banner564

Yoksulluğu yenmenin anahtarı serbest piyasalardır: (2) Vietnam örneği* Jon Miltimore

Bugün sütunumu bir konuk yazara bırakıyorum
Bu gibi politikalar Vietnam ekonomisine büyük zarar vermiştir. Fakat ekonomisi tekleyip sonra da çöktükçe, Vietnam’da 1970’lerin sonu ile 1980’lerin başında şaşırtıcı/inanılmaz bir şey olmaya başladı: tamamen yeni bir ekonomi doğmaya başladı. Biraz Lenin’in ‘’Savaş Komünizmi’ne benzeyen bir sistem altında acı çeken Vietnamlılar hayatta kalmak için kendiliğinden bir şekilde kendi piyasa ekonomilerini yaratmaya başladılar. Devlet memurları artan bir şekilde fiyat kontrollerini ihmal etmeye başladılar ve aileler ile kolektifler arasındaki izinsiz sözleşmelere göz yumdular. ‘’Çitleri ihlâl etme’’ (fence-breaking) olarak bilinen uygulama Vietnam’da sosyalizmin sıkı kontrolü altında (bazen kara, bazen gri) piyasa ekonomisinin doğmasının başka bir örneğidir.  

Gelişmekte olan bu ekonomiye sosyalist liderler gayet olağandışı, beklenmedik bir cevap verdiler: piyasa ekonomisini kabullendiler ve kendi ‘’hataları’’nı ikrar ettiler. 1986’daki Altıncı Parti Kongresi iki nedenle Vietnam’ın tarihindeki bir dönüm noktası olarak görülmektedir. Birincisi, parti liderleri doğmakta olan bu grimsi piyasa ekonomisini kabullenme yönünde bir dizi serbest-piyasa reformunu öngören ‘’Yenilenme’’ politikasını açıkladılar. İkincisi, parti liderleri -Zitelmann’ın deyimiyle- ‘’radikal bir özeleştiri’’ sürecine girerek, hiçbir ekonomik büyüme sağlamamış olan önceki beş yıllık planların başarısızlığını kabul ettiler.

Yeni gelen Genel Sekreter Nguyen Van Linh -partinin kendi raporuna göre- yüksek enflasyonla, emeğin üretkenliğinin azalmasıyla, imalât sanayiinde gerilemeyle, kitlesel işsizlikle ve yaygın yozlaşmayla sonuçlanmış olan iktisadî hataları düzeltmeye söz verdi. Geçenlerdeki bir görüşmemizde Zitelmann’ın bana söylediği gibi, ‘’Onlar çok kolay olan dış faktörleri kınamak yolunu tutmadılar.’’

Daha da önemlisi, 1986’daki dönüm noktası niteliğindeki toplantıdan sonra, siyasî liderler serbest piyasa reformlarını devam ettirdiler. 1987’de Vietnam’ın iş dünyasına açık olduğunu gösteren yeni bir yasası geçirdiler. Yasa devletin yabancı mülkiyet veya sermayeyi müsadere etmeyeceğini veya devletleştirmeyeceğini taahhüt ediyordu. 

1988’de iktisadî faaliyete devlet engellerini azaltacak veya ortadan kaldıracak bir dizi düzenleme yapıldı. Söz konusu tedbirler şunları içeriyordu:

Fiyat kontrollerinin ve sübvansiyonların kaldırılması, ülke içi gümrük kontrol noktalarının kaldırılması, özel şirketlerin 10’a kadar işçi çalıştırmasına izin verilmesi (bu üst sınır daha sonra yükseltildi), özel şirketler üzerindeki düzenlemelerin büyük ölçüde azaltılması, banka sisteminin deregülasyonu, devletleştirme sırasında el konulmuş olan işletmelerin özel sahiplerine geri verilmesi.

1990 yılının başları sınırlı-sorumlu şirketler için hukukî çerçeve sağlayan ve belirli özel mülkiyet haklarını (ayrıca din özgürlüğü dahil diğer özgürlükleri) tanıyan 1992 Anayasasının 21. maddesinin kabul edilmesini sağlayan değişiklikleri gördü.

Vietnam 1991 yılında öncelikli yararlanıcısı ve ticaret ortağı olan Sovyetler Birliği’ni kaybettiyse de, buna Avustralya, Tayland, Güney Kore ve Japonya gibi kapitalist ülkelerle ticareti genişletmek suretiyle cevap verdi. Vietnam 2001’de Birleşik Devletler’le de bir ticaret antlaşması yaptı ve 2007’de Dünya Ticaret Örgütü’ne katıldı.

Bugün Vietnam Amerika’nın ilk on ticaret partnerinden biridir. Ülkenin başta gelen ihraç malları eskiden kahve ve Hindistan cevizi iken bugün artık bilgisayar, mobil telefon ve diğer elektronik malzemelerdir. Bu, tarihteki en mucizevî iktisadî dönüşümlerden biriydi ve inanılmaz sonuçlar sağladı. 1992’den 2022’ye Vietnam’da kişi başına GSMH beş kat artarak (2017 dolar fiyatıyla) 2100 dolardan 11.400 dolara yükseldi. 

‘’Barış, düşük vergiler ve makul bir adalet sistemi’’

Vietnam’ın başarısı elbette bir gecede gerçekleşmedi. O son onyıllarda yoksulluktan kurtulan tek ülke de değildir. Çin, Hindistan ve Polonya’nın da benzer hikâyeleri vardır. Bu hikâyelerin hepsinin ortak noktası bu ülkelerin ortak bir formülü benimseyerek yoksulluktan kurtulmalarıdır: daha fazla ekonomik özgürlük ve serbest ticaret. Aynen diğer uluslar gibi Vietnam’ın başarısı da uluslararası yardımın veya merkezî planlamanın eseri değildi.

Tıpkı ekonomik dönüşümünün başını genel özelleştirmenin çektiği Çin gibi, Vietnam’ın başarısı da merkezî plancıların bir ekonomiyi yönetemediklerinin kabul edilmesinden kaynaklanmıştır. Bu ülkeler önceden tuttukları yolda yürümeyi bırakarak ondan ayrıldılar.  Yenilenme’nin en erken adımları zaten doğmakta olan gölge ekonominin meşruluğunu kabul etmekten başka bir şey yapmadı.

Bu anlatılanların hiçbiri Vietnam’ın (veya Çin’in) kapitalist bir ütopya olduğunu söylemek değildir. Aksine, Heritage Foundation’ın 2024 Ekonomik Özgürlük Endeksi’ne göre Vietnam ekonomik özgürlükte dünyada 59. sırada, Fransa’nın az üstünde fakat Belçika’nın altında yer almaktadır.

Vietnam dünyadaki en zengin ülke de değildir. Global Finance dergisine göre, Vietnam kişi başına 15.470 dolarlık GSMH’yla kabaca ortalarda, Ukrayna’nın çok az üstünde ve Paraguay’ın az altında yer almaktadır.

Önemli olan şunu anlamaktır: Vietnam 1980’ler boyunca dünyanın en yoksul ülkesiydi fakat sosyalizmi terk edip serbest piyasaya daha uygun bir yaklaşımı benimsemek suretiyle dönüştü ve böylece on milyonlarca insanı yoksulluktan çekip çıkardı.

Bu ekonomik mucize uluslararası yardımla veya başka yukarıdan aşağıya çözümlerle değil de sadece görünmez elin işlemesine izin vermek suretiyle gerçekleştirildi. ‘’Görünmez el’’ terimi, piyasa ekonomilerinde işleyen kendiliğinden düzen için Adam Smith’in yaptığı bu  ünlü benzetme akla bu İskoç iktisatçının yazdığı şu satırları getirmektedir: ‘’Bir devleti en düşük barbarlık düzeyinden zenginlik ve bolluğun en üst düzeyine çıkarmak için barış, düşük vergiler ve makul bir adalet sisteminden başka pek bir şey gerekmez; geri kalan her şey işlerin doğal akışıyla gerçekleşir.’’

Vietnam Adam Smith’in formülünün doğru olduğunun kanıtıdır. Yoksulluğu yenmenin anahtarı uluslararası yardım değil serbest piyasalardır. Bun anlamak için iktisatçı olmak gerekmez. 

Eğer insanlar tek bir kepçe pirinç alabilmek için saatlerce bekleyen Phung Xuan Vu’nun başına gelenin yüz milyonlarca kişinin başına gelmesini önlemekte ciddî iseler, onların serbest piyasaların gücünü görmeleri ve uluslararası yardımın ekonomik özgürlüğün yapabildiğinin yanına bile yaklaşan bir başarı gösteremediğini kabul etmeleri gerekir.

Bu, Easterly’nin yirmi yıl kadar önce kabul ettiği bir husustur. Onun Beyaz İnsanın Sorumluluğu’nda yazdığı gibi: ‘’Unutmayın, yardım yoksulluğu sona erdirmeyi başaramaz. Sadece serbest piyasalardaki bireyler ve firmaların dinamizmine dayanan yerel kalkınma bunu başarabilir.’’

Onlarca yılın kanıtları onun haklı olduğunu göstermektedir.

*Bu makale ‘’How Nations Defeat Poverty’’ orijinal başlığıyla 17 Haziran 2024 tarihinde American Institute for Economic Research’ün web sitesinde yayımlanmıştır. Internet adresi: https://www.aier.org/article/how-nations-defeat-poverty/yayımlanmıştır.

YORUM EKLE

banner608

banner473