banner564

Yaşadığımız ülkenin kıymetini bilelim

  Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ta ekonomik krizin etkileri hissediliyor…
  KKTC’de asgari ücret net 24 bin TL olmakla birlikte, 2 çocuklu bir ailenin bu para ile çocuklarına yeni elbise giydirebilmesi ‘imkansız’ değil ama çok zordur…
  Dar ve sabitli gelirli insanların tatil için yurt dışına gitmesi ise mümkün değildir…
  Bırakalım dar gelirlileri, orta halli insanlar için de yurt dışı tatili ‘uzun vadeli’ borçlanmayı gerektiriyor…
   Bunu göze alan kendine göre bir kent seçip, tatile gidebilir…
   Varlıklı olanlar açısından zaten sorun yoktur…
   Kimi Amerika turunda, kimi Avrupa’nın tatil yerlerinde…   
   Bazıları ‘yakın’ ve ‘ucuz’ olduğu gerekçesiyle son yıllarda Yunan adalarına gidiyor; özellikle Mykonos’tan fotoğraf paylaşıyor, mutluluğunu ortaya koyuyor...
  Mykonos güzel bir Yunan adası...
  Patika yollar, güzel balık lokantaları...
  Buzikili eğlenceler...
  Fotoğraf paylaşanlar altına şöyle yazıyor:
  “Huzur ve eğlence bir arada...”
  Bir başka fotoğrafa bakıyorsunuz, Singapur’da çekilmiş...
  Pattaya, Phuket ve Dubai’ye gidenler de var ...
  “Cenneti mi arıyorsunuz... İşte burası” diyorlar...
  Belli ki gördükleri yerlerin temizliği, çevre güzelliği, yeşillikleri ve akan suları onları çok etkilemiş...
  İnsanların değişik yerler görmesi, değişik kültürlerle tanışması elbette yararlıdır...
  Ne var ki; yaşadığımız ülkenin, bu kadar ağır tahribata karşın gerçek bir cennet parçası olduğunu fark edemiyoruz...

Biz niye kirletiyoruz?

  Başka ülkelerde gördüğümüz ve hayran kaldığımız güzelliklerin kendi ülkemizde de yaratılması için çaba sarf etmiyoruz...
  Taş Ocaklarına dokunamıyoruz...
  Kentlerimizde yeşil alan, hayvanat bahçesi, çocuk parkları yaratamayan, hatta trafik adacıklarını dahi yeşillendiremeyenleri eleştiremiyoruz...
  Başka ülkelerin ‘kendiliğinden’ cennet olduğunu düşünürken, gerçek cenneti cehenneme çevirmek isteyenlere karşı hiçbir şey yapamıyoruz...
  Yapmak isteyenlere destek çıkamıyoruz...
  Küçük bir ülkede particilik, adam kayırmacılık, iş bilmeyenlere yağcılık genel kültürümüzün bir parçası olmuş...
  Uzun yıllar dışkılı sularla yaşayan ve tepkisiz kalan insanımız, uçağa binip bir başka ülkeye gidince, buralarda yeşil alanları, parkları, bakımlı yollarını görerek cennete gittiğini düşünebiliyor...
  Ama adaya döndüğü zaman, gerçek cenneti yok etmeye çalışanlara karşı hiçbir şey yapmıyor...
  Aynı masada buluştuğu belediye başkanına veya bakanlara “Sizler neden yapmıyorsunuz?” diye soramıyor...
  Ondan sonra hep birlikte “Bu ülke yaşanmaz hale geldi” diyoruz...
  Gerçekten ilginç bir durum…
  Ama bugün Bayram…
  Durup, dururken üzülmeyelim…
  Daha güzel günleri hayal ederek, ailemizle güzel vakit geçirmeye bakalım…
  Mutlu bayramlar…

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 8 ay Önce

KKTC’yi Neden mi Kirletiyoruz ! Ormanlarını Yakıyor Dağlarını Oyuyor Havasını ve Demizini Kirletip Çevresini Talan Ediyoruz ?
KKTC’yi üzerinde kurduğumuz Toprak Bizim Değil ki !
Altımızdaki Toprağı TMK çalıştırıp Bizim Yapamadığımız sürece Başkasının malına niye özen gösterelim ki ?
Mal Sahibi değil isek Üzülecek ne var ? Gavurun Malını Yaksrız da Yıkarız da Kirletiriz de insan dışkıları ile kirletir Mahvederiz de Mevcut Düzenimiz ile Bizlere DUR diyebilen mi var ? Bugüne kadar Yaşanamayacak Ülke yaptığımız KKTC’de Şikayetçi olanımız mı var yani ? Tabii ki zengin olanlarımız Singapur’a gidip de Yemyeşil Tertemiz bir TURİZM Ülkesinde tatil yatabileceklerdir ! Geriye kalanlarımız mı ?
Allah Sonumuzu Hayır Eylesin demekten başka ne diyebiliriz ki ?

Hasan Nuri
Hasan Nuri - 8 ay Önce

Kktc’den Güney Kibri’sa Giden Kıbrıslı Türkler Geri Dönmüyormuş ! Kuzey Kıbrıs’a Gemiler Dolusu Gelip de Geri Dönmeyenlerin sayısını bilen mi var acaba ?

Öz
Öz - 8 ay Önce

Dönüp geriye baktığımızda, şimdi kaybettiğimiz, eskilerde nelerimiz vardı? Önce aile ile başlarsak, şimdi mezarlarını ziyaret ettiğimiz aile büyüklerimiz vardı. Bayramdan önce başlayan faaliyetlerimiz vardı. Yeni giydiğimiz, bayramlık ayakkabı ve giysilerimiz, evde yapılan fırın kebabı, ekmek kadayıfı, tel kadayıf faaliyetlerimiz vardı.Çocukların mahalle mahalle dolaşıp el öpmeleri, bayramlık koparmaları vardı. Bayram yerleri eğlenceleri vardı. Göçlerle her biri bir tarafa dağılan, akrabadan daha yakın komşularımız vardı. Yalnız mahalle değil, tüm köy, kasaba birbirlerini tanırdı. Dayanışma vardı. Bir Kıbrıs Türk toplumu vardı, birlik beraberlik dayanışma içerisinde. Sevgi, saygı vardı, bağlılık vardı, hoşgörü vardı. Sonra 63 olayları ile göçmenlik başladı, bu toplum büyük fedakarlıklar gösterdi göç edenleri bağrına bastı. İki bölgeli toplum ile birlikte çok büyük bir göç daha yaşandı. Toplum işte o zaman bozuldu. Bize ait değerler bir bir, yok oldu. Adaletsizlik toplumu kemirmeye başladı. Yönetime getirilenler, iş bilmez, yeteneksiz, mal ve makam hırsı olan kişiler olunca toplum kendine yabancılaştı. Toplum mevcutundan fazla değişik kültür ve yaşantı sahibi insanların ülkeye getirilmesi, birçok toplum fertlerinin ülkeyi terk etmesi ile toplum diye bir şey kalmadı. Toplum bu sefer, devlet dönüştürüldü. Türk cemaatı, Türk halkı oldu. Artık iki ayrı devlet, iki ayrı halk, iki ayrı demokrasi var dendi. Oysa yaşayanların düşüncesinde, ne iki ayrı devlet, ne iki ayrı halk, ne de demokrasi vardı. Devlet için sahte, demokrasi için de icazetli dendi.Toplama halkta ortak bilinç , ortak şuur yoktu. Artık maalesef anılarda yaşattığımız eski günler, bir daha geri gelmeyecek. Bir umut varsa o da icazetli demokrasinin düzelmesi. Herkese iyi bayramlar.

banner471

banner473