Espasito
Sonsuza dek birlikte yaşayacaktık, emindik ikimiz de. Ondan hep bir planımız vardı.
Mesela, bu hafta Nuri Bilge Ceylan’ın filminin İzmir’deki ilk seansına gelecektin ve ertesi gün adaya, evimize birlikte dönecektik. Sonra, Kasım’da, biricik oğlun Selim’i sahnede ilk defa canlı izlemek için Berlin’e uçacak, gelecek yaza tüm çocuklarınla Karaburun’da aile buluşması yapacaktık.
Sen “biraz da biz gezelim” dedikçe ben daha iştahla doldurmuştum takvimimizi.
Unutmuştum yukarıdaki melekleri güldürdüğümü.
Hiç bitmeyen balayı derdim hayatımıza, kocaman gülümserdin her söylediğimde. Seninle yaşadığım sonsuz güzellikteki her bir gün için teşekkür ederim MM.
…
Bu son yazını yazdıktan sonra “şimdilik dursun bakalım,” demiştin.
…
O, ona ayrı bir pencere açan yorumlarıyla siz okurlarını hep çok sevdi. Sanıyorum ki sizlerle paylaşmamı isterdi.
Espasito
Seksen
Yaklaşmakta olan sekseninci yaş günüm için Espasito “özel” bir şey yapmak istiyor.
“Sakın benden habersiz büyük bir parti düzenleyip herkesi çağırma,” diyorum, filmlerde gördüğüm manzaraları hatırlayıp. Adam veya kadın boş sandığı eve geliyor. Kapıyı açıyor ve bir arkadaş kalabalığı.
“Sürpriiizzz!”
“Kaçarım vallahi,” diyorum.
“Hayır, hayır,” diyor.
Ben ise 80 olmak konusunda yazsam mı diye düşünüyorum ama aklıma yazacak bir şey gelmiyor. Seksen yaşında olmak, 79 yaşında veya başka bir yaşta olmaktan farklı değil. Bu konuyu düşünecek kadar aylak isen.
Benim için seksen yaş ile ilgili en ilginç şey, seksen yaşına gelmiş olmak.
Nasıl oldu bu? Bundan yirmi küsur yıl önce kalp krizi geçirmiş ve hatta dört dakikalık bir ölüm yaşadığıma göre bu öngörülebilir değildi.
Sadeliğin ve kaçınmanın egemen olduğu bir hayat yaşamaya çalışmak dışında uzun bir ömür için gayret sarf etmiş de değilim.
Kimin ne kadar yaşayacağını ne tayin ediyor?
“Seks yaz,” diyor Espasito. “Okuyucuların merak ediyordur, 80 yaşında bir adam kendinden çok genç bir kadınla ne yapıyor,” diye.
“Sen yaz,” diyorum. “Bunu en iyi sen biliyorsun. Beni de bir gün yazı yazmaktan kurtulmuş olursun.”
Gene “Hayır, hayır,” diyor. Bu defa daha hararetli bir şekilde.
Seks neden dokunulmayan konulardan biri? Herkes yapıyor veya yapmak istiyor, ama hakkında yazmak tabu.
Bu hep böyle değildi. Seks konusunda her zaman “uygun,” yani toplum tarafından kabul edilmiş bir davranış biçimleri vardı ama yasaklarla donanmış bir kaleye dönüşmesi tek tanrılı dinlerin eseridir.
Hakkında bir kitap okuduğum ilkel bir toplumda dolunayda kabilenin erkekleri istedikleri kadınla yatabiliyorlardı. Kadınları da. Yazar kabilede şiddetin neredeyse görülmemesinin nedenini buna, herkesin herkesle yatmış olmasına bağlamıştı.
Birçok ilkel toplumda ergenler evleninceye kadar istedikleriyle yatabiliyorlardı.
Eski Yunan’da olgun erkeklerin yetişkin oğlanlarla aşk yaşaması toplum tarafından ters bakılmayan bir seks tarzı idi.
Sparta’da her askerin asker bir sevgilisi olması teşvik ediliyordu.
On Sekizinci Yüzyıl Fransası’nda toplumun üst kademesinde evli kadınlar ve erkekler başkalarıyla serbestçe aşk yaşayabiliyorlardı. Voltaire (1694-1778) yıllarca asilzade bir generalin karısıyla yaşadı. Paris’te, general huduttan gelince, o gidinceye kadar kadının evinin başka bir bölümüne çekiliyordu.
Müslüman toplumlar evliliğin kaçınılmaz eşle seks bıkkınlığını çok eşlilikle halletmeye çalıştılar.
İnsan mutsuzluğunun en büyük nedenlerinden biri, belki de en büyüğü cinsel açlıktır. Birisiyle olmak isteyip de olamayan tahmininizin kat be kat üstünde insan var.
Seks yemek yemek gibi doğal olabilse dünya daha mutlu bir yer olurdu. Ve daha şiddetten ari.
Lafı uzattın, sen kendinden bahset dediğinizi duyar gibiyim.
Üzgünüm ama kendimle ilgili bir şey yazmayacağım.
Bunu Espasito’ya sormalısınız. Neden kendinden çok büyük bir erkekle yaşadığını o anlatsın.
Alışkanlık, ilk iş buraya geldim yine. En kötü, yeni eklenen yorumları okurum diye düşündüm. Ne büyük sürpriz oldu yazınızı görmek. 80’i okumak. Tekrar okumak. Tekrar okumak. Sanki hala burdaymışsınız gibi. Hazırlıksız yakalandığım için birkaç damla göz yaşına mal olsa da, ne çok sevindim, nasıl içim huzurla doldu anlatamam. Ve Espasito, ilk günden beri size sabır ve baş sağlığı dilemek istiyordum. Gazete bir taziye defteri oluştursa da, birkaç satır yazabilsek diyordum hep. Bu vesileyle, geç de olsa bunu yerine getirmiş olayım. Metin Bey, Türkçe basın ile neredeyse son bağımdı. Dünyanın neresinde olursam olayım 20 yıldan uzun süredir, gözümü açar açmaz ilk, uzunca bir süredir de tek okuduğum (Türkçe) yazar olmuştur. Kullandığım bütün cihazlarda en üstteki bookmark onun yazısına gider. Yaş farkına rağmen hayat görüşlerimizi, iniş ve çıkışlarıyla çok benzetirdim. O kadar kendimden düşünceler yazardı ki, hep tanıdığım çok yakınımmış gibi ve ben var olduğum müddetçe hep var olacakmış gibi hissederdim. Nereden bilecektim? Size sabırlar dilerim. Ve Metin Bey, dilerim yanılmışızdır, ölüm son değildir, gittiğiniz yerde sorularınıza cevap bulmuşsunuzdur. Sizi çok özleyeceğim…