banner564

Türkiye’siz çözüm olmaz

   Kıbrıslı Rumlar propaganda sanatını çok iyi biliyor...
   En zor koşullarda bile propaganda için maddi, manevi her türlü fedakarlığı gösteriyor...
   İlgili birimlerinde hem maaşlı, hem de gönüllü insanlar çalışıyor...
   Ciddi organizasyonlar ve Beyin Fırtınası gerçekleştirerek, seçtikleri hedefe varmak için ne gerekiyorsa, onu yapıyorlar...
   İleri yaşa gelmiş varlıklı Rumların ‘hayattaki en son görevi’ ulusal davalarına hizmet etmektir...
   Düşündüklerini gazetelerde paralı ilan şeklinde olsa bile yayınlıyor, kitap basıyor ve bu kitapları en etkili bir şekilde dağıtıyorlar...
   En somut örnek; Agros su, Ena meyve suları ve Carlsberg biralarının da sahibi olan işadamı Fotis Fotiadis’tir...
   Fotiadis, belirli aralıklarla Kıbrıs konusunda Rum hükümetine öneri sunuyor, ortaya koyduğu görüşlerle Rum kamuoyunu etkilemeye çalışıyor...
   Anastasiadis’e hitaben yayınladığı son mektubunda, Türkiye’den gelecek suya dikkat çekerek bunun ‘korkunç bir silah’ olduğunu vurgulamıştı...
   Ama bırakın suyu silah olarak klullanmamızı, biz bunu musluklarımızdan akıtmasını başaramadık...
   İşte Rumların her zaman için en büyük şansları ise, bizlerin kendi içimizdeki uzlaşmazlıkları ve başarısızlıklarıdır...
   Denizin altından tam 50 kilimetrelik mesafeyi aşarak Kıbrıs’a getirilen suyu, göletten denize boşaltarak, kendi kendimizi dünyaya rezil ediyoruz...
   Birisi “suyu biz yöneteceğiz... Bunca zaman altyapı masrafını bizler yaptık” diyor, diğeri özele devredilmesi gerektiğini savunuyor...
   
Önceliklerimiz nedir?
   Kim ne derse desin, ne söylerse söylesin bu sorunu bir an önce ortadan kaldırmak gerekiyor...
   KKTC hükümetinin su konusunda Türkiye ile uzlaşmaktan başka bir şansı yoktur...
   Türkiye haklı olarak, bizdeki belediyelerin birçoğunun batmış olduğunu bildiği için, su dağıtımında onlara güvenmiyor...
   Bu konuda tecrübesi olan DSİ’nin yöneticiliğinde bir formül öneriyor...
   Öyleyse; artık uzlaşı sağlanmalı ve Anamur’dan gelen su bir an önce musluklarımızdan akmalıdır...
   Bu basit sorunu çözdükten sonra, referanduma kadar olan süre içerisinde KKTC’nin yapması gerekenbaşka  işler vardır...
   En önemlisi, kamuda ve belediyelerde gerekli reformları yapmak ve hiç zaman kaybetmeden özelleştirmeye gitmektir...
   Güney Kıbrıs’ın iki karlı kuruluşu, Telekomünikasyon Dairesi ile Elektrik Kurumu özelleştiriliyor...
   Çalışanların ve sendikanın sert tepkisina karşın, hükümet bu konuda geri adım atmıyor...
   Zaten atması da mümkün değildir...
   Özelleştirmer Avrupa Birliği’nin şartıdır...
   Bundan vazgeçemezler...
   Mümkün olan en kısa ürede çözümden söz eden KKTC’deki siyasiler de bu gerçekleri dikkate alarak, zarar eden, batmış kuruluşları ivedilikle özelleştirmeli, belediyelerin sayısını da azalatmalıdır...
   Bir yandan nüfusumuzun 220 bin ile sınırlanmasını kabul etmek, diğer yandan 28 belediye ve 50 milletvekilinde ısrar etmek anlaşılmaz bir çelişkidir...
   Zamanın daraldığını kabul ediyorsak, doğru kararları hemen şimdi alabilmeliyiz...
YORUM EKLE

banner471

banner473