Geçen makalede Maraş'ın AİHM, TMK ve KKTC Yargıtay kararı ile bağlantısı üzerinde durmuştum. Bu yazıda Maraş-Ercan Havaalanı ilişkisini yorumlamak isterim. Bilindiği gibi Kıbrıs Rum Toplumu lideri Sayın Anastasiadis, Kıbrıs Türk Toplumu lideri Sayın Tatar’a, GYÖ tanımlaması ile ifade ettiği bir öneri sundu. Bu öneri Maraş’a karşılık Ercan’ın direkt uçuşlara açılması idi. Bu hemen reddedildi.
Evet, bu öneriyi sunan Sayın Anastasiadis’i samimi bulmayabilirsiniz. Yaşadığımız geçmiş süreçlerde Güneydeki bağnazlığın, Annan Planı ve daha öncesinde GYÖ Paketleri ve Maraş, Mağusa, Girne Limanları ve Lefkoşa Havaalanı’nın serbestliği ve iki topluma direkt uçuş imkanı vermesi girişimlerinde olumsuz rol oynayıp, bunların çökmesine yol açmalarını yaşadığımız için güven duygunuz olmayabilir. Hoş, bizdeki bağnazların da o süreçlerde yapıcı olduklarını ifade edemem.
Ama ne isterse olsun, bu son öneriye öyle kestirme bir tutumla, “Güven Yaratıcı Önlem olamaz, Maraş ile Ercan’ın direkt uçuşlara açılmasını ben konuşmam, görüşmem” diyemezsiniz. Çünkü direkt uçuş olanağı, Kıbrıs Türk Toplumu için hayati bir konudur. Üstelik Güneyin bağnazları yıllarca kendi toplumlarına sahtekar bir dille, Ercan’ın direkt uçuşlara açılmasının ve bunun Maraş’la birlikte ele alınmasını reddederlerken; “Bu, KKTC’nin statüsünün yükseltilmesi” demektir diyorlardı. Şimdi sıkışmanın sonucunda kendileri, bu öneriyi yapmak zorunda kaldılar. Bu nedenle CB Sayın Tatar’ın bu öneriyi elinin tersi ile reddetmesi kabul edilemez.
Çünkü Kıbrıs Türk Toplumunun içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkması için de bu stratejik bir olaydır. Aksine, bu öneriye dayanarak GYÖ daha bir zenginleştirip bunu paket haline döndürmek gerekir. Maraş’a karşılık Ercan önerisinin yanına, Mağusa Limanı ile Yeşil Hat Tüzüğünün Genişletilmesini de ilave etmek gerekir. Yani, Yeşil Hat Tüzüğünün işlenmiş tarım ürünlerinin de Yeşil Hattan serbest geçişini sağlamak için genişletilmesini gündeme koymak gerekir. Yani Turizm, Tarım, Sanayi ve Ticaret Sektörlerini önünü, iki toplumlu ilişki ve evrensel açılımla, açmak için bunu yapmak gerekir. Ciddi ekonomik kriz içinde olduğumuz bu aşamada bu hayati bir konudur. 
Ama bağnazlık bunu ele almayı engelliyor. Üstelik bu bağnaz tutumu sürdürenler ısrarla Türkiye ile ilişkileri “et, tırnak” diye ifade ederler. Ama bu sıkı bağ, aklı akılla ilişkilendirmek olarak ele alınmıyor. Baksanıza, ekonomik temel önem kazandığı için, “Beka” amacı ile 15 Temmuz Darbesinin finansörü olarak tanımlanan ve Yunanistan ile Güney Kıbrıs’la Doğu Akdeniz ile Ege’de ortak tatbikatlar yapan Birleşik Arap Emirliklerine, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan görkemli karşılanma eşliğinde resmi ziyaret gerçekleştirdi. Yani ideolojik ve politik sınırlara Türkiye’yi mahkum etmedi. 
 Sayın Tatar’ın ise bu öneriyi reddetmesinin nedeni, tamamen ideolojik ve siyasidir. Kısacası Türkiye’nin BAE konusunda gösterdiği esnekliğin zerresi bile yok. Çünkü bu öneriyi ele alırsa, tu kaka ilan ettiği BM zeminine dayanacak. Bu ise iki devletli çözüm dedim bundan geri durmam diyen tutuculuğuna gölge olur. Yani kendi gölgesinin esiri oldu. Ama bu, tüm toplumun geleceğini de esir almamalıdır. 
Toplumun sağduyu sahibi her kesimi, bir an evvel Yeşil Hat Tüzüğünün Genişletilmesi ve Maraş ile Ercan Havaalanının Direkt Uçuşlara açılması yanı sıra, Mağusa Limanının sorunsuz evrensel alana açılması konusuna toplumsal duyarlılık geliştirmelidir. Bu konular, CB Sayın Tatar’ın dar ideolojik koridoruna terk edilemeyecek denli önemlidir.