banner564

Yargısız İnfaz ve Eroğlu’nun Fıkrası...

Başbakan Sayın Tufan Erhürman basını bilgilendirme bağlamında yaptığı açıklamada, usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları ile ilgili olarak kapsamlı açıklamalar yaptı.
Bu açıklamada dikkati çeken en önemli nokta, Başbakanın olayın bizzat kendisine odaklanması idi.
Yani Sayın Erhürman, bu olayla ilgili olarak siyasi avantaj elde etmek için suçlayıcı ve siyasi partiler veya siyasi kişilerle ilgili olarak itibarsızlaştırma olayı gerçekleştirmedi.
Bununla ilgili olarak objektif olarak Savcılık, Polis ve Başbakanlık Denetleme Kurulunun tespitlerini açıkladı. Yani Sayın Derviş Eroğlu'nun çevresine anlattığı fıkradaki Başbakan gibi davranmadı. 
Sayın Eroğlu’nun fıkrası
“Uzun yıllar Başbakanlık yapan bir siyasi, görevi yeni bir Başbakana devretmiş. Devrederken de ona sana üç mektup bırakacağım. Birincisini güven oyu aldıktan sonra aç oku. İkincisini, eğer işler sıkışırsa ve siyasi tartışmalar sana zarar verecek duruma gelirse aç oku. Üçüncüsünü de ikinciyi okuduktan sonra eğer tekrardan işler çıkmaza girerse oku. Ama onu okuduktan sonra, eğer devam edersen, bil ki gitmen, götürülün” demiş. Yeni Başbakan birinci mektubu açıp okumuş. 
Mektupta; “Derhal kendinden öncekileri ben dahil, ağır bir şekilde her şeyle suçla ve her kötülüğü onlara mal et. Olumlu işlerine dahi hiç değinme“ diye yazıyormuş.
Yeni Başbakan hemen bu tavsiyeye göre hareket etmiş. Bir müddet işler olumlu gitmiş. Daha sonra işler sarpa sarmaya, sorunlar depreşmeye başlamış. Eleştiriler diz boyu. Sıkışmış. O zaman aklına 2. mektup gelmiş. Onu açıp okumuş.
Orada da “Bak, açıp okuduğuna göre işler sarpa sardı. Derhal olan biten sıkıntılardan bazı yakın çalışma arkadaşlarını ve bazı bakanları sorumlu göster, onlarla ilgili açık tartışma yap ve sonra onları görevden al“ diye yazıyormuş.
Hemen bu işe koyulmuş. Hakikaten eleştiriler durulmuş, şimşekler onun üzerinden uzaklaşmış.
Bu hal ile bir müddet daha işleri idare etmiş. Hatta seçim de kazanmış. Sonra kaos başlamış. Bakmış olacak gibi değil, o zaman 3. mektubu açmış.
Orada da “İzzet-i ikbal ile istifa et, bırak. Ya bırakacan, ya da gerek parti içinden, gerekse halktan gelecek tepki ile seçimde ağır bir yenilgi ile suçlanarak gidecen” diye yazıyormuş.
Başbakan Sayın Erhürman’nın açıklaması
 Sayın Eroğlu'nun çevresine anlattığı fıkradaki gibi olmadı. Olayı, demokratik hukuk devleti ilkeleri içinde, hiçbir kişi ve siyasi kurumun itibarını ayaklar altına almadan, ilkesel bir şekilde ele aldı.
Siyasi yaşamda, Sayın Eroğlu'nun anlattığı fıkradaki gibi davranış şekli, Kıbrıs’ta ve Türkiye'de demokratik hukuk devleti ilkelerinin erozyona uğramasının en önemli temeli oldu.
Bu bakımdan Başbakan Erhürman'nın gerek dün, gerekse bugün usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları ile ilgili olarak kişi ve kurumları itibarsızlaştırma çabası içinde olmadan, demokratik hukuk devletinin temel ilkelerine bağlı olarak, hukuk ve soruşturma kurallarının ana ilkeleri temelinde kamuoyunu aydınlatması çok yerinde ve doğru bir duruştur, 
Ancak, Sayın Erhürman’ın yaptığı açıklama, geçmiş hükümetlerin bazı eksikliklerini de net olarak gösterdi. Buda Savcılığın suç unsuru bulamadığı dosyalarla ilgilidir. 
Bu dosyalar, soruşturma ve yargı sürecinin başlatılması ile ilgili, dönemin iktidarlarının attığı adımlarla oluşan konulardır. Ancak bu dosyaların da bir kısmı, bunu açanların kendi iktidarları döneminde, o dosyalarla ilgili olarak Savcılığın, “Dava açmaya dönük suç oluşmamıştır” tespiti yaptığı konulardır.
Fakat o işlemi başlatıp, soruşturma görevlendirmesi yapan o iktidarların döneminde, o dosyalar kapanma kararı verilmesine rağmen, bu gerçek, o konuları Savcılığa sevk edenler tarafından  açıklanmamıştır. Bunun yerine, bunu bile bile siyasi avantaj elde etmek için, hem kendilerinin hem de başkalarının bu konuyu kullanmalarına oy hesabı ile fırsat vermişlerdir. 
İşte ayıp olan budur. Sonuçta da Sayın Eroğlu'nun fıkrasındaki 3. mektupta yazılan oldu. Gücü ve konumu ne isterse olsun; bir görevde olan, siyasi demokratik hukuk devleti ilkeleri ile etik değerleri göz ardı ederek davranmamalıdır. Aksi, kendisi ve demokratik hukuk devleti zemininin yok olmasıdır.
Bu yüzden Sayın Başbakanın bu değerleri gözeterek yaptığı açıklama, bu değerlere yeniden dönmek için çok önemlidir. Bu nedenle Sayın Başbakan, geçmiş dönemin Başbakanı Sayın Hüseyin Özgürgün ile ilgili iddiaların soruşturulması sürecinde de bu temelden ayrılmamalıdır. O zemine bağlı olacağını da konu ile ilgili açıklamalarında da göstermiştir. Şimdi gerek partisi, gerekse de ortakları, duygusal konumdan uzak, aynı ilkesel zeminde konuların soruşturma aşamasında, yargısız infaza çanak tutmadan, yargı sürecine yardımcı olacak şekilde süratle yargı aşamasına gitmesine yol açmalıdır.
İdama karşı olanlar, yargısız infazdan ve linç kültüründen en fazla uzak kalması gerekenlerdir.
YORUM EKLE

banner608

banner474