Hepimiz bu soruyu kendimize sormalıyız. Yemek için mi yaşıyorum yaşamak için mi yiyorum?...  Öğle yemekte ne var? Akşam yemekte ne var? Bundan daha alabilir miyim? Yemekten sonra tatlı var mı?Akşam yemeğe nereye gidelim?  Yemekten sonra birşeyler içmeye gidelim mi? Yemek benim hayatımın neresinde? Sorduğumuz bu sorularla yemek yemek yoksa hayatımızın tam merkezinde mi?

Yoksa yaşamak için mi yemeliyiz? Sağlık hayatımızdaki en büyük servettir, unutmayın. Bize düşen onu korumaktır. Yaşamak için yediğinizde vücudunuzun neye ihtiyacı olduğunu bilirsiniz. Kalsiyuma ihtiyacı varsa kalsiyum kaynağı olan besinlere yönelirsiniz. Demire ihtiyacınız varsa, demir kaynağı olan besinlere yönelirsiniz. Zaten vücudunuza izin verir, bedeninizle doğru bağlantıya geçerseniz gerçek ihtiyaçlarına sizi yönlendirecektir. Bunu farkında olmadan yaşıyorsunuzdur zaten. Nasıl mı? Bayanlara bir soralım. Aranızda çikolata sendromu yaşamayanınız var mı? Canınız çikolata çekiyor ve yemeden yerinizde duramıyorsunuz. Bahsettiğim konu çikolataya olan zaafınız değil. Bazı dönemlerde, özellikle menstruasyon öncesi dönemde vücut magnezyuma ihtiyaç duyabilir ve vücut kişiyi magnezyum kaynağı olan kakaoya yönlendirebilir. Ya da farklı bir mineral eksikliğinde farklı bir gıdaya yönelebilirsiniz. Bir düşünün. Muhakkak bu tür anlara şahit olmuşsunuzdur.  

Yaşamak için yemeliyiz dedik, ancak yerken tat ve keyif almak da önemli tabii. Ben size yemeğin size verdiği hazdan, tatdan, keyifden vazgeçin demiyorum kesinlikle. Hazla ama dengeyi bozmadan gerçekten yediklerinizden zevk alın diyorum.

Basit Öneriler:

➢ Tat almak sizin için çok mu önemli? Cipse zaafınız mı var? 10 lokma yerine 3 lokma yiyin ama 10 kere çiğneyin, yavaşça yiyin. Daha önce 10 lokma yediniz. Ne oldu? Kendinizi kandırmayın, yemezseniz ölmezsiniz.

➢ Sevdiğiniz yemeği her zaman seveceksiniz ve asla vazgeçemeyeceksiniz. Bugün 3 tabak yeseniz, yarın da hiç yememiş gibi yiyebileceksiniz. Unutmayın.

➢ Çok sevdiğiniz ama zararlı olduğunu bildiğiniz yemeklerin kalorilerini azaltacak küçük değişiklikler yapabilirsniz. Örneğin bol yağlı bir patates kızartması yerine, patatesi fırınlama yöntemini kulanmayı deneyin. Arada çok bir fark yok, göreceksiniz.

➢ Lezzetli yemek demek bol yağlı bol kalorili demek değildir. Yemeklerinizi yağ miktarını azaltıp tüketmeyi deneyin. Bol yağlı bol kalorili yemekler size yağlı bir göbek, yağlı bir basen olarak geri dönecektir. Tercihiniz hangisi?

➢ Gün içerisinde azar azar sık sık beslenmeniz, iştahınızı daha kolay yönetmenizi, daha kolay kontrol etmenizi sağlayacaktır.

➢ Bol su için. Vücudu susuz bıraktığınız zaman, vücut açlık hissine benzer sinyaller gönderiyor. Yoksa sizde açlık ve susuzluğu ayırt edemeyenlerden misiniz? ''Yok artık'' demeyin! Suyu az tüketen kişilerin yaşadığı bir problem bu.

➢ Beynin tokluk merkezi 20 dakikada uyarılır. 20 dakikadan kısa sürede masadan kalkmayı denersiniz, muhtemelen doymadan kalkarsınız. Çünkü ''doydum'' sinyalleri halen beyinden iletilmemiştir. Yemeklerinizi yavaş yavaş yiyin ve iyice çiğnedikten sonra yutun.

➢ Ve son olarak; her habere inanmayın!

Her gün o kadar değişik bilgi ve ilginç sorularla karşılaşıyoruz ki bu konuya da değinmek istedim. Bilginin çoğalması iyi bir gelişme, daha doğrusu doğru bilginin. Sağlık ile ilgili bilgileri değerlendirirken ki beslenme önerileride bu konunun içerisinde, bunların doğruluğunu araştırın, sorgulayın. Sağlıkla, özellikle son dönemlerin popüler konusu olan beslenme ile ilgili  özellikle internet, gazete, televizyon vb. kaynaklardan edindiğiniz yanlış bilgilerin size "mucize" şeklinde aktarılabileceğini unutmayın. Bazıları bu işin ticaretini yapıyor, yanlış bilgilerin ticaretiyle köşeyi dönmeye çalışıyor. Okuduğunuz veya duyduğunuz herhangi bir bilgiyi sorgulamadan dikkate alarak beslenmenizde temel değişiklikler yapmayın. Ünlü yazar Samuel Langhorne Clemens (Mark Twain)' in bir sözü vardır: "Sağlık kitaplarını okurken dikkat edin. Baskı hatasından ölebilirsiniz."

Kalın Sağlıcakla..