Geçen gün yazmıştım. Mehmet Aziz, bataklıkları kurutmayı seçmişti ama çağdaş bilgilerimiz bataklıkların bile önemli bir kaynak ve yaşam alanı olduğunu ortaya koyuyor. Artık “sulak alan” diyoruz ve bataklıkları bile korumaya çalışıyoruz.
Kuzey Kıbrıs, idare bakımından bir bataklığı andırıyor. Her yerden yolsuzluk ve adaletsizlik fışkırıyor. Bu bataklığı kurutmak yerine, belki onu dönüştürebilir; çok güzel “bataklık çiçekleri” yetiştirebiliriz.
Önce güven tesis edilmeli… Bu yolsuzluk soruşmalarının bizzat ilgili üniversite sahiplerinin isteği ile başlatıldığı net bir şekilde ifade edildiğine göre, yolsuzluk soruşturmalarının politik bir amacı olmadığı izlenimini güçlendirecek şekilde hareket edilmesi ve yolsuzlukların yaşandığı raporlanmış olan diğer kurumlar da soruşturma kapsamına alınmalıdır.
Teknik destek şarttır… Mali yolsuzlukları takip etmek oldukça zor olabilir. Ülkemizde pek çok finans işlemi internet üzerinden yapılmaya başlanmıştır. İlişkide olduğumuz tek devlet olarak Türkiye üzerinden yapılan ve Mali Polis makamlarınca anlaşılamayacak işlemler de olabilir. Bazılarımız sakıncalı bulacak olsalar da bu konuda Türkiye emniyet teşkilatı ile iş birliği yapılması yararlı olacak; buradaki görevlilerin iş yükünü de üzerindeki baskıyı da azaltacaktır.
Kamu küçültülmeli… Haberlere konu olan bütün yolsuzluklar, kamu kurumları ile ilgilidir. KKTC halkı, KKTC devletinin “denetim özürlü” olduğuna kanaat getirmiştir ve çok farklı aşamalarda denetimlerin sıklaştırılmasını ve sıkılaştırılmasını talep etmektedir. Bunun için yeni kaynak sağlanması, elemanlar istihdam edilmesi gerekecekse devlet mekanizması daha da büyüyecek demektir. Oysa yolsuzlukları önlemenin veya en azından azaltmanın etkili yollarından biri de devletin küçültülmesidir. Kamu reformu yıllardan beri konuşuluyor olmasına karşın hiçbir etkili adım atılmamıştır. Kamu reformu, “devletin gereksiz yüklerini atması” yaklaşımıyla ve hemen yeniden değerlendirilmeli ve küçültülmelidir. Devlet safralarından kurtulursa yükselmesi de mümkün olabilecektir.
“Bataklıkta gülistan olmaz” diyenler de var bilirim ama bataklık çiçeklerinin diğer pek çok çiçekten daha albenini olduğu da hatırlatmak isterim. Toplum denilen şey zaten doğadan daha yaratıcı ve daha değişkendir. Yaşadığımız toplum bataklığa dönüşmüş olsa bile içimizden bir çiçek bahçesi çıkarabiliriz.
Önce niyet, sonra ne yapacağımızı doğru olarak saptamak ve en sonra da çaba gerekir…
Neden olmasın?
Toplum bir bataklığı andırıyor. Bu bataklıkta çok güzel çiçekler yetiştirmek mümkündür ama… Bataklık çiçekleri zaten güzeldir!