Cari finansal yıl başında Türkiye’de artan siyasi, jeopolitik ve güvenlik risklerin neticesinde Türk Lirası sektörde kullanılan üç temel döviz kuru karşısında değer kaybetmeye başlayarak kötü bir performans sergilemişti. Ancak Merkez Bankasının ocak, mart ve nisan ayları sonunda piyasaya müdahale etmesi, bu bağlamda borçlanma faizlerini artırması ve reeskont kredilerinin Türk Lirası olarak ödenmesini duyurması neticesinde döviz kurları durağanlaşma eğilimine girmiş ve sene başı kayıplarını azaltmıştır. 16 Nisan anayasa referandumu sonrasında % 51,4 oranında evet çıkmasını müteakip siyasi belirsizlik ve Türkiye’nin risk priminde azalma yaşanmasına rağmen mayıs ortasında ABD’de başkan Trump yönetiminde yaşanan siyasi belirsizliklerin gelişen piyasalardaki risk iştahını azaltması sonucu mayıs ortası itibari ile Türk Lirasında yukarı yönlü baskının meydana geldiği gözlemlenmektedir. Zira kısa vade de 3,70 seviyelerini test edebilir.
Diğer bir taraftan uluslararası yatırım kuruluşları ilerleyen dönemlerde Türkiye’nin ekonomik göstergelerinde olumlu yönde gelişme olması halinde Türk Lirasının 3,30 seviyelerini test edebileceği öngörüleri yapmaktadırlar. Türkiye Başbakanı Sn. Binali Yıldırım ve diğer üst düzey yetkili makamlar ekonomik reformlar yaparak ekonomik göstergelerde iyileşmenin önünü açacakları yönünde beyanat vermektedirler. Bu çerçevede enflasyonun ve işsizlik oranlarının tek rakamlı sayılara inmesi ve ekonominin büyümesi hedef alınmış görünüyor. Bunlara ek olarak cari açık, ödemeler dengesi ve ülkenin kamu borcu yönetimi de Türk Lirasının performansında etkili olacaktır. Ayrıca politik çalkantı yaşanmaması ve ekonomik göstergelerin iyileşmesi sonucunda oluşacak güven ortamıyla Türkiye’nin daha fazla yabancı para kaynağına erişimi artacağından ve yabancı yatırımcı çekeceğinden dolayı yabancı para arzının artmasından ötürü talebin düşmesi ve Türk Lirasının değerlenmesini mümkün kılacaktır.
2017 finansal yılı başından mevcut döneme kadar olan yaklaşık dört buçuk aylık dönem zarfında global para politikaları kapsamında sterlin ve euro faizlerinde oynaklık yaşanmamıştır. Türkiye Merkez Bankası ise gecelik borç verme faiz oranını 25.01.2017 tarihinde 75 baz puan artırarak % 9.25’e yükseltmiş, geç likidite penceresi borç verme oranını ise 17.03.2017’de % 11,75’e çıkararak faiz koridorunun üst bandını yükseltmiştir. Bu adımlar Türk Lirasını destekleyerek piyasalarda olumlu hamle niteliği taşımıştır. Fed 16.03.2017 tarihi itibari gecelik dolar faiz oranları 25 baz puan artırılarak % 0,75 - % 1,00 bandına çekmiştir. 2017 yılı içerisinde kademeli olarak 2 kez daha faiz artırmayı hedeflediği sinyalini vermektedir. Böylelikle ilerleyen dönemlerde Amerikan dolarının değer kazanması fizibıldır.
İleri ki dönemde Türkiye’nin uluslararası ilişkileri ve yeni pazarlar oluşturarak ticari hacmini artırması yönünde hafta içerisinde Amerika Birleşik Devletlerine ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne önemli ziyaretler gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda ABD’ye siyasi boyutlu talepler yapılmış ancak eyleme geçecek şekilde bir sonuç henüz alınmamıştır. Çin ziyaretinde tanıtımı yapılan “Modern İpek Yolu Projesi” yeni pazarlarla ticaret hacminin artması açısından muazzam bir potansiyel oluşturacak gibi görünüyor. 29 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı törende konuşan Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. R. Tayyip Erdoğan, bu girişimin "kazan-kazan" anlayışıyla hayata geçirilmesinin önemli olduğunu vurgularken projenin finansal entegrasyonu derinleştireceğini söyledi. Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle İpek Yolu'nun önemli ülkelerinden biri olarak görülüyor. Keza Türkiye’nin şu ana kadar gerçekleştirdiği Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Bakü- Tiflis-Kars ve Edirne- Kars demir yolu projeleri, modern İpek Yolu’nun orta koridorunu oluşturuyor. İpek Yolu’nda güven ortamının tesis edilmesi ve Türkiye’nin ticaret ve üretim hacmini artırmasıyla piyasalarda Türk Lirası rallisi sağlıklı ve planlı mali politikalarla hayata geçebilir.