Halkın günlük yaşamını zorlaştıran sorunları çözmek, seçimle işbaşına getiriler ile devlet yetkililerinin başlıca görev ve yükümlülüğüdür.
Ülkemiz ve tüm yerleşim merkezleri küçük olduğu için sorunların tümü de herkes tarafından çok iyi bilinir. Çözümleri de mümkün ve kolaydır.
Zaten halkın şikayetçi olduğu sorunlar günlük basında ve sosyal paylaşım sitelerinde de dile getirilmektedir.
Bu nedenle, tüm seçilmişler ile devlet yetkilileri, halkı rahatsız eden tüm sorunların farkındadır.
Hal böyle iken maalesef halkımızın günlük yaşamını zorlaştıran, en basit sorunlara büyük bir sorumsuzluk ve umursamazlıkla, el atılmamaktadır.
Üstelik vatandaşların yaşamını sıkıntıya sokan bir çok sorunun çözümü için maddi harcama yapılması da gerekmez.
Örneğin yerleşim merkezlerinde işe gitme saatleri olan 8 ile 8.30 ve öğleden sonra saat 17-18 saatleri arasında, trafik akışı felç oluyor.
Oysa her gün sabah ve akşam üzeri, trafik tıkanıklığı olduğu bilinen birkaç noktaya sadece 1 saat, bir kaç trafik memurunun veya belediye personelinin görevlendirilmesi ile bu sorunun hafifletilmesi mümkündür.
Uzun vadeli çözüm olarak da Belediye ile devletin ilgili kuruluşları, artan nüfus ve büyüyen yerleşim yerlerinin gereksinimi olan yolları yapması gerekir.
Kuşkusuz gerek belediye, gerekse devlet yetkilileri ile hükümetin böyle basit ve kolayca çözümlenebilecek sorunlara bile el atmaması ,halkın umursanmadığını gösteren çarpıcı bir örnektir.
Böyle basit ve kolayca çözümlenebilecek sorunların çözümlenmemesinden hükümet yanında, Muhalefette olan siyasi partiler de sorumludur.
Çünkü vatandaşların günlük yaşamını zorlaştıran sorunlara çare üretmesi için, muhalefet partilerinin, hükümete baskı yapması gerekir.
Muhalefetin görevi hükümetin yaptığı hizmetleri kötülemek, olumsuz göstermek ve yapılmak istenen hizmetleri engellemek değildir.
Mecliste temsil edilen tüm seçilmişler, vatandaşların yaşamını kolaylaştırıcı hizmetler yapılması için hükümete öneride bulunmalı ve sorunların çözümü için baskı yapmalı.
Basit sorunlara bile çare bulmayan siyasilerin yeniden işbaşına getirilmeleri için halktan oy talep edecek yüzü olmaması gerekir.
Hele halen yürütülen seçim propagandalarında, yeniden seçildikleri takdirde neler yapacaklarını açıklamaları, hiç de inandırıcı olmamaktadır.
Halkımız, haklı olarak oy verirken, genellikle siyasi partilerin Kıbrıs sorununa bakış açısına bakarak karar vermektedir.
Bunu bilen sağ siyasi partiler de, nasıl olsa haklın ezici çoğunluğunun anavatana ve KKTC’ye bağlı olmayanlara oy vermeyeceğini düşünerek, sorunların çözümünde büyük bir umursamazlık içindeydi.
Ancak önümüzdeki seçimde, ulusalcı kesimin gönül rahatlığı ile oy verilebileceği yeni siyasi partiler de vardır.
Bu nedenle sırf ulusal davaya bakış açıları nedeniyle, şimdiye kadar halkın kendilerine oy vermek zorunda olduğunu düşünen ve sorunlara çare bulmayan siyasi partiler, önümüzdeki seçimde sandıkta cezalandırılacaktır.
