Kıbrıslı Türkler olarak, 20 Temmuz 1974’te gerçekleşen Barış Harekatı sonrasında elimize büyük olanaklar geçirdik...
Her şeyden önemlisi elbette özgürlük ve güvenlik içinde yaşamaktı...
Türkiye bizlere bunu sağlamış oldu...
Harekat sonrasında, güneydeki insanlarımızın kuzeye geçişleri sırasında ciddi sorunlar ve sıkıntılar yaşandı...
Ancak, ilerleyen günlerde bu sıkıntılar son buldu...
Herkes yeni evinde, yeni komşularıyla yaşamaya başladı...
İhtiyaçlı olanlara mobilya ve beyaz eşya dağıtıldı...
Çalışmayanlara maaş bağlandı...
Paha biçilmez değerde ganimet mal kaldı...
Daha sonra Türkiye’ye yönelik ‘bavul ticaretinde’ patlama yaşandı...
Milyarlarca Euro’luk mal bavullarla taşındı Türkiye’ye...
Ta ki Özal’ın iktidarına kadar...
Özal iktidara geldiği zaman Türkiye’de önemli devrimler yaparak, ithalatı serbest bıraktı...
Ama bu süreye kadar çok sayıda Kıbrıslı Türk ithalatçı zengin oldu...
Bavul ticaretinin ölmesi sonrasında Asil Nadir dönemi başladı...
Asil Nadir, tanınmamış bir ülkeye, İngiltere gibi büyük ve zengin bir ülkeden yüz milyonlarca Sterlin aktardı...
Narenciye bahçeleri canlandı, 5 yıldızlı oteller açıldı, binlerce insana istihdam olanağı sağlandı...
Asil Nadir’in imparatorluğu döneminde de çok sayıda insan ‘zenginler sınıfına’ girdi...
Fırsatlar bitmez mi?..
Kıbrıslı Türkler; Polly Peck’in çöküşü sonrasında ciddi sıkıntılar yaşamaya başladı...
Kıbrıslı Türkler; Polly Peck’in çöküşü sonrasında ciddi sıkıntılar yaşamaya başladı...
İşsizlik artınca, devlet kapısına dayananların sayısında patlamalar yaşandı...
Türkiye, yaşanan gelişmeler karşısında Kıbrıslı Türkleri desteksiz bırakmadı...
Buraya akıtılan para miktarı her yıl daha da artış gösterdi...
Özellikle Sayın Erdoğan’ın liderliği döneminde KKTC’ye akıtılan para miktarı da, Türk öğrencilerin kontenjanı da önemli oranda artış gösterdi...
Türk öğrencilerin sayısındaki artış, KKTC’ye her yıl 5 milyar dolar civarında ek paranın akması demektir...
Özetlemek gerekirse, Türkiye’nin her fırsatta akıttığı paralarla burada belirli bir kesimin refah seviyesi çok yükseklere çıktı...
Belirli bir kesim ise, özellikle kırsal kesimdekiler bu refahtan hak ettiği payı alamadı...
Ayrıca, elde edilen olanaklarla yollarımızın, okullarımızın, hastanelerimizin, kamu hizmetinin ve eğitim kalitesinin çok daha iyi seviyelere gelmesi gerekirdi...
Ama bunların hiçbiri olmadı...
Kazananlar, geçmişle bugünün mukayesesini yapmak yerine, dolarda en ufak bir artışı bahane ederek KKTC’yi Avrupa’nın en pahalı ülkesi haline getirdiler...
KKTC’ye kalıcı eser bırakmadılar...
Eski binalar korunmadı, müzeler açılmadı, kültürel mirasa sahip çıkılmadı...
Güneyde yapılanları örnek alan birileri çıkmadı...
İnsan örnek almaz mı?
Daha önce Limasol ve Ayia Napa bölgelerinde kurulan 3 müzeden söz etmiştik...
Rum işadamı Tornaritis, 3 adet ‘Deniz anası’ müzesini Rum hükümetine hediye etmişti...
Bugün sizlere Trodos’un eteklerinde kurulan ‘Demiryolu Müzesi’yle ilgili geniş bir haber aktarıyoruz...
Rum Haber Ajansı’ndan aldığımız bu haberi okurlarımızla paylaşıyoruz...
Bizdekiler yok edilirken, güneydekilerin bu ülkenin tarihine ve kültürüne sahip çıkmaları; planlı ve programlı çalışmaları ve ülke sevgisinin herkese örnek olmasını diliyoruz...