Dişi  ağrıyan insan tedavi olana kadar çok şeye kapalı olur. Ekonomik ve siyasi krizlerin içinde iken diş ağrısı çeken insan gihi olduk. Bu nedenle Maraş, Kıbrıs Sorunu, Ukranya krizi ve onun yol açtığı bölgesel ve evrensel gelişmelere kendimizi kapadık. 
Kısa bir süre önce Taşınmaz Mal Komisyonu huzurunda bulunan Maraş’taki Kıbrıs Rum Mülk Sahipleri ile ilgili “ başvurulara” ayni zamanda Vakıflar Örgütünü de ilgili taraf olarak dahil etne kararı verdi. Bu karar,  Güneyde;   Taşınmaz Mal Komisyonunu işlevsiz kılmak ve Maraş konusunda yeni  atak yapmak niyetinde olan  Bağnazlar ile Sayın Anastasiadis’e en büyük fırsatı verdi.  Bunun üzerine Sayın Anastasiadis, Kıbrıs Rum kamuoyu ile Maraşlı Rumlar ile dünyayı etkilemek için “ işte Türk Sahtekarlığı “ diyerek yüksek perdeden açıklama  yapmaya başladı. Buna CB Sayın Tatar,  malum “ Rum Yunan ikilisinin oyunları” dedi ve bir hususa vurgu yapı. “ Biz Maraş’taki Rum mülk sahiplerinin haklarını uluslararası hukuka uygun olarak geri vereceğiz”. Ama bu kırılan “ fanosu” yapıştırmaya yetmedi. 
Çünkū TMK’ya aldırtılan ve Vakıfları olayın tarafı gösteren karar bunu yol açtı. Bu karar KKTC Yargısının  aldığı Yargıtay kararına aykırıdır. Ayrıca Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine savunma için yolladığı metne de aykırıdır. Çünkü Maraş konusu ile ilgili olarak AHİM’de Türkiye hakkında açılan davalara dönük olarak ilgili mahkeme Türkiye’den savunma istemişti. Türkiye bu zamanı ertelemeler de alarak uzattı. Uzatma gerekçesi Maraş konusunda yeni gelişmeler yaratılacağı idi. İşte bu iç kamuoyuna CB seçimleri öncesi iç politik gelişmeler de sağlayan ama esas olarak AHİM sürecini olumlu olarak etkilemek olan kısmi Maraş açılması olarak gelişti. 
Ancak bunun  bir ciddi temele dayanması gerekiyordu, Çünkü, daha evvel 2005 yılında Mağusa Kaza Mahkenesinin aldığı karar ve bunun İstinafta iptalinin olmaması nedeni ile Taşınmaz Mal Komisyonu Maraş’taki Kıbrıslı Rum Mülk Sahiplerinin müraacatlarını ele almıyordu.  Sonuçta Avukat Sayın Murat Hakkı, KKTC Yargıtay’da konunun ele alınmasına yol açtı. KKTC Yargıtay ise 2019 da karar alarak Maraş’taki mülklerin, 1974 koçanları temelinde ele alınacağını ve bu tapuların sorgulanamayacağına karar verdi. TMK bu Marş işini else almaya başladı. Üstelik KKTC Yargıtay’ın aldıģı bu kararı Türkiye Cumhuriyeti; AHİM’de Maraş konusu ile ilgili hakkında açılan davalara bağlı savunması için olduģu gibi AHİM’e sundu. Türkiye’nin AHİM’e yolladığı savunma mektubunun 68-73 Paragrafları KKTC Yargıtay kararına dayanmaktadır. 
Türkiye’nin  bizim gibi diş ağrısı ile uğraştığı zamanda bu adımı attılar. Zaten Kuzey Kıbrıs ile Türkiye’deki  Çözümsüzlük odakları, hep  Türkiye’de yaşanan  krizleri değerlendirerek adım atarlar. Amaçları,  KKTC Yargıtay’ın aldığı kararı etkisiz kılmak ve Kıbrıs sorununda da yeni çıkmazları yaratmaktır.  Taşınmaz Mal Koisyonunda alınan kararla Evkaf’ın, Maraş konusunda ilgili taraf noktasına bağlanması üzerine,  “ Tüm Maraş Evkaf Malıdır” söylemine tekrar başlandı. 
Bu adım, Türkiye’nin  Sayın Kavala ve Sayın  Demirtaş davaları nedeni ile AHİM ve Avrupa Konseyi ile ciddi sorunlar yaşadığı bir zamana denk getirildi. Bu  Türkiye’nin bu alanlardaki sorunlarını daha da derinleştirecek. Üstelik  Kıbrıs sorununda Güneyin bağnazlarına yeni olanaklar sunacaktır. 
Bu adım,  Taşınmaz Mal Komisyonu ile KKTC Yargısının güvenilmez olduğu ve bunun iptal edilmesi fırsatını kollayan Güneyin Bağnazlarına da en  büyük fırsatı verdi. CB Sayın Tatar, bir yandan Maraş sahiplerine iade edilecek derken, öte taraftan kendine bağlı Evkaf ve TMK ile bu oyunları oynamazsının ağır faturasını, Kıbrıs  Türk Halkı ile Türkiye’ye  ödetemez, 
Maraş konusunun bir yanını ele aldım. Gelecek Yazıda ise Maraş- Ercan  Direkt uçuşlar meselesini işlemeye çalışacağım.