banner564

Ya bizdeki Krallar, Prensler ve Dükler?

   Uzun yıllar ayrı yaşayan Kıbrıslı Rumlar’la, Kıbrıslı Türkler arasında birçok benzerlikler vardır...
   Bunların bir tanesi ‘siesta’ kültürüdür...
   Özellikle yaz aylarında havaların çok sıcak olması nedeniyle öğle arasında kısa süreli de olsa bir uyku molasını çok severler...
   Aynı şekilde iki tarafın da yıllık tatil süreleri çok fazladır...
   Rumlar, hem Kıbrıs Cumhuriyeti’nin özel günlerinde, hem Yunanistan’ın milli günlerinde,  hem de dini bayramlarda tatil yaparlar...
   Türkler de hem KKTC’nin, hem TC’nin milli günlerinde, hem de dini bayramlarda tatile çıkarlar...
   Bir başka özellik ise ‘kebap ve meyhane’ kültürüdür...
   En fakir insanın bile hafta sonlarında olsun mutlaka mangalı yanar...
   Şiş, şeftali, pirzola...
   Olmadı tavuk ızgara...
   Gelelim alkol tüketimine...
   Rumlarda daha çok ‘şarap kültürü’ vardır...
   Türkler ise 1974 öncesinde daha çok ‘Konyak’ tüketirdi...
   Ünlü Rum şirketi Hadjipavlou’nun ürettiği konyaklarının büyük bir kısmı Kıbrıslı Türklere satılırdı... 
   Alkol, boya, şeker ve sudan üretilen bu konyağın, hemoroid problemlerini artırması ve Kıbrıslı Türklerin,1974 sonrasında  Türkiye ile ilişkilerinin gelişmesi nedeniyle, konyak tüketimi neredeyse sıfırlanırken, rakı tüketiminde artış yaşandı...
Kamuya gir, adam ol
   Rumlar ve Türkler arasındaki en önemli bir başka özellik ise iş anlayışıyla ilgilidir...
   Her iki toplumun da önceliği kamuya girmektir...
   Neden?..
   Çalışma saatleri daha az...
   Tatili daha çok...
   Maaşlar garantide...
   İşten atılma riski yok...
   Güney Kıbrıs; iflas noktasına gelinceye kadar kamuya hiç dokunmadı...
   Bizdeki gibi siyasiler ‘oy kaybına uğramamak için’, verimsiz çalışma sistemini ellemek istemedi...
   Bir saatlik işi, bir ayda yapanlara hesap sorulmadı...
   Fakat; artık eski bolluk dönemi yok...
   Her evde iki kişiden biri işssiz...
   Durum böyle olunca, Rum hükümeti kamuya el atma kararı aldı...
   Anastasiadis, kamu kesimi “Krallar, Prensler ve Düklerle dolu” diyerek, kısa sürede reform sözü verdi...
   Yakın bir gelecekte ‘Reform Komiseri’ atayacağını ve sistemi çalışır hale getirecek müsteşarlıklar oluşturacağını bildirdi...
  Ayrıca, daha erken bir sürede krizden çıkabilmek için ‘yerli ve yabancı yatırımcılara önemli avantajlar sağlayacaklarını’ söyledi...
Bir de bize bakalım
   Güney’deki kamu hizmeti gibi, kuzeyde de ‘Krallar, Prensler ve Dükler’ vardır...
   İstedikleri zaman olmayacak bir işi kısa sürede çözerler...
   İstemedikleri zaman da en önemli konuları yokuşa sürerler...
   Günlerce, haftalarca, hatta aylarca oyalamak süretiyle yatırımcıları veya yatırım niyetinde olanları bin pişman ederler...
   Türkiye ziyaretlerinde, Kuzey Kıbrıs’a yatırım çağrısında bulunan siyasiler de, bu çağrılara uyarak yatırım yapanlara karşı sergilenen olumsuz tavırları görmezden gelirler...
   Gerçekten çok üzücü bir durum var...
   Sanki birileri bu ülkenin iyiye gitmesini istemiyor ve engelliyormuş gibi bir siyaset sergileniyor...
   Halbuki CTP-DP hükümetinin halka verdiği sözlerin başında ‘kamuda reform’ iddiası vardı...
   Bu konuda ileriye doğru atılmış herhangi bir adım yok...
   Tam tersi her geçen gün daha da geriye gidiyoruz...
   Birileri buna müdahale etmeli...
YORUM EKLE

banner608

banner474