Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün (Transparency International) tanımına göre; kamu gücünün, özel çıkar sağlamak amacıyla kötüye kullanılması ‘yolsuzluk’ anlamına geliyor...
Yolsuzluk; Türkiye’nin en önemli ve uzun yıllardır kronik hale gelmiş sorunlarından biridir...
Boyutları, Türkiye’ye oranla çok daha küçük olmakla birlikte Kıbrıs’ın her iki kesiminde de yolsuzluk olayları vardır...
Güney Kıbrıs; özellikle son yıllarda bazı yolsuzluk olaylarını yargıya taşımak ve cezalandırmak suretiyle önemli adımlar attı...
Arıtma tesisi ihalesi nedeniyle Baf’ın eski Belediye Başkanı Savvas, yargı huzuruna çıkarılarak 7 yıl hapse mahkûm edildi...
Cezasının fazlasını çekmiş durumda…
Ardından Larnaka’nın eski belediye başkanı hapislik aldı...
Rum Telekomünikasyon Dairesi (CYTA) Yönetim Kurulu Başkanı ve üst düzeydeki bazı yetkilileri ‘arazi alımına rüşvet karıştırılması’ nedeniyle 2 yılı aşkın bir süreyi cezaevinde geçirdi...
Üstelik CYTA Başkanı Statis Kittis; uzunca bir süre DİKO Partisi’nin Genel Sekreterliğini yapmış, siyasi arenada tanınan bir kişiydi...
Ama gözünün yaşına bakmadılar...
Rum Yönetimi eski Başkanları Dimitris Hristofyas ile Nikos Anastasiadis, bağımsız heyet tarafından saatlerce sorgulandı...
Hristofyas, banka mevduatlarının tıraşlandığı bir dönemde 200 bin Euro civarında nakit para ödeyerek villasına yüzme havuzu ve ek odalar yaptırmakla suçlanmıştı...
Nakit olarak 10 bin Euro’dan fazla nakit para taşımanın yasak olduğu bir AB ülkesinde Cumhurbaşkanı 200 bin Euro’yu nereden bulduğunu açıklamaya zorlandı...
Sağlık durumunun iyi olmaması nedeniyle bu soruşturma sonuçlanmadan hayata veda etti…
Şimdi Anastasiadis’in yeniden kez sorgulanması gündeme geldi…
Anastasiadis, para karşılığında vatandaşlık dağıtılmasında yolsuzluk yapmakla suçlanıyor…
Bu davanın sonucunu herkes merakla bekliyor…
Bizdekiler ne oldu?
Bir de KKTC’ye bakalım...
Son 15 yıla bakacak olursak, çok sayıda yolsuzluk ve suiistimal dosyası sonuçlandırılmadı...
Sözde yolsuzlukları denetlemek ve yargıya taşımak amacıyla 2009 yılında faaliyete geçirilen Başbakanlık Denetleme Kurulu’nun hazırladığı raporlar, savcılık tarafından incelendikten sonra ‘dava açılmak üzere’ polise intikal ettirilmişti...
Peki sonrasında ne oldu?..
Birilerinin talimat vermesiyle birlikte dosyalar yargıya yönlendirilmedi...
Tümü rafa kaldırıldı...
Yazık ve günah değil mi?..
Milyonlarca Euro’luk mal alımları sorgusuz bırakıldı...
KTHY uçağından bir motorun tamirat gerekçesiyle Singapur’a götürülmesi ve bunun için 5 milyon dolar harcanması da sorgulanmadı...
Büyük paralar ödenerek yaptırılan ve kısa sürede çöken yollarla ilgili bir tane soruşturma dosyası açılmadı...
Hiçbir şey sorgulanmadı...
Tümünü bir kenara bırakalım…
Çok sayıda köy kooperatifinde yolsuzluklar yaşandı…
İnsanların paraları yağmalandı…
Fakat bugün oldu suçlular bulunmadı ve yargı önüne çıkarılmadı…
Yazık ve günah değil mi?..
Yalanlarla Yönetilmeye çalışılan ve Yönetimsizlikten Nasibini Almış ‘ Gelecek Olmayan KKTC’de en Kısa zamanda Kestirmeden torbayı doldurup da Köşeyi dönmek isteyenlerimiz Haksızlar mı yani ?
KKTC Ekonomisinin çöküşü ile İzdiham Yaşanan Güneyle yeni Geçiş Kapılarının açılmasına Gerek Yoktur diyen Yöneticilerimizin izinde Gideceğimiz Köyün minaresi Görünmüyor mu ? Bir Avuç KKTC siyasetçisinin ve Bir Avuç Yağmacının Çıkarları için KKTCnin çöküşünden gerçekten Şikayetçi olanımız mı var yani ! Bugüne Kadar Arasta ve Ekonominin canlanması için Güneyle Yeni Kapılar açın diyen ‘ TMK çalıştırın ve Bizleri Uluslararası Hukukun Pençesinden Kurtarın diyen Diyalog Medya Grubu ve Sayın Reşat Akardan başka kim olmuştur ki ?
Bugün Tutulacak yeri kalmayan KKTCde Yaşayanlarımız İNCELDİĞİ YERDE KOPSUN demekle Haklı Değiller mi yani ?