ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden bugün Kıbrıs’a geliyor...
Elbette bu ziyaretin bir anlamı vardır...
Kıbrıs’ın stratejik konumu, doğal gaz yatakları ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya yapılacak sevkiyatın ABD açısından önemi büyüktür...
ABD bugüne kadar Kıbrıs sorununun çözümü konusunda birçok girişim yaptı...
Fakat her defasında, her türlü öneriye ‘OHİ’ diyen bir Rum liderliği vardı...
Yuanistan’ın, Klerides’i ve Vasiliu’yu nasıl etkilediği biliniyordu...
Papadopulos’un yüzündeki Türk düşmanlığını okumak zor değildi...
Hristofyas güvenilir bir politika izlemediği için ABD onu pek önemsemedi...
Ve Türkiye’ye çözüm konusunda ‘gereğinden fazla’ baskı yapılmadı...
Şimdiki koşullar farklı
Fakat Kıbrıs’ta koşullar değişti...
Irkçılık şampiyonu kiliseyi önümüzdeki yıllarda daha da üzecek bir yabancılaşma olacak bu adada...
AB üyeliği devam ettiği sürece; İngiliz, Alman, İtalyan, Çek, Bulgar vatandaşlarının Kıbrıs’a gelişlerini kimse engelleyemeyecek...
Böylece adada ‘Elen rüzgarı’ estiren politikalar kendiliğinden yok olacak...
Bulgar’ın, Çek’in, İtalyan’ın bu ülkeye gelerek, ticaret yapmasını, ikamet etmesini engeleyemez duruma gelen Rum Yönetimi’nin, Kıbrıslı Türkleri ‘yok sayması’ kabul edilebilir bir yaklaşım değildir...
Yabancılar bu tür kafalarla sadece alay ederler...
Kıbrıs’ta artık koşullar çok değişti...
Girne’deki mülkü için hak talep edebilen Kıbrıslı Rumlar; diğer yandan Kıbrıs’ın doğal gazına tek taraflı el koyamayacaklarını bilmek zorundadır...
Kıbrıslı Türklerin her konuda onayı şarttır...
Türkiye ile kavga nereye kadar?
İkinci önemli konu ise Türkiye ile sürdürülen kavga ve düşmanlıktır...
“1974’te bizleri silah zoruyla evlerimizden atan Türkiye düşmanımızdır” diyorlar...
Peki Türkiye bunu neden yaptı?..
Onu da düşünmek zorundadırlar...
15 Temmuz’da kanlı darbeyi gerçekleştiren faşist Cunta’yı neden düşman ilan etmiyor ve seslerini yükseltmiyorlar?..
Seni önce kendi Anavatan’ın vuruyor ve Türkiye ikinci adımda, Kıbrıslı Türkleri, hatta solcu Rumları ölümden kurtaran bir harekat gerçekleştiriyor...
Hristofyas; gerçekten ilerici bir siyaset adamı olsaydı Türkiye’ye plaket sunmalıydı...
Darbe sırasında ölümden kurtulan AKEL yanlıların anlattıklarını hepimiz ilk ağızdan dinledik...,
Çok sayıda insan sebepsiz yere öldürülmüştü...
Türkiye gelmeseydi Cunta bu adada binlerce insanın daha canını alacaktı...
Dolayısıyla ‘geçmişi unutma’, ancak önüne bak ve bu adada bir daha ne Rum’u, ne de Türk’ü yok edecek gelişimlere izin verme...
EOKA’yı, ELAM’ı tarihe göm...
Silahları yok et...
Askerden ve silahtan tamamen arındırılmış bir ülke yaratmak istediğini kanıtlayıcı adımlar at...
Yeni bir fırsat doğdu
Yunanistan’da Andreas Papandreu’nun Başbakan olduğu dönemde, Türkiye’de barış isteyen bir Başbakan vardı...
Turgut Özal; Amerikan yönetiminin ‘telkinlerini’de dikkate alarak, Kıbrıs sorununu çözmek için önemli adımlar attı...
Fakat hem Papandreu, hem de Kıbrıslı Rum liderler o dönemde yaratılan fırsatları yitirdi...
Sonuç?..
Binlerce Rum ‘mülküne dönemedi’ ve öteki dünyaya gözü açık bir şekilde gitti...
Herzaman barıştan yana olan Kıbrıslı Türkler moral bozukluğu yaşadı...
Şimdi önümüzde yeni fırsatlar var...
En önemlisi Büyükelçi Sayın Koenig’in defalarca vurguladığı gibi, Türk hükümetinin çözüm konusundaki kararlılığı görmezden gelinemez...
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan her zamanki gibi ‘bir adım önde’ siyasetini izlemeye devam ediyor...
Son zamanlarda kuzeydeki kiliselerde dini ayin yapılabilmesini sağlayan Erdoğan’ın güçlü iradesi değil midir?..
Bir zamanlar adanın kuzeyine yabancı büyükelçilerin dahi geçemediğini unutmamak gerekir...
Ama Türkiye ‘bir adım önde gidiyor’ diye de, bizi yeniden ikinci sınıf vatandaş yapacak ve emir altına alacak bir düzenleme hayalinden de vazgeçilmelidir...
Her iki toplumun da haklarını koruyacak bir çözüm istiyoruz...
Ve ABD’nin buna destek olmasını selamlıyor, Sayın Biden’e bugün başlayacak ziyareti nedeniyle ‘hoş geldiniz” diyoruz...