banner564

Yine TMK

New York’ta yoğun bir gündem var. Kıbrıs sorunu elbette ki bizim açımızdan bu yoğun gündemin başında bulunmaktadır. Ancak bu konuda sağlıklı bilgi ve veride zayıflık var. Gündem magazinsel olaylarla yüklü. Sayın Çavuşoğlu, Sayın Hristodulis ile takıştı! Olaylar bu düzeyde yansıyor. 
Bunlar bu şekilde gelişirken, Başbakan Sayın Tatar’ın, Ankara'da yaptığı açıklamalar kanıma göre üzerinde çok durulması gereken ifadelerle doludur. Sayın Tatar, Federal Çözüm seçeneğinin artık gündemde olmaması gerektiğine dair görüş ifade ediyor. Edemez mi? Elbette ki edebilir. Ancak bu tez doğrultusunda ifade edilecek her görüşün de altı, dolu olmalıdır.
Ancak Sayın Tatar, Ankara'da yaptığı Federal Çözüm karşıtı söylemlerde Türkiye kamuoyunu ve Kıbrıs Türk Toplumunu bu teze karşı düşmanlaştırmak için şunu ifade etti. ‘Eğer Federal Çözüm olursa, Kuzeydeki mülkiyet konusu bir komisyona gidecek. O komisyon da mülkiyet konusuna bakacak. Kıbrıslı Rumların malları ile ilgili tazminat meselesi olacak. Bunu kim ödeyecek? Bunu Kıbrıs Türk Toplumunun ödemesi mümkün değildir’ dedi. Bunun arkasından da ayrı devlet ve Federasyon dışında seçeneklerin geçerli olduğunu söyledi. Bu arada da zaten Kuzeyde TMK var, o, bu işi halleder dedi.
Üstelikte kendisi programında AB içinde iki ayrı devlet hedefi yazan hükümetin Başbakanıdır.  Yani programına bu hedefi koyan Başbakan olarak bu nedenle Federal Çözüm tezinden tazminatı nedeni ile kaçmamız gerektiğini söylüyor. Peki iki ayrı devlet ve bunun AB çatısında olması iddiasında bulunan bir siyasi olarak, bu güya yeni öngörüsü ile;  toprak, mülkiyet ve tazminat konusundan kaçabileceğine inanıyor! Öyle mi?
 Aksine, iki ayrı devlet işinin oluşması için karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmanın Kuzey ve Güney arasında olması gerekir. Böyle bir anlaşmanın olması için de mülkiyet ve toprak ile ilgili sorunun çözülmesi gerekir. Bu sorun çözüldükten sonra BM Sözleşmesine göre üyeliğinizin kabulü ve AB üyeliği gündeme gelir.
Yani mülkiyet sorununu aşmadıktan sonra siz değil AB ve BM üyesi olmak, saygın bir devlet olamazsınız. 
Toprak ve mülkiyet meselesi, bizim siyasi eşitlik konumuz gibi en esaslı başlıktır. Tazminat konusu ise bunun en önemli parçasıdır. Bundan ötürü BM parametrelerini ve Federal Çözümü ret etseniz dahi bundan kaçamazsınız. Esas tehlike ise Federal Çözümden kaçmakla olur. Çünkü tazminat konusunda siz o zaman yalnızsınız. Federal Çözüm olgusunda evrensel mali katkı ve kredi alma şansınız var.
Üstelik BM parametrelerine dayalı olarak izlediğimiz sürecin sonunda evrensel kabul gören TMK olgumuz var. Sayın Başbakan bu hamasetlerle uğraşacağına, önce kendi dar görüşlülüğümüz nedeni ile oluşan Maraşlı Kıbrıslı Rumların, TMK'ya başvuramama aptallığına son verecek adımı atsın.
Ondan sonra toplumun tüm kesimlerinin ortak paydası ile TMK'ya kaynak sağlanması, etkisini daha artıracak önlemleri almaya dönük emek versin. Türkiye ile yerel katkılarla kaynak desteğini görüşsün.
Sonra Sayın Başbakan şunu unutmasın. TMK’yı yaratan zemin, BM parametrelerine dayalı Federal Çözüm yolunda toplumun ortaya koyduğu iradedir. Partisi buna karşı çıkmış. Hatta iptali için Anayasa Mahkemesine gitmişti. Şimdi o ve herkes TMK’nın önemini idrak ediyor. Kısacası anti federasyon havası ile mülkiyette tazminat öne sürmek, bindiği dalı kesmektir. BM parametreleri ile onun yansıması olan TMK’yı daha etkin ve değerli kılmak en önemli görevdir. Bunu ele almak gerekir. 

YORUM EKLE

banner471

banner474