Bir an için kendinizi hayvan üreticilerinin yerine koyunuz...
Komşunuz devlette çalışıyorsa ve ayda 3 bin TL maaş alıyorsa, iki maaş birden aldığı için evine 6 bin TL götürmüş demektir...
Eşinin de kamu görevlisi olduğunu ve aynı miktarda maaş aldığını düşünürsek, iki tane 6 bin eder 12 bin...
Ve siz de iki aydan beri süt verdiğiniz devlet kurumundan tek kuruş alamadınız...
Kendinizi nasıl hissedersiniz?..
Eşinize ve çocuklarınıza bu durumu nasıl izah edersiniz...
Bakkala, manava, bankaya, yemciye borçlusunuz, ama taksitlerinizi ödeyemiyorsunuz...
Evin ihtiyaçlarını karşılayamıyorsunuz...
Çocuğun okul harçlığını dahi ödeyemez duruma geldiğinizde “yetti artık” demez misiniz?..
Elbette dersiniz...
İşte hayvan üreticilerinin üç gündür devam eden eylemlerinin temelinde bu gerçekler vardır...
Sorun sadece süt paraları değil
Ayrıca hayvancıların eylem gerekçesi sadece süt bedelleriyle sınırlı değildir...
Yüz binden fazla küçük baş ve binlerce büyükbaş hayvanda hastalık vardır...
Önlem alınmadığı için hastalıklar artarak devam ediyor...
Vicdan sahibi insanlar hastalıklı hayvanını satamıyor...
Diğer yandan gözünün önünde bir servetin yok olmasının acısını yaşıyor...
Peki buna kim çare bulacak?..
Elbette çare bulması gereken hükümettir...
Hükümet, belirli bir program çerçevesinde Scarpi, Brucella ve diğer hayvan hastalıklarına karşı etkin mücadele başlatmalıdır...
Ne var ki; 2015 bütçesinde tarıma ayrılan pay ile bunu yapmanın mümkün olmadığı görülüyor...
Toplam 150 milyonluk bütçe içinde hastalıklarla mücadle için yaklaşık 30 milyonluk bir payın ayrılmadığı belirtiliyor...
Hastalıklı et yiyemeyiz
Görüldüğü gibi yaşanan sorun yediden, yetmişe hepimizi ilgilendiriyor...
Bu sorun sadece hayvan üreticisinin değil, aynı zamanda tüketicilerin de sorunudur...
Neticede eti de sütü de tüketen bizleriz...
Hastalıkların hızla arttığı ülkemizde soframıza sağlıksız ürün konulmasına hep birlikte engel olmalıyız...
Bazı kesimler “iyi pişirilmiş hastalıklı etler insana zarar vermez” dese bile, böylesi bir savunmayı kabul edemeyiz...
Kendi kendimizi aldatarak, hastalıklı hayvan eti tüketemeyiz...
İşte o nedenle hayvan üreticilerinin ‘köklü çözüm’ talebi yerindedir...
Hükümetin ilgili bakanları ve müdürleri ile hayvan üreticileri ve çiftçiler bir araya gelerek, ortak bir proje üretmeli ve bu proje sonuna kadar aksatılmadan uygulanmalıdır...
Ulu önder Atatürk “köylü milletin efendisidir” demişti...
Bizler ne yaptık?..
Köylüyü sefalete sürükledik...
Köylüye köle muamelesi yaptık...
Onları açlığa terk ettik...
Gerçekten çok üzücü...
İçimiz sızlıyor...