banner564

Tarihimize, günümüze, yarınımıza “Gadara” koydurtmayın

Hayretler içinde kalmamak mümkün değil. Pandemi hastanesi meselesi, incir ipi oldu. Bu yalnız insanlarımızın aklı ile oynamak değildir. Aynı zamanda toplumun tarihine ve tüm birikimine dönük de ağır bir sorumsuzluktur. Çünkü bu toplum, en zor koşullarda hastaneler yaptı.
1963- 74 arası Mağusa’da Surlariçi’nde, Bafta, Limasol’da, Larnaka’da hastaneler yaptı. Lefkoşa’da en zor koşullarda, eski sigara fabrikasını Lefkoşa Suriçi’nde Merkezi Hastaneye döndürdü. Lefke’de Pandaya varken Sağlık Merkezi kurdu. Diğer tüm bölgelerde sağlık merkezleri kurdu. Serdarlı bunlardan biri idi. Sonra Lefkoşa’da hala günümüzde ülke çapında Merkez Hastanesi görevini yapan Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Hastanesini yaptı.
Bütün bunların elbette ki eksiği vardı. Ama o zor koşullarda 63-74 arası dönemde bunlar oldu. İnsanımızı kimseye muhtaç etmeden sağlıklı kılmak için bunlar yapıldı.
 1974 sonrası evet, pek çok sağlık merkezi Kıbrıslı Rumlardan kaldı. Bunları değerlendirdik. Ama eskidi yetmedi. Bunun üzerine en nihayet Mağusa Devlet Hastanesi, Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Hastanesinde Tanı Merkezi. Sonra Onkoloji Hastanesi yapıldı. Ambulans Hizmetleri 112 geliştirildi. Kalp Damar Cerrahisi yapıldı. Yeni gelişmelere göre yeni sağlık servisleri, ocakları oluştu.
Bunca birikimi, bunca emeği olan bu toplumun önüne şimdi, pandemi hastanesi ile ilgili abuk sabuk tavırlarla çıkıp, bunu yapmamak, savsaklamak kabul edilemez. Bu yalnız bugün yaşayan insanlarımıza hakaret anlamı taşımaz. Bu toplumun tarihine hakarettir, bunca senelik birikimi hiçleştirmektir. Bu geçmişimizi de silmek, bizi geleceğe taşıyacak zinciri kırmak demektir.
Dün zor koşullarda, 63-74 arasında, daha sonra yakın zamanda Mağusa ve Lekoşa’da hastaneler, sağlık merkezleri ve etkili sağlık servisleri kuran. Üstelik yalnız kamuda değil, özelde de tüm ilçelerde hastane; YDÜ gibi Tıp Fakültesi ve Hastanesi kuran bu toplumun, tüm kamu ve özeldeki birikimine ağır bir hakarettir. Mağusa’da Suriçi’nde 63 sonrası hastane yapılırken, elinde çekiç, tavanı çakan dönemin Sağlık Bakanı ki ismi, Lefkoşa’daki Merkezi Hastaneye verildi; Dr. Burhan Nalbantoğlu’na ve o zor dönemde ve 1974 sonrası Sağlık Bakanlığı yapanlarla, bu alanda hizmet veren, tüm doktor, hemşire, sağlık çalışanları ile bürokratlarını yok saymak demektir.
Hade kimisi öldü gitti. Peki, neden siz dönemlerinde hastane yapılan Ergin İlktaç’a, Hüseyin Celal’a,  Dt. Eşret Vaiz’e, Dr. Ahmet Gülle’ye, Dt. Filiz Besim’e, Dr. Gülsen Bozkurt’a, Dr. Mustafa Arabacıoğlu’na değer verip; bu pandemi hastanesi meselesini ele almıyorsunuz? Hade bunlar size muhalif diyelim. O zaman UBP’li eski Bakanları niye çağırmıyorsunuz? Neden eski Maliye Bakanları ile ki bu işlere kaynak buldular, görüşmüyorsunuz? Sayın Mehmet Bayram, Salih Çoşar, Onur Borman, Ahmet Uzun, Zeren Mungan, Birikim Özgür, Hasan Başoğlu gibi Maliye Bakanlarının birikimine sırt dönüyorsunuz.
Ama bu virüs muhalefet ve iktidar taraftarı ayırmıyor. Yol açtığı ekonomik kriz, emek sermaye ayırmıyor. Bunun için ortak akıl zorunludur.
Pandemi hastanesinin olmaması yalnız sağlığımız için değil ama ekonomi için de hayati derecede darbedir. Çünkü ekonominin önemli ivmesi olan açılım için içte ve dışta gerekli olan güven olgusunu darbeleyen bir engeldir. Açılıma yönelik, toplumsal duyarlılığı ters yüz eden büyük bir eksiktir.
Aylar geçmesine karşın hala pandemi hastanesi yokluğu; 63-74 arası hastaneler kuran; 1974 sonrası  kamuda ve özelde pek çok hastane ve sağlık merkezi yapan toplumumuzun bu birikimini yok saymaları; kendimize güveni sarsıyor. Yeter artık, bir öyle, bir böyle tavırlar. Derhal bu pandemi hastanesi oluşsun. Yazık, kendi kendimize “gadara” koydurtmayın.  

YORUM EKLE

banner471

banner473