Apartman katları yükselince toplumun bir kesiminden, özellikle de ‘çevre uzmanlarından’ tepkiler başlıyor:
“Yapamazsınız, olamaz, engelleyin...”
Diğer kesim ise yüksek katlı binaların ülke için faydalı olduğunu belirterek, izin verilmesini onaylıyor…
Ama, olası bir felaket durumunda itfaiyenin ‘yüksek katlara’ çıkacak merdiveni bulunmuyor…
Hemen herkes ülke ekonomisinin kötü olduğunu söylüyor…
Bunun düzelmesi için ülkenin yeni yatırımlara ihtiyaç duyduğunu ise kabul etmiyor…
Yatırımcı geldiğinde koro halinde karşı çıkıyorlar...
“Memleket yağmalandı, sahiller elden gitti” diye tepki gösteriyorlar...
Yararlı projelerin onayını geciktiriyorlar...
Güneye geçtiklerinde ise temiz ve yeşil çevreyi görünce mutlu oluyorlar...
Oradaki yüksek binaları ve ezici bir çoğunluğu yabancılara ait olan yatırımları da görmezden geliyorlar…
Kuzeyde çevre temizliğine önem vermek yerine istihdam patlaması yaratarak ülkeyi çöplüğe çevirenlere destek veriyorlar...
Güneydeki alış-veriş merkezlerinde vakit geçirmekten keyif aldıklarını söylüyorlar...
Alış-veriş merkezlerinin Mısırlı, Lübnanlı, İsrailli iş adamları tarafından yapıldığını sorgulamıyorlar...
Kuzeyde benzeri bir projeden söz edilmesi durumunda “Buna da el attılar, bizi bitiriyorlar” diyerek koro halinde saldırıya geçiyorlar...
Güneyde ‘içme suyu ile’ yetiştirilen sebzeleri satın alırken, bunu ‘sağlıklı yaşamın bir gereği’ olarak görüyorlar...
Yalan mı?..
Kuzeyde çok sayıda bölgemizde kuyu suyu kullanılmasını görmezden geliyor, Anamur suyunu maliyetin 3-4 kat daha pahalı satıyorlar...
Lağım kuyularıyla yaşamaya devam
Kuzeyde bir de neyi görmüyorlar bilir misiniz?..
Lağım kuyularını...
Bugünkü çağda hala ülkenin büyük bir bölümünde kanalizasyon bağlantısı yoktur...
Başkent Lefkoşa’daki konutların önemli bir kısmı kanalizasyona bağlanmış değildir...
Kuyulara akıtılan dışkılar, toprağın üzerine çıkmış, pis kokular etrafı zehirliyor; fakat bunu kimse görmüyor, kimse sorgulamıyor...
Bankada yüklü hesabı bulunanlar dahi “Nasıl olsa kuyu çekiyor” diyerek, evinden, ana boruya iki metrelik bir bağlantı yapmıyor...
Dışkı üzerinde yaşamaya devam ediyor...
Hiç kimse de bunu sorgulamıyor...
Bu yanlışı yasal önlemlerle düzeltme yönüne gitmiyor...
Kanser patlamasındaki bu gerçeği gündeme taşımıyor...
Anlaşılır gibi değil
Memlekette artık her şey yalan bir siyaset anlayışının üzerine oturmuş...
Kamuda, özelde, insan ilişkilerinde, hatta ailevi meselelerde yalan üzerine kurulmuş bir yaşam biçimi yer etmiş...
Yanlışa “doğru” diyeceksiniz…
Kötünün ‘iyi olduğunu’ söyleyeceksiniz…
Eskiden bazı kesimler ‘Ricayla yaşam düzenine’ karşı mücadeleden söz ediyordu...
Şimdi herkes bu ‘yalan düzene’ ayak uydurmuş vaziyette...
Bunun sonu hayırlı olabilir mi?..
Siz söyleyin olabilir mi?..
Yalanlarla Yönetilen Ülkemiz için Kim demiş ki KKTCyi Yönetenlerimiz Akıllı değillerdir diye ?
YOU HAVE TO BE CLEVER TO BE A LIER ( Yalancı olabilmek için Akıllı olmanız gerekiyor ) Atasözü ile Bizleri Yönetenlere 41 Kerr MaşAllah dememiz gerekmiyor mu yani ? Dünyada Başkasının malını Koçanlayıp Satabilen başka bir Ülke mi var yani ! Ormanlarını Yakan ve ceza almayan ‘ Çevresini Kirletip Kırmızı ışıkta ve Yaya geçidinde duymamanın serbest olduğu Dünyada başka hangi Ülke var ki ? Çevremize döktüğümüz Lağım Suları üzerinde Yaşamasını seven Hangi Ülke İnsanları var ki ? Gerçekçi olalım Liderlerimiz herşeyimiz ile 2025 yılı daha iyi olacaktır diyor ise Üzülmeye ne gerek var ki ‘ Bizim olmayan Mülklere verdiği Koçanların önünde değil de arkasında duran ‘ Tutuklanmamak için KKTC dışına çıkmayın diyen Becerikli Yöneticilerimiz hangi Ülkede var ki ?
Biraz Sabırlı olmalıyız Yöneticilerimizin izinde AB Toprağı KKTCyi egemen ayrı bir devlet olarak tanıtacağız, milli gelirimiz ile İhya olacağız ‘ Maraş’ı açıp SİNGAPUR olacağız , Bizden daha Akıllı Kim Olabilir Ki !