KKTC devletinin üst kademesinden ‘kaos’ uyarısı geliyor…
   Maliye Bakanı, Şubat ayı maaşlarının 350 milyon lira borçlanmak suretiyle ödenebileceğini söylüyor…
   Bunun 200 milyonu Merkez Bankası’ndan karşılandı…
   Geriye kalan kısmı ise özel bankalardan sağlanacak…
   Ekonomi Bakanı ise, 350 milyon sonrasında devletin borçlanma limitinin tükenmiş olacağını belirterek, Mart ayı maaşlarının tehlikede olduğunu söylüyor…
   Hatta daha ileri giderek kaos uyarısı yapıyor…
   Başbakan ise umudunu Cuma günü gerçekleştireceği Ankara ziyaretine bağladı…
   Ekonomik ve Mali protokolün imzalanması halinde Türkiye’den para akışının başlayacağını umut ediyor…
  Türkiye’nin, 2021 yılında KKTC’ye aktaracağı para miktarı 2.5 milyar liradır…
   Bunun kamu maliyesine yönelik payı bir milyar 150 milyon liradır…
   Öngörülen miktarı, yılın geriye kalan 10 ayına böldüğümüz zaman ayda 200 milyonun altında kalıyor…
   KKTC’nin aylık maaş ve diğer cari giderleri ise 650 milyon dolayındadır…
   Kısacası, mali krizi sadece Türkiye’nin yardımlarıyla çözebilmek imkansızdır…

Öyleyse ne yapmalı?..

   Gelinen noktada yapılması gereken ekonomik çarkı döndürmektir…
   Yani maliyenin kasasına para akıtmaktır önemli olan…
   Öncelikle de turizm faaliyetlerini başlatmaktır…
   Turizm faaliyetlerinin başlayabilmesi için aşılama çalışmalarının çok hızlı bir şekilde tamamlanması ve halka güven gelmesi gerekiyor…
   Aşılamanın gecikmesi halinde, turizm faaliyetlerinin başlamasına karşı çıkanlardan yükselecek çığlıkların hükümet üzerinde ne kadar etkili olacağını herkes biliyor…
   UBP’nin kurultayı ve erken genel seçimlerin arifesinde siyasilerin önceliği ekonomi olabilir mi?..
   Çığlıkların etkisiz kalacağını mı düşünelim?..
   Sizce öncelikli hedefleri nedir?..
   Ekonomiyi düzeltmek mi?..
   Kurultay ve seçim zaferi mi?..
   İşte yanıt bekleyen sorular bunlardır…
   Hayırlısı diyelim…