Ara seçim tamamlandı. Seçim öncesinde yapılan yorumların en akla yakını “taraftarlarını sandığa götürenin kazanacağı” şeklindeydi. Seçim de aslında bir “aidiyet” yarışı halinde yaşandı. Başbakan Üstel, UBP aidiyetini harekete geçirmeyi başaramadı ve yarışı kaybetti.
Ali Başman gibi saygın ve güçlü bir kişiliği aday gösterebilmesine karşın UBP Genel Başkanı ve Başbakan Üstel, partisindeki ayrılıkları toparlayamadı. Kimi UBP’liler seçtikleri kişiye başbakanlık yaptırılmamasının öcünü aldı; kimileri yeni başbakan adaylarının ortaya çıkması için bu yenilgiye çanak tuttu. Sonuçta Başman da, UBP de, Üstel de kaybetti.
CTP’lilerin Sami Özuslu’yu ne kadar çok sevdiğine bu seçim sırasında bir kez daha tanık olduk. Tacan Reynar’ın adaylıktan düşürülmesinin de Özuslu’nun seçilmesine yardımcı olduğu açıktır. Buna karşın en önemli faktör, “eski” CTP seçmeninin inatçı aidiyet duygusunun hala daha iş görüyor olmasıdır. Dün öğle saatlerinde eski bir CTP üyesinin “sandığa giden hep yaşlılardır” gözlemini dile getirerek bu olguya dikkat çektiğine; daha sonra ise UBP’ye oy verdiğini düşündüğüm birinin benim kuşaktan eski bir CTP’li ile sandık başında uzun süre sohbet ettiğini söylediğine tanıklık ettim. Gençleri dışlamıyorum ama eski CTP seçmeni sürünerek de olsa sandığa gitmekte inatçı davrandı galiba.
Diğer adayların iddia sahibi olamayacağı belliydi… Serhan Aktunç aldığı oyla “siyasette var olmaya devam edeceği” mesajını vermeyi başardı ama…
Katılımın düşük olması seçim sonrasında en fazla konuşulacak konu olacak. Herkes kendine göre bir yorum yapacak. Bence katılımının düşük olmasının nedeni de yukarıda yazdıklarımdır. UBP seçmeni sandığa giderek başka bir partiye oy verecek değildi ya; gitmedi! CTP’ye oy verebilecek seçmenlerin de yeterince harekete geçirilemediği seçim kampanyasından belliydi. Bu iki kampa uzak olanların kazanmayacak bir başka aday için sandığa gitmesini de bekleyemezdik herhalde… Bayram yakındı; sıcaklar bastırmıştı… Bunlar elbette geçerliliği olan nedenlerdir ama iddialı bir yarışta bunların etkisinin çok sınırlı kalacağı ve katılım oranının yükseleceği de bilinen bir şeydir.
Bütün bunların ötesinde çok daha genel bir değerlendirme yapmak gerekirse Türkiye’den yönelen müdahalelerin KKTC demokrasini iğdiş ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye’nin UBP’ye müdahalesi olmasaydı, bu yarış çok daha kıran kırana yaşanacak ve elbette katılım oranı çok daha yüksek olacaktı.
Seçim bir bütün olarak kanıtlamıştır ki KKTC demokrasinin ciddi şekilde yenilenmeye ihtiyacı vardır. Ama; Türkiye karıştığı sürece bu yenilenme olmayacaktır!
CTP seçmenlerini tam olarak harekete geçirememesine karşın UBP’deki karmaşa sayesinde kazanmayı başardı. Şimdi erken seçim çağrıları gündeme gelecek ama bunun için UBP’nin ciddi bir şekilde bölünmesi de gerekecek.