Güney Kıbrıs’ta 5 tane günlük gazete vardır...
Bunların 2 tanesi parti organı, 2 tanesi kilisenin ve faşist EDEK ile DİKO’nun kontrolünde...
Bir tanesi de bağımsız...
Yüksek tirajlı Fileleftheros gazetesinin çizgisi kilise ve EDEK ile aynı doğrultudadır...
Bir zamanlar köşe verdiği Kıbrıslı bir Türk yazar, adanın bölünmesinde iki tarafın da suçlu olduğunu ima eden bir yazı yazdığı için kendisine kapıyı göstermişlerdi...
“Sen bizde yazamazsın”...
Politis gazetesi tiraj sıralamasında ikincidir...
Yaklaşık 10 gün önce, 60 yaşındaki bir Türk vatandaşının yanlışlık sonucunda Ledra Palace sınır kapısından güneye geçtiğini bu gazete yazmış ve KİSA adlı örgütün Rum polisini suçlayan açıklamalarını yayınlama cesareti göstermişti...
Habere göre; 60 yaşındaki Türk vatandaşı güneye geçtikten sonra kendisine yapılan uyarı üzerine Rum polis barikatına geri dönmüştü...
Buna karşın Rum polisince dayaktan geçirilmiş, yerlerde süründürülmüş ve acı içinde kıvrılırken bayılmıştı...
Politis gazetesinin bu haberi sonrasında KKTC’nin yetkili makamları Birleşmiş Milletler nezdinde girişim yapmalı, Türk vatandaşının serbest bırakılmasını talep etmeli ve insanlık dışı dayak olayını protesto etmeliydi...
Dışişleri Bakanlığı bunu 2 gün gecikmeli ve cılız bir sesle yaptı...
Arkasını da getirmedi...
Ancak bu tür konularda esas sorumluluk ‘İki toplumlu Suç ve Suçlara İlişkin Teknik Komite’nin Eşbaşkanı olan Hakkı Celal Önen’e aittir...
Önen’in ne yaptığını iki gün önce yazmıştım...
Rum polisinin yalan savunmasına dayanarak bir yerel gazetemize yanıltıcı açıklamalarda bulunmuş ve neredeyse dayak yiyen adamı suçlu ilan etmişti...
Bir hukuk adamı olarak dayak yiyen Mehmet Sapmaz ile konuşmadan konu hakkında yargıya varması ve Rum polisini savunur hale gelmesi gerçekten ilginçtir...
Yaptığı bu kabul edilemez hataya rağmen halen görevine devam etmesi ve Cumhurbaşkanlığı tarafından orada tutulması bir başka üzücü durumdur...
Savunmasız ve tehlikeli bir konumdayız
İçinde bulunduğumuz durumu tahlil edebilmek için müthiş bir olaya tanıklık ediyoruz...
İki toplumlu suçlar konusunda KKTC’nin görevlendirdiği şahıs, tek yanlı bilgiye dayanarak, ırkçı saldırıya uğrayan Türk’ü suçlar konuma geliyor; ancak 2 tane Rum gazetesi ve güneyde örgütlü KİSA işin peşini birakmıyor...
Hatta Politis gazetesine bir de fotoğraf servis ediliyor...
Foroğrafa bakanlar, 60 yaşındaki adamın nasıl bir saldırıya uğradığını anlamakta zorlanmazlar...
Rum polisi bugüne kadar Türklere yönelik saldırılardan bir tanesini dahi cezalandırmadı...
Gözler önünde yaşananları, hatta Mehmet Ali Talat’a yönelik saldırıyı dahi cezasız bıraktı...
İki toplumlu olaylarda Rum polisi ve Rum mahkemesinin önceliği suçlu olsa bile kendi insanlarını korumaktır...
Irkçılığa, şiddete karşı ceza uygulamakmış...
Avrupa değerleriymiş...
İnsan haklarıymış...
Bunlar sadece lafta kalıyor...
Türk-Rum meselesi olduğunda, suçlu olan Rumlar, polisin ve yargının koruması altındadır...
Bizim tarafın görevlendirdiği ‘Unite Cyprus Now’ üyesi emekli savcı ise tek yanlı bilgiye dayanarak Türkü mahkum edebilecek kadar ‘barış kahramanıdır’...
Müthiş bir skandal...
Dünkü Haravgi gazetesine göre, Rum polisinin dayak olayını bağımsız bir polis memuru incelemeye devam ediyor...
Hazırlayacağı raporu önümüzdeki günlerde polis müdürlüğüne sunacağı, daha sonra Başsavcı’ya iletileceği belirtiliyor...
Bundan sonuç çıkar mı?..
Çok zor...
İkinci Cumhurbaşkanı M ehmet Ali Talat’a saldıran, korumasının yüzüne topuzla vurarak yara açanlar dahi cezalandırılmadı...
Kaldı ki bu kez ‘Kıbrıslı olmayan’ bir Türk söz konusu...
Ve ‘Kıbrıslı Türk’ olan teknik komite üyesi tarafından dahi suçlanıyor...
Sonuçta gerçekleri kabullenmeleri çok zor...
Yine de bekleyip göreğiz...
Cumhurbaşkanı’nın, iki toplumlu komiteye atadığı ‘Eşbaşkanın’ ne yapacağını da izleyeceğiz...
Bu mesele burada kapanmayacak...