Küçük ülkelerde topluma çok iyi hizmetler sunabilecek, özellikle uluslararası alanlarda haklarını koruyabilecek lider veya yönetici bulmak çok zordur…
Doktor Küçük, 1960’lı yıllarda Kıbrıslı Türklerin Rum saldırılarına karşı örgütlenerek direnmesinde önemli rol oynadı…
Mesleğin avantajlarını da kullanarak, yaralı göçmenlerimize gönüllü sağlık hizmeti sundu…
Köyleri dolaşarak, üretimin devamı ve gelişmesi yönünde halka cesaret verdi…
Rauf Denktaş, müthiş hukuk bilgisini kullanarak, Kıbrıslı Türkleri uluslararası alanda başarıyla savunan bir liderdi…
Türkiye’yi, Kıbrıs konusunda uyandıran, Makarios’u ‘ENOSİS’ hedefinden, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon anlaşmasına mecbur bırakan, nüfus mübadelesi ile Kıbrıslı Türk ve Rumların ‘kendi bölgelerinde güvenlik içinde yaşamalarını sağlayan’ Denktaş’tı…
İç siyasette eleştirilen yönleri olabilir…
Fakat; genel anlamda ‘sabırlı, anlayışlı, çalışkan ve başarılı’ bir liderdi…
Tarihi raporun hazırlanması
Denktaş Bey, Barış Harekâtı sonrasında, mülkiyetle ilgili adımlar atılırken, uluslararası hukuka ters düşmemek için, kendisi gibi alanında uzman iki ünlü hukukçudan yardım istemişti…
Birisi dönemin Yüksek Mahkeme Başkanı Necati Münir Ertegün, diğeri dönemin Başsavcısı Oktay Feridun’du…
Denktaş; Türk Yönetimi Başkanı olarak 1974’ün Ağustos ayı sonlarında, yani İkinci Barış Harekâtı’nın tamamlanması üzerine Ertegün ile Feridun’a bir mektup göndererek, Gazimağusa Limanı’nda bekletilen demir yüklü yabancı gemiye nasıl bir işlem yapılabileceğini sormuş ve aynı yazıda Rumlardan kalan mülklerin kullanımı konusunda kapsamlı bir rapor istemişti…
Yaklaşık bir hafta süreyle geceli, gündüzlü çalışma yapan iki hukuk adamı, bir kısmı ‘İngilizce’ olmak üzere kapsamlı bir rapor hazırlayarak, dönemin başkanı Denktaş’a iletmişti…
Raporun içeriğinde “Rum mülklerini kirasını bir banka hesabına yatırmak kaydıyla kullanabilirsiniz ama tapu vermeyiniz” deniliyordu…
Denktaş Bey, ilk yıllarda raporda yer alan uyarıya göre hareket etmiş ve Rum mülkleri için ‘tahsis belgesi’ verilmesini sağlamıştı…
Ne var ki; ilerleyen yıllarda acemi Kıbrıs Türk siyasetinin baskıları ve yine dönemin Türk yetkililerinin onayı ile Oktay Feridun ve Necati Münir Ertegün tarafından yapılan uyarılar göz ardı edilip, tapu dağıtımı başlatılmış oldu…
Bunun sadece Kıbrıslı Türklere değil, Türkiye’ye ne ağır faturalar çıkaracağını önümüzdeki yıllarda herkes görecek ve yaşayacak…
Doğrudan ve haklıdan yana
Bugün bu konuya değinmemizin nedeni, Oktay Feridun gibi deneyimli, oldukça başarılı bir hukuk adamını kaybetmiş olmamızdır…
Oktay Bey, ilerleyen yaşına karşın hem mesleki, hem de sosyal ve kültürel faaliyetlerden geri durmamıştı…
Toplumun geleceğini yakından ilgilendiren haberlere karşı özel bir ilgisi vardı…
Kuzey Kıbrıs’ın dürüst bir yönetime kavuşmasını ve insanların mutlu olmasını isterdi…
Yaklaşık bir yıl önce Diyalog Medya’ya gelerek, yayınlarımızdan duyduğu memnuniyeti belirtmiş, gurur verici sözleriyle bizleri onurlandırmış, motive etmişti…
Sevgili eşi zaman zaman telefonla arayıp Oktay Bey’in, Diyalog TV’de yayımlanan Halk Meclisi programını ve Cuma günleri saat 14.00’te haftalık yorumlarımızı hiç kaçırmadığını, tekrarlarını da mutlaka izlediğini söylüyordu…
Bir süre İçişleri Bakanlığı da yapan, çok değerli bir hukuk adamını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz…
Kıbrıs’ta artık böylesi değerler kolay kolay yetişmiyor…
Arada biri çıksa da onu yaşatmıyorlar…
Oktay Feridun’a Allah’tan rahmet diliyor, muhterem eşine ve tüm aile yakınlarına başsağlığı diliyoruz…
Mekânı cennet olsun…
