banner564

Uzlaşmayı beceremeyenler “yeni bir denemeyi” hak etmiyorlar aslında!

BM Genel Sekreteri’nin kişisel Kıbrıs temsilcisi Maria Angela Holguin, Bize yönelik bir açık mektup yayınladı. Etkileyici olmaya çalışıyor galiba! Görev süresi içinde ne yaptığını anlatmaya çalışırken duygusal mesajlar da veriyor: Kıbrıs’ı çok sevmiş, Kolombiya ile benzerlikleri varmış… İnsan veya toplum davranışlarına ilişkin de güzel cümleler kurmaya ve güzel tavsiyeler vermeye çalışıyor.
Holguin, bize düşmanlık aşılamaya gelmemişti zaten… Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında ama daha önemlisi bugünkü iki yönetim arasında görüşme başlatmak için bir zemin var mı, yok mu diye bakmaya gelmişti.
Holgin resmi raporunu Çarşamba günü BM Genel Sekreteri Guterres’e sunacak. BM Güvenlik Konseyi ise 11 Temmuz-Perşembe günü Kıbrıs Barış Gücü’nün görev süresini uzatıp uzatmamayı konuşacak. Uzatmamasını beklemiyoruz ama Holguin raporunun ne olacağını ve Güvenlik Konseyi’nin bu rapor karşısında ne gibi bir tutum alacağını merakla bekliyoruz.
Holguin’in açık mektubunda ortaya çıkan ip uçlarına bakarsak, raporun olumlu olacağını yani “Buldum. Biraz da olsa ortak bir zeminleri varmış… Görüşmeleri başlatabilmek için bu zemini kullanabiliriz” diyeceğini bekleyemeyiz. Mektup gösteriyor ki Holguin’in elinde böyle bir bilgi yoktur ve Güvenlik Konseyi’nin yanıltmaya çalışması onun gelecekteki kariyer beklentilerine uygun düşmeyecektir. 
Bu raporun açıklanmasından kısa bir süre sonra, 20 Temmuz 1974’ün yıldönümü nedeniyle törenler düzenlenecek. Biz kutlayacağız, Rumlar kınayacaklar! Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan bizim sevincimize ortak olurken Yunanistan Başbakanı Miçsotakis Rumların kederini paylaşacak. İkisi birden adada bulunacak ama bu bir dostluk gösterine vesile olmayacak. Holguin, açık mektubunda, “Anma törenleri ve anıtlar bize adada bir anlaşmaya varma çabalarının zaferini değil başarısızlığını hatırlatıyor” diye yazdı. 20 Temmuz’da bu başarısızlığı iliklerimize kadar hissetmiş olacağız. 20 Temmuz 1974’ten bu yana 50 yılı geride bıraktığımız halde soruna bir çözüm bulamadık ve ayrılıkları pekiştirmekle yetindik.
Holguin, aynı mektupta, “Nörobilim alanındaki önemli bilgiler Kıbrıs’taki bazı davranışları anlamama yardımcı oldu. Uzmanlar, beynin gerçekliği algılarken bunu geçmiş inançları yeni deneyimlerle birleştirerek algıladığını öne sürüyorlar. Çocukluk döneminde oluşan, miras alınan ve pekiştirilen bu inançlar, yeni bilgileri özümseme yeteneğini kaybeden beynin derinliklerine yerleşiyor. Sonuç olarak, acı dolu bir geçmiş tekrar tekrar öğretildiğinde, insanların değişime açık olması ve daha iyi bir gelecek için umutlu bir alternatife inanması imkansız hale gelir” diye de yazdı.
Tam da öyle olacak! Geçmiş inançlarımızı Holguin deneyimi ile birleştirerek Kıbrıs sorununa erken zamanda ve “karşılıklı kabul edilebilir” bir çözüm bulma umudunun kalmadığını göreceğiz. 20 Temmuz törenleri düşmanlığımızı pekiştirecek ve yeni kuşaklara aktaracak. 
Bizim tarafta, birileri çıkacak, çözüm olanağı kalmadığına göre KKTC’yi tanıtalım diyecek. Çözüm olasılığı zayıf ama KKTC’yi tanıtma olanağı yüksek; öyle mi? Buna kargalar bile güler! Başka alternatifler bulmak zorundayız!
Rumlar, görüşme olasılığının ortadan kalkmasıyla birlikte zaten harekete geçmiş durumdalar: Mülkiyet konusundaki saldırılarından ve topraklarını Batılı güçlerin lojistik üssü haline getirmelerinden bunu anlamamız gerekir.
Ben, Holguin’i görevlendirmiş bulunan uluslararası toplumun yeni bir yol deneyip denemeyeceğini de merak ediyorum ama… Bunca zaman uzlaşmayı bırakın becermeyi, gerçek anlamda denemeyenlere yine de yardım etmek isteyecekler mi acaba? 
Ne halleri varsa görsünler derlerse her şey daha kötü olacak!
-------------------------

Holguın’in çabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Her şeyin daha kötüsü için hazır olmak gerekiyor!
 

YORUM EKLE

banner608

banner473