikkat etmek lazımdır. Çünkü gelir paylaşımı yaklaşınca ilgili şirket davullu zurnalı KKTC Tanıtımı işine girdi. Bu güne kadar olmayanı yaptı. 
Zamanında da İhaleyi alınca, dev gibi çekle Bakanların önünde pozlar verdi. Ama KDV'yi yıllar sonra, binbir kavga ile mahkeme kararı ile 2017'de devlete ödedi.
Mobil telefonda yapılan gayri ciddi iş meydanda. Açık. Şimdi Ercan işini çok daha yakından takip etmek ve yumurta kapıya dayanmadan konuyu tartışmak gerekir.
Çünkü erken seçimde bu Akçeli işlerin kapıya dayandığı zamanda reddedildi.
YORUM EKLE

banner608

banner473