İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan, deniz altından döşenecek elektrik kablolarıyla birbirine bağlanmış olacak...
Ekonomik açıdan olduğu kadar siyasi açıdan büyük önem arz eden bu proje için 2017’de start verilecek...
Ve ilk 2 yıl içinde Güney Kıbrıs’a elektrik ulaşmış olacak...
Buradan da Yunan adalarına ve Atina’ya gidecek...
Şimdi tüm Kıbrıslı Rumların ayağa kalkıp “Yandıııık” diye haykırması mı gerekiyor?..
Bağımsızlık gidiyor!!!
İki ülkeye elektrik gibi stratejik bir meselede teslim olunuyor!!!
Öyleyse hep birlikte ayağa kalkıp, Anastasiadis’i istifaya davet etmelidirler!!!
Eğer bu proje Kıbrıs’ın kuzeyi için öngörülseydi, inanın Akıncı’yı da, Özgürgün’ü de topa tutarlardı...
Ülke grevlerin altından kalkamazdı...
“Yeter artık yeter... Her şeyimizi teslim aldılar... Bittik, tükendik...” derlerdi...
Ama Rum tarafında böylesi bir tepki yok...
Tam tersi herkes mutlu olduğunu söylüyor...
Çünkü bu bağlantı sayesinde milyarlarca Euro’luk tasarruf sağlanmış olacak...
Mısır’ın duası değil gazı
Güney Kıbrıs, 2020’den itibaren doğal gaz sevkiyatına başlayabilecek...
Ancak bu süreye kadar, Mısır’dan doğal gaz almayı hedefliyor...
Daha sonra, Kıbrıs gazının Mısır’a satılması yönünde protokoller hazırlandı...
Mısır ile Güney Kıbrıs’ı birbirine bağlayacak olan doğal gaz borularının 2017’de döşenmesi ve bu konuyla ilgili protokolün Ekim ayı sonuna kadar imzalanması hedefleniyor...
Kahire’de gerçekleşen 3’lü zirve sırasında varılan anlaşma gereğince Mısır’ın Petrol Bakanı Tarık El Molla, önümüzdeki günlerde adaya gelerek, protokole son imzayı koyacak...
Şimdi Kıbrıslı Rumlar ne yapmalı?..
İşin doğrusu hep birlikte Molla’nın üzerine saldırmak değil mi?..
Mr Molla Go Home!!!
Bay Molla evine dön...
İsrail ve Yunanistan elektrik borusuyla, Mısır da gaz borusuyla bizleri başkalarına bağımlı hale getiriyor...
Yanarız, biteriz, yok oluruz...
Nerede bizim özgürlüğümüz?..
Nerede bağımsız devletimiz?..
Olmaz bay Molla olmaz...
Bizdeki durum Komedi tiyatrosu
Rum tarafı, müzakerelerin en hassas döneminde, çözüm sonrasında geçerli olacak anlaşmalar imzalamaya devam ediyor...
Bunların tümünde Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin devre dışı bırakılması öngörülüyor...
Peki bizdeki siyasilerin bu tehlikeli gidişat konusunda söyleyecek bir sözleri yok mu?..
“Ey Anastasiadis, yeter artık, dur bakalım...” diyecek bir tane yiğidimiz yok mu?..
Türkiye’den su geldiğinde “Bizi yok edecek, doğamız değişecek” gibi saçma gerekçelerle karşı çıkıldı...
Şimdi hayati önem arz eden elektrik ve doğal gaz konusunda işbirliği protokolü imzalandı diye bozuk sesler çıkıyor...
Bunun ekonomik açıdan yararı yokmuş...
Kıbrıslı Türklerin kurumlarını yok etmeyi hedefliyormuış...
Hay Allah...
İsrail, Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs arasındaki bağlantılara “eyvallah” derken, Türkiye-KKTC arasındaki anlaşmalara “yok oluruz” tepkisini anlamak mümkün değildir...
Halbuki; bu mesajın hassasiyetini kavramak çok önemlidir...
“Ey Anastasiadis, Ey Çipras, ey Molla, ey Netanyahu, Ey Sisi; zannetmeyin ki Kıbrıs sizin tapulu malınızdır... Zannetmeyin ki Kıbrıslı Türkler yalnız ve korumasızdır... Biz de buralardayız... Ve siz ne yaparsanız, aynısını, hatta daha fazlasını yapabilecek güçteyiz...”
Evet, mesajın içeriği budur...
Şimdi korkuyu bırakıp, rahatımıza bakalım...