banner564

Ülkemizde bozulan değer ölçüleri

 Demokrasinin yanlış yorumlanması nedeniyle yürütülen yoğun beyin yıkama ve propaganda faaliyetleri sonucu, ülkemizde  sapla samanın birbirine karıştırıldığı görülüyor.
Kendini çok uyanık zanneden bazı kişiler 1974’den önce olduğu gibi iki halkın yeniden çatışmasına ve kanlı olayların tekrarlanmasına yol açabilecek çözüm şekillerini benimsemeyenleri, faşist, gerici, statükocu ve barış düşmanı olarak gösteriyor.
Kıbrıs Türk halkını geçmişin sıkıntılı koşullarına geri götürecek ve barış, özgürlük, güven ortamının bozulmasına yol açacak çözüm şekillerini savunan mandacılar, örtülü sömürgeci sempatizanları,  kendi kendilerini barışsever ilan ediyor.
Halkımızın geleceğini tehlikeye sokacak,  Girit senaryosu ile ENOSİS’in önünü açacak tavizler verilmesi; açılım ve barışseverlik olarak yutturmağa çalışılıyor.
Yeryüzünde sanki bir Kıbrıs ulusu varmış gibi, Türk kimliğimiz yerine Kıbrıslılığın ön plana çıkarılması yönünde yoğun kampanya yürütülüyor;
Anavatana, KKTC’ye, ulusal değerlerimize, bayrağımıza hakaret edilmesi ‘ ilericilik’ ve ‘çağdaşlık’  olarak yutturulmaya çalışılıyor;
Teslimiyetçilik, mandacılık, Rum tezini savunanlar ve Rumların sözcüsü gibi hareket edenler, Rum ulusal davasını destekleyenler sözde ‘çözüm, hatta barış yanlısı’ gösteriliyor.
Türklüğü ile övünen, devletimize sahip çıkan, özgürlük ve bağımsızlığımızı savunanlar , ‘halktan kopmuş’ ve ‘ tutuculukla’ suçlanıyor;
Aşırı derecedeki yozlaşma sonucu bazı kimselerce milliyetçilik ayıplanan;  emperyalizm ve Rum sempatizanlığı adeta övünülen bir kavram olarak gösteriliyor;
Adadaki varlığımızı sürdürme mücadelemizde, bindiğimiz dalı kesmeye çalışanlar; bu eylemlerini açıkça sergilemekten utanç duymuyor, bu davranışlarını pervasızca sergileyebiliyor ve  ayıplanmıyor;
Bazı yolunu şaşırtmışlar, güvenliğimizi sağlayan ve üzerinde bulunduğumuz kaygan zeminde, ayakta durmamızın ve varlığımızı korumamızın tek dayanağı olan Türk ordusunun adadan ayrılmasını talep edebiliyor;
Kendi yönetimimizi küçük düşürücü şekilde yabancılara ve güneydeki Rum idaresine şikayet etmek, jurnallemek artık olağan bir olay gibi gösteriliyor;
Güneydeki Rum yönetimini tüm adanın tek hakimi olarak tanımayan, emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı duranlar, ‘dünya dilini anlamayan geri kafalılıkla’   suçlanıyor;
Nüfus ve ekonomik bakımdan daha güçlü olan Rumlarla birleştirilmemiz durumunda, tüm ekonomik faaliyetlerimizin çökeceğinin ve asimile olacağımızın açıkça bilinmesine karşın, ‘Rumların düşündüğü şekilde’ birleşme savunuluyor;
Geçmişteki sıkıntıları yaşamayanlar, unutanlar ve öğrenmeyenler, öğrenmesi engellenenler halen içinde bulunduğumuz barış ve özgürlüğün paha biçilmez değerini göz ardı ederek, sanki halen adada iki halk arasında çatışma varmış gibi, sürekli olarak ‘barış’ın sağlanmasından’ söz ediyor;
Ancak bu üzücü olumsuzluklara karşın, halkımızın ezici çoğunluğu;  ülkemizde kimin ilerici, özgürlükçü, çözüm ve barış yanlısı olduğunu; kimin barışın bozulması ve halkımızın geleceğini riske atabilecek tutum içinde olduğunu çok iyi biliyor. Tarih de herkesin gerçek durumunu ve sıfatını mutlaka gözler önüne serecektir.
Bu güne kadar yapılan anketlerden de anlaşıldığı gibi, her şeye rağmen halkımızın ezici çoğunluğunun gerçekleri bilmesi en büyük teselli kaynağımızdır. Bana göre, bu gün halkımıza karşı yıkıcı tutum içinde bulunanlar ilk seçimde çıkacak sonuç karşısında şok olacaklardır. Çünkü sessiz çoğunluğun her şeyin farkında olduğunu göreceklerdir.  

YORUM EKLE

banner471

banner473